Türkiye’de önemli gelişmeler oluyor. Aşağıda bunların derlemesini bulacaksınız. Hükümete yakın kaynakların bir kısmı MİT’in yaptıklarının doğal olduğunu, operasyonun yanlış olduğunu savunurken, bir kısmı da MİT’in faaliyetlerine, özellikle Kürt Sorunu’nun çözümü konusundaki müzakerelerine cephe alan, teşhir eden bir çizgi izliyor. İşte günün özeti:

 

Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya, yürüttüğü soruşturma kapsamında MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın özel yetkili savcılarca ifadesinin alınması amacıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına talimat yazısı yolladı. Savcı Sarıkaya, ayrıca eski MİT Müsteşarı Emre Taner, eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş ile Yaşar Yıldırım ve Hüseyin Kuzuoğlu adlı 2 eski MİT görevlisi hakkında “yakalama emri” çıkartılması istemiyle nöbetçi İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesine başvurdu. Talebi değerlendiren nöbetçi hakim Mesut Özcan, söz konusu 4 kişi hakkında “yakalama emri” çıkarttı.

 

MİTÇİ'LERİN EVİNDE ARAMA

Yakalama emrinin ardından harekete geçen Ankara Emniyeti'ne bağlı ekipler eski MİT mensuplarına ait adreslerde arama başlattı. Ekipler Emre Taner'in Yaşamkent Sitesi'ndeki evinde arama yaptı. MİT'in Beşiktaş’taki İstanbul Bölge Müdürlüğü’nde de 15.00 sıralarında hareketlilik dikkat çekti. Trafik sokak girişine konulan bir otomobille durduruldu. Kapı önünde resmi polis otolarının olduğu görüldü.

 

Öte yandan İçişleri Bakanlığı kaynakları, özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında haklarında yakalama kararı çıkartılan eski MİT Müsteşarı Emre Taner ile eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş'in evlerinde ve MİT lojmanlarında arama yapıldığı yönündeki haberleri yalanladı.

 

'İSTANBUL'DA 2 GÖZALTI' İDDİASI

İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında adı geçen iki MİT mensubunun akşam üzeri gözaltına alındığı haberlerinin doğru olmadığı, söz konusu MİT elemanları hakkında verilen yakalama kararının Milli İstihbarat Teşkilatına tebliğ edildiği öğrenildi.

 

Edinilen bilgiye göre, polis ekibi İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında, iki MİT mensubu için çıkartılan yakalama kararını iletmek üzere Yenimahalle'deki MİT Müsteşarlığı'na geldi.

 

MİT görevlileri için çıkartılan yakalama kararını MİT yetkililerine veren polis ekipleri, kararın tebliğ edildiğine dair tutanak da tuttu. İki MİT mensubunun gözaltına alındığı haberlerinin doğru olmadığı, polislerin sadece yakalama kararını tebliğ ettiği bildirildi.

 

ERGİN KÖŞK'E ÇIKTI
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'i kabul etti. Çankaya Köşkü'ndeki kabul bir saat sürdü. Görüşmede, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve bazı eski MİT görevlilerinin ifadeye çağrılmasıyla ilgili gelişmeler ele alındı.

 

İFADE KRİZİNE JET FORMÜL

MİT Müsteşarı ve eski 4 MİT yöneticisinin KCK soruşturması kapsamında ifadesinin alınması için savcıların harekete geçtiği sırada hükümet de MİT mensuplarının görevden doğan suçlamalara karşı korunmasını sağlayan bir formülü Meclis'e taşıdı.

 

AK Parti Isparta milletvekili Recep Özel, bugün öğleden sonra Devlet İstihbarat Hizmetleri ve MİT Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun teklifi verdi. Bu teklif, MİT kanununun 26 maddesinin değiştirilmesini öngörüyor.

 

Buna göre MİT mensuplarının görev sırasındaki faaliyetleri nedeniyle açılacak soruşturmalar Başbakan'ın izniyle yapılacak.

