ŞIRNAK - Rock müzik grubu "Gece Yolcuları"ndaki davulculuk görevini bıraktıktan sonra öğretmenlik yapmaya karar veren Bülent Ecevit Albayrak, 2009 yılında Şırnak Cumhuriyet Lisesi’ne Coğrafya öğretmeni olarak atandı.

15 yılını profesyonel müzisyen olarak geçiren Albayrak, yeni mesleğinde yaşadığı ilk şoku Memurlar.net adlı forum sitesinde “Bu gün görevli olduğum Şırnak Cumhuriyet Lisesi’nde öğrencilerimin gözü önünde okul müdüründen dayak yediğim gün” sözleriyle duyurdu.

Vatan gazetesinde yer alan haberde; Albayrak, dayak olayını şu sözle anlattı:
"Öğrenciler derste nereden buldularsa birbirlerine jilet atmışlar ellerinden kan fışkırıyor. Üç tanesini müdüre götürdüm. Olayı anlattım, dersime döndüm. Müdür yarım saat sonra beni çağırttı. Sen ders anlatmıyor muşsun öğrenciler de bu yüzden kendilerini jiletlemişler. ‘Senin öğretmenliğin yerin dibine batsın defol okulumdan’ diye hakaret etti. Bu arada öğrencilere sinirlenmiş olacak ki sandalyeyi öğrencilerin kafasına fırlatmaya çalıştı. Ben ne yapıyorsunuz hocam? diye sandalyeyi tutayım derken benim boğazıma sarılıp sıkmaya başladı. Bu gün hayatımın keder günü. Bu gün öğrencilerimin gözü önünde okul müdüründen dayak yediğim gün."

Şırnak Cumhuriyet Lisesi Okul müdürü ise "İddia ettiği gibi dayak ya da darp söz konusu değil. Ben boğazına falan sarılıp dayak atmadım. Aramızda sorun olsa sicil notlarına iyi puanlar vermezdim."

İşte Albayrak'ın sesini duyurduğu o yazı:
"Sayın İNSAN…
Özür dilerim. Sizi henüz tanımıyorum. Söyleyeceklerimi ciddiye alacak insanlardan biri misiniz, yoksa popüler olmuş bir anlayışın işine gelmeyeni dinlemeyen sözcüleri misiniz bilemiyorum. Fakat her kim olursanız olun, kalbinizde bir gram doğruluk varsa beni dinler ve en azından yüreğinizden ‘’Belki doğrudur, kim bilir? Bir dinleyeyim…’’ dersiniz. Eğer buna değecek bir neden arıyorsanız vereyim: Ben bir devlet memuruyum. Şu anda bir suç işliyorum:

Sayın İNSAN 36 yaşındayım. Adım Bülent Ecevit ALBAYRAK. Hayatımın on beş senesini profesyonel müzisyen olarak geçirdim. Bunun yaklaşık on senesini "Gece Yolcuları" grubunda üç albüme davul çalarak, sekiz video klipte yer alarak, sayısız televizyon ve radyo programında konuk olarak, röportajlar yaparak, yurdumun her köşesinde milyonlarca insana konserler vererek geçirdim. 2009 yılında öğretmenlik mesleğini yapmaya karar verdim, KPSS ye girdim, Şırnak’a atandım. Evliyim. Eşim, evim, annem, ailem İstanbul’da. Evimizden yuvamızdan ayrıldığımıza üzüldük ancak, "Olsun orası da vatan toprağı, orada da ülkemize hizmet edeceğiz" diyerek yuvamızdan koptuk. Ancak burada bambaşka şeyler yaşıyor, hiç ummadığımız bir muameleye maruz kalıyoruz.

"ŞIRNAK'TA GÖREV YAPMAYA ÇALIŞAN BİR ÖĞRETMENİM"
Sayın İNSAN. Ben Şırnak Cumhuriyet Lisesi’nde görev yapmaya çalışan bir öğretmenim. Görev yapan değil, görev yapmaya çalışan diyorum. Çünkü burada görev yapmaya "çalışmaktan" başka bir şansınız yok.

Burada savcılığa dilekçe yazarken memur, "Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı" yazma; "Şırnak Cumhuriyet’i Başsavcılığı" yaz diye gülerek akıl veriyor…

Sayın İNSAN, öyle bir yerde öğretmenlik yapıyorum ki, müdür, "Bana öğretmenim diyemezsin, ben senin amirinim. Bana "Amirim", ya da "Müdürüm" diyeceksin. "Diyerek Mustafa Kemal ATATÜRK’ün: "Öğretmenler, yeni nesil sizlerin eseri olacaktır" diye hitap ettiği öğretmenlik mesleğini küçümsüyor ve öğretmenini, mesleğinden dolayı ikinci sınıf vatandaş durumuna sokuyor.

"AYLARDIR İDARECİLER TARAFINDAN EZİYET EDİLİYOR"
Sayın İNSAN, ben öyle bir yerde görev yapmaya çalışıyorum ki, bana aylardır sistematik olarak idareciler tarafından eziyet ediliyor. Okulumdaki bütün öğretmenler altı saatte dersini tamamlayıp evlerine giderken, bana bilmediğim nedenlerden dolayı günde on iki saat okulda kalmamı sağlayacak şekilde bir program hazırlanıyor. Tüm öğretmenler haftada bir iki gün nöbet tutarken bana dört gün nöbet görevi yazılıyor. Aslı astarı olmayan suçlamalarla itibarım zedelenmeye çalışılıyor.

Sayın İNSAN. Keşke 21 - 22 yaşında, toy, bazı durumlara hiç sorgulamaksızın boyun eğebilen, tecrübesiz bir delikanlı, stajyer, ne desen he, ağamsın, paşamsın diyebilecek bir delikanlı olsaydım…

Ama ne yazık ki 36 yaşında, hayatının yarısını sanatın kuru gürültüye metelik vermezliği ile geçirmiş, onura, insanlığa, şerefe, vatan sevgisine, insanlığa inanmış ve bu konularda taviz vermez bir mizaç geliştirmeye adamış bir öğretmenim. Ama ne yazık ki…

"BUGÜN HAYATIMIN KEDER GÜNÜ"
Bugün hayatımın keder günü… Bu gün görevli olduğum Şırnak Cumhuriyet Lisesi’nde öğrencilerimin gözü önünde okul müdüründen dayak yediğim gün… Öğrencilerim diyor ki: "O müdürdür. Dövecek tabii…"
Bu gün, o müdürü İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne iki ay önce tüm resmi belgeler ile şikayet edip, valilik tarafından onaylanmasına rağmen hiçbir yetkili tarafından okulumuza gelip de "Burada neler oluyor?" dendiğini ve deneceğini görmediğim gün…

Bu gün, okul müdür başyardımcısının haksız olarak kendisine kazanç sağladığını kamuya ispat ettikten sonra onun "Bunun acısını senin burnundan fitil fitil getireceğim" dediğini ispatladığı gün…

Bu gün, memurluğumu yakmak pahasına da olsa, doğru bildiğim her şeyi Allah’ın ve yüce Türk Milleti’nin önünde paylaştığım ve artık yeter dediğim gün.

Ey insan evladı! ARTIK YETER! DUR!"

ntvmsnbc