Memet Ali Alabora’nın oynadığı ve Gezi Parkı olaylarının önceden hazırlanmış senaryosu olduğu iddiasıyla hükümetin de tepkisini çeken Mi Minör oyununun yazarı Meltem Arıkan, oyununu hangi motivasyonlarla yazdığını anlattı.

Kazete'deki makalesinde "Suçluyum: Yıllardır ataerkil sisteme karşı çıkan bir kadın yazar olarak, son yıllarda analog dünya düzeninden dijital dünya düzenine geçiş sürecinde yaşananları anlamaya ve anlatmaya çalıştım" diyen şunları yazdı:

"Suçluyum: Yıllardır ataerkil sisteme karşı çıkan bir kadın yazar olarak, son yıllarda analog dünya düzeninden dijital dünya düzenine geçiş sürecinde yaşananları anlamaya ve anlatmaya çalıştım.

İtiraf ediyorum; birikimlerimin ve hayal gücümün bir ürünü olan “Mi Minör” adlı oyunu iki buçuk yıl önce ben yazdım. Oyunumuz, üç ayrı mekanda Valilik’ten izin alınarak 23 kez oynandı.

Oyunumuzu izlemedikleri halde, bizleri Gezi Parkı olaylarının önceden provasını yapmakla, son günlerde ülkemizde yaşanan olayları provoke etmekle ve çeşitli yabancı örgütlerle organize olmakla suçlayanları ve bunlardan yola çıkarak hakkımızda üretilen gerçek dışı komplo teorilerini anlamaya çalışırken, ne yazık ki hayal gücüm bile yetersiz kalıyor.

Suçluyum; korku kültürünün, binlerce yıldır ırk ve din farklılıkları üzerinden ötekileştirmeler yarattığını, nefret ve şiddeti bileyerek savaşlara bile haklı gerekçeler uydurduğunu biliyorum.

Dünyadaki tüm toplumların tek ortak kültürü olan ve erkek egemenliğin toplumlara zorla yerleştirdiği korku kültürü nedeniyle, binlerce yıldır ataerkil sistemin dayattığı analog dünya düzenine YETER diyorum.

İtiraf ediyorum: Kültür, tek bir topluma veya tek bir ırka mal edilemez. Kültür, kadın ve erkeklerin varoluşlarındaki etkilenmeler ve doğayla etkileşim sonucunda oluşur. Kültürlerarası farklılık tanımlaması yapılırken tüm kültürlerin temelini oluşturan kadın ve erkeklerin farklı varoluşları, analog dünya düzeni içinde hep gözardı edilmiştir. Kültürleri ve uygarlıkları var edenler kadınlar ve erkeklerdir. Kültürün oluşmasını sağlayan parametreleri kadın ve erkekten bağımsız, sadece ırk, din, coğrafya ve geleneklerle kısıtlamak büyük bir hatadır. Toplumların kadınlardan ve erkeklerden oluştuğunu kabul ederek; ırk, din, dil ve cinsel tercih farklılıklarını ön plana almadan, bu farklılıkları kabul ederek ve saygı göstererek yeni dijital dünya düzeninin oluşacağına inanıyorum.

Suçluyum: Tüm ideolojilerin, siyasi söylemlerin, askeri ve sivil darbelerin baskısından uzaklaşarak, özgürce düşünmeye ve düşündüğünü söyleme özgürlüğüne inanıyorum.

İtiraf ediyorum: Erkek egemen sistemin binlerce yıldır dayattığı düşünce kalıplarının dışına çıkarak, özgürce düşünmek ve yaşamak istiyorum.

Suçluyum: Gerçeklerden kaçmanın, gerçekleri saptırmanın, ötekiler yaratmanın tek sebebinin korku olduğunu biliyorum."