 

Hızlıca yapılıp Ankara'daki yargı-MİT krizini sonlandırması beklenen yasa taslağının metni ise şöyle:

 

"MİT mensuplarının veya Başbakan tarafından özel bir görev ifa etmek üzere görevlendirilenlerin görevlerini yerine getirirken, görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında işledikleri iddia olunan suçlardan dolayı ya da CMK'nın 250'nci maddesinin birinci fıkrasına göre kurulan ağır ceza mahkemelerinin görev alanına giren suçları işledikleri idiasıyla haklarında soruşturma yapılaması Başbakan'ın iznine tabidir."

 

SAVCI MİT'İN TALEBİNİ DEĞERLENDİRMEYE ALMADI

Savcılığın ifade çağrısı üzerine MİT Hukuk Müşavirliği görev ve yetki yönünden dün itirazda bulunmuştu. Ancak savcılık bu sabah Fidan’ın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda ifade vermesi için talimat gönderirken, diğer 4 isim hakkında ise yakalama kararı çıkartıldı. Adliye kaynaklarından alınan bilgiye göre MİT Müşavirliğinin dün gönderdiği talebi değerlendirmeye alınmadı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve diğer isimler ile ilgili soruşturma yürütme yetkisinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda olduğunu değerlendiren savcılık yetkilileri, şüpheliler hakkında talimat ve yakalama kararı çıkartılması ile MİT’ten gelen taleplerin hükmünün kalmadığını belirtti.

 

HAKAN FİDAN KİMDİR?

Kara Kuvvetleri Muhabere Okulu (1986) ve Kara Kuvvetleri Dil Okulu mezunudur. Yurtdışında tamamladığı eğitiminin ardından TSK'daki astsubaylık görevinden mecburi hizmetini müteakip istifa etmiş, daha sonra Büyükelçilik Siyasi ve Ekonomik Danışmanlığı, Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi (TİKA) Başkanlığı, Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı (Dış politika ve uluslararası güvenlikten sorumlu) görevlerinin yanısıra Başbakanlık Özel Temsilciliği de yapmıştır.  2003 yılında, Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi (TİKA) Başkanlığı'na getirildi. TİKA'da yaptığı çalışmalar ile kamuoyunun dikkatini çeken isim oldu.

 

14 Kasım 2007 tarihinde dış politika ve uluslararası güvenlik konularından sorumlu Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı görevine atandı. Dönemin Başbakanlık Dış Politika Başdanışmanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ile birlikte pek çoğu kamuoyu tarafından bilinmeyen bölgesel temaslarda bulundu. Kısa bir süre MİT Müsteşar Yardımcılığı görevinin ardından, 27.05.2010 tarihinde MİT Müsteşarı olarak atanmıştır.

 

EMRE TANER KİMDİR?

1967 yılında Millî İstihbarat Teşkilâtı'na girmiş ve Teşkilatın uğraş alanına giren her konuda çeşitli kademelerde görevlerde bulunmuş. Bursa Bölge Daire Başkanı görevi sonrası 1984-1986 döneminde İstanbul Bölge Daire Başkanlığı yapmış. 1987 yılında İstihbarat Başkanlığı, 1992 yılında Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde bulunmuş, 1994'de yurt dışı göreve atanmış.  07.04.1999 tarihinden itibaren Müsteşar Operasyon Yardımcılığı görevini yürütmüştür. Taner, 15.06.2005 tarihinde MİT Müsteşarı olarak atanmıştır. Mayıs 2010’da görevi Hakan Fidan’a bırakmıştır.

 

AFET GÜNEŞ KİMDİR?

MİT'in ‘gizemli’ isimlerinden olan Afet Güneş, PKK'nin kurulduğu günden beri MİT'te örgütü yakından takip eden bir isim olarak biliniyor. Mit İstihbarat Daire Başkan Yardımcılığı da yapan Afet Güneş, Emre Taner döneminde önemli görevler almış, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın önemli güvenlik toplantılarına vekaleten gönderdiği bir isim olmuştu. Bugüne kadar basına bir tek fotoğrafı sızan Güneş, Oslo Görüşmesi olarak bilinen ses kaydında PKK yöneticileri ile Hakan Fidan'la birlikte etkin bir şekilde görüşen isim olarak yansımıştı.

 

KCK'DA YENİ DALGA: MİT YİNE HEDEFTE

Adana'daki KCK operasyonunda 44 kişi gözaltına alındı. Operasyon kapsamında MİT arazisi ve lojmanlarında da aramalar yapıldığı ve 2 MİT mensubunun ifade için Emniyet Müdürlüğü'ne geldiği öne sürüldü. Gözaltına alınanlar arasında Hatay MİT Bölge Müdürü de var.

 

Türkiye'ye iltica ettikten sonra Suriye'ye iade edildiği öne sürülen muhalif komutanlardan albay Hüseyin Harmuş'un kaçırıldığı iddiasıyla ilgili Hatay Cumhuriyet Savcılığı'nın yürüttüğü soruşturma kapsamında bir MİT mensubunun gözaltına alındığı belirtiliyor. Gözaltına alınan kişinin MİT Hatay Bölge Müdürlüğü de yapmış olan Ö.S. olduğu öne sürülüyor.

 

İddiaya göre Suriyeli muhalif komutanlardan albay Hüseyin Harmuş yaklaşık 5 ay önce Suriye'den kaçarak Türkiye'ye sığındı. Ancak daha sonra MİT mensubu Ö.S. tarafından kaçırılarak Suriye'ye iade edildiği öne sürüldü.

 

Cisr-el Şuur'daki olaylarda Suriyeli askerlerin öldürülmesinden de sorumlu tutulan komutanın kaçırılarak Suriye'ye teslim edildiği iddiası o tarihte Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından yalanlanmıştı. Ancak Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın konuyla ilgili yaptığı soruşturma sonunda bu sabah saatlerinde Hatay ve Adana'da operasyonlar yapıldı. Bu operasyonlar kapsamında MİT Hatay Bölge Müdürlüğü de yapmış olan Ö.S. ve kendisiyle irtibatlı olduğu öne sürülün 4 kişi gözaltına alındı.

 

İddiaya göre Esad yönetimi, Suriyeli muhalif komutan Harmuş'u yakalayana 100 bin dolar ödül vadetmişti. Albay Harmuş'un Türkiye'den kaçırılıp Suriye'ye iade edildikten sonra Esad yönetimi tarafından idam edildiği öne sürülüyor.

MİT ELEMANLARI KURYELİK YAPTI İDDİASI

İddialara göre, Öcalan'ın, Avrupa ve kırsal kadrolarıyla iletişimini MİT heyetinin kuryelik yaparak sağladığı öne sürülüyor. Ocak ayında Diyarbakır'da ele geçirilen el yazısı mektupların PKK/KCK'ye ulaştırılmasında MİT rol aldı.

 

MİT'in Öcalan'dan KCK'ye ulaştırdığı mektupta alternatif devlet kurmaktan söz ediliyor. Bu mektup üzerine 14 Temmuz 2011'de DTK'nın demokratik özerklik ilan ettiği iddia ediliyor. MİT heyeti bu mektuptan, hatta demokratik özerklikten haberdar olmasına rağmen bunu ilgili kurumlara iletmemekle suçlanıyor.

 

İddiaya göre MİT, örgüte verdiği taahhüt gereği güvenlik birimlerinin operasyonlarını engellemek için çalışma yürüttü. Üstelik bu çalışmalarla ilgili örgüte geri bildirimde de bulundu. Operasyonların durmasını sağladı.

 

KCK'NIN TARAF OLARAK KABUL EDİLMESİNİ SAĞLADI

MİT, yabancı devlet ajanları ile yaptığı görüşmelerde PKK/KCK'nin taraf statüsünde kabul edilmesine zemin hazırlıyordu. Bunun için MİT, 'Oslo görüşmeleri' adı altında PKK/KCK'nin kırmızı bültenle aranan Zübeyr Aydar, Mustafa Karasu ve Sabri Ok gibi yöneticileriyle görüşmeye devam etti.

 

MİT heyetinin örgüt ile yaptığı görüşmelerde, KCK yapılanmasının tamamlanması için devlet birimlerinin oyalanması konusunda taahhütte bulunduğu anlaşıldı. Öcalan, bir taraftan heyetle görüşüp öte taraftan avukatlar aracılığıyla eylem talimatları verdi.

 

Zaman'ın iddiasına göre: "İstihbarat toplama vazifesi aşılarak devletin bütünlüğü ve anayasal düzene karşı anlaşma noktasına varıldı. Yeni anayasada özerk Kürdistan'a imkân tanınması, Öcalan'ın önce ev hapsine, ardından özgürlüğüne kavuşması konusunda mutabakata varıldı."

 

TATLISES'İ VURAN SİLAH MİT'TEN İDDİASI

Ünlü sanatçı İbrahim Tatlıses'e düzenlenen suikast için İstanbul'a gönderilen 2 Kalaşnikof tüfeğin MİT'in haber elemanı tarafından suikastı düzenleyen Abdullah Uçmak'a İstanbul'da teslim edildiği iddia edildi. MİT haber elemanının, saldırı ile ilgili kuruma hiçbir uyarıda bulunmadığı öne sürüldü.

 

Son 3 yılda MİT'in haber elemanlarının İstanbul'da yaklaşık 50 olaya karıştığı iddia edildi. MİT haber elemanlarının karıştığı olayların büyük çoğunluğunun PKK-KCK eylemleri olduğu polis tarafından iddia edildi.

 

Mart 2011'de Başakşehir'deki adliye lojmanlarına gelen bir araçtan uzun namlulu silahla ateş açıldı. Kurşunlardan bazıları mahkemeye giden hakimin aracına isabet etti. Yakalanan saldırganların arasında bir MİT haber elemanı bulunduğu ortaya çıktı. Kayıtlara girdi. (Zaman)

 

TEKİN: BU CELP BAŞBAKAN'A ÇIKARILMIŞTIR

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin KCK soruşturması kapsamında özel yetkili savcı Sadrettin Sarıkaya'nın 4 MİT'çi hakkında yakalama kararı çıkartmasını, 'Bu celp Başbakan'a çıkarılmıştır' sözleriyle yorumladı

 

DEMİRTAŞ: DEVLET İÇİ DEĞİL, AKP İÇİ BİR ÇATIŞMA VAR

MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın da aralarında bulunduğu MİT görevlilerinin savcı tarafından ifadeye çağrılmasını değerlendiren BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bunun devlet içi değil, AKP içi bir çatışma olduğunu söyleyerek, ‘’bu çatışmadan güçlü çıkacak olan savaş konseptini savunan zihniyettir’’ dedi.

 

AKP'nin son dönemlerde hem atamalarla hem de fiili uygulamalarla devletin bütün kurumlarını ele geçirdiğini belirten Demirtaş, "Şu andaki çatışma bir devlet içi çatışma değildir. Ama, AKP'nin kendi içindeki iktidar yarışının veya iktidar çatışmasının yansımasıdır. Buradan çıkarılması gereken sonuç şudur ki, 'Türkiye'de vesayet sistemini ortadan kaldırıyorum' diye yola çıkan AKP, vesayet sistemini kendine üretmiştir, ele geçirmiştir. Sistem düzelmediği müddetçe, sistem bu şekilde kaldığı müddetçe demokratik hiçbir işleyişin, demokratik hiçbir tarzın oturması mümkün değildir" dedi.

 

Demirtaş, özel yetkili savcılıkların kendilerine geceli gündüzlü soruşturma yaparken, işlemlerin hukuka uygun ve son derece normalmiş gibi kabul edildiğini kaydederek şunları söyledi:

 

"Binlerce kişiyi içeri atıyor bu savcılar, milletvekillerini zorla ifadeye çağırıyorlar. Bunlar hep normal karşılanıyor. MİT Müsteşarını da çağırabilir o zaman. Bunun da normal karşılanması lazım, niye kıyamet kopartılıyor. Kıyamet koparılacaksa MİT Müsteşarı'nın ifadeye çağrılması üzerinden değil, bu özel yetkili mahkemelerin Türkiye'deki adalet, hukuk sistemi işleyişi üzerinden kıyamet koparılması lazımdır. MİT Müsteşarı krizi çözülünce Türkiye'de yargı, sistem krizi çözülmüş mü olacak? Bu nedenle işin özüne inmek lazım. Türkiye'de bir vesayet rejimi vardır, AKP bu rejimi ele geçirmiştir."

 

Son gelişmeyle, Kürt sorununda diyalog temelli arayışlara karşı bir hamle yapıldığının anlaşıldığını belirten Demirtaş, "Bakın bu savcının yaptığı işlem vesilesi ile Başbakan'ın eline büyük bir tasfiye kozu geçirmiştir, Şu anda emniyet içerisinde, MİT içerisinde, hatta yargı içerisinde büyük bir tasfiye zemini fırsatı yakalamıştır Başbakan. Dolayısıyla bu çatışmadan güçlenerek çıkacak olan Başbakan'dır. Başbakan şu anda Kürt sorununda diyalog yöntemini kullanan bir politikayı izlemiyor ve desteklemiyor. Dolayısıyla bu çatışmadan güçlü çıkacak olan savaş konseptini savunan zihniyettir. Buradan, bu çatışmadan bir hayır çıkacağını ben zannetmiyorum. Kürt sorunu ile ilgili gerçekten akılcı bir düşüncenin ve akılcı bir yöntemin egemen olacağını çok sanmıyorum" dedi.

 

Demirtaş, KCK soruşturmasına Büşra Ersanlı, Fırat Anlı, Hatip Dicle, Ragıp Zarakolu dahil olabiliyorsa MİT Müsteşarı ve Başbakan'ın da dahil olabileceğini vurguladı.

 

"Yani bunda bir tuhaflık yok. Kanun böyle. Savcının eline verdiğiniz, kendi çıkardığınız yasa böyle’’ diyen Demirtaş şöyle konuştu: ‘’Madem dinleme kaydıyla arkadaşlarımızı tutukluyorlar, bu işin altından bakanlar da çıkar Başbakan da çıkar tabi ki. Çünkü ortada yasadışı bir iş yapılmadı. Şimdi bugün meselenin bu noktaya gelmesinin en önemli nedeni Başbakan'ın Kürt sorununda diyalog sürecinin arkasında çok açık bir siyasal irade koymamasıdır. Yani bunu halen 'Devlet yürütüyor, hükümet ile alakası yok, bizimle alakası yok' diye topu taca atan ve hedef saptıran bir anlayışla Başbakan yürütmeye çalıştı. Oysa hem Oslo hem İmralı görüşmelerinde Başbakan çıkıp açık açık 'bu bir hükümet politikasıdır, bu bir siyasi irade ve tercihtir' demiş olsaydı, bugün bu noktalara gelinmeyebilirdi.

 

Bana göre şu noktada yapılması gereken vesayet sistemi çökertilmek ve dağıtılmak isteniyorsa, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması için bir fırsattır. Tümüyle kaldırılmalıdır. Hükümet çıkıp açık açık Oslo görüşmelerini, İmralı görüşmelerini sahiplenmelidir. Ortada bir suç yoktur. Tam tersine geçmiş dönemde diyalog yürütmeyen PKK ile Öcalan ile diyalog yürütmeyen varsa onlar suç işlemiştir." (ANF)