Susurluk davasında ‘çete yöneticisi’ olmakla suçlanan eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’a cezaevi yolu göründü. Yargıtay, Mehmet Ağar hakkında ‘cürüm işlemek için silahlı teşekkül oluşturmak’ suçundan verilen 5 yıllık hapis cezasını onadı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hapis cezasının onanmasını istediği için karara itirazda bulunulması beklenmiyor. Kararın onanmasıyla Ağar 2 yıl cezaevinde kaldıktan sonra şartlı tahliye olacak. Ağar’a, 5 yıl da kamu hizmetinden yasak gelecek.

 

‘Siyaset- mafya- polis’ ilişkilerini açığa çıkaran 3 Kasım 1996’daki Susurluk kazasından sonra Ağar hakkında dava açıldı. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Ağar’a ‘silahlı çete oluşturmaktan’ 5 yıl ceza verdi. Ceza Yargıtay’a gitti.

 

Radikal Gazetesi'nden Ömer Şahin'in haberine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, cezanın onanması yönünde görüş bildirdi. Ve geçen hafta bu görüşe uygun olarak Yargıtay 9.Ceza Dairesi de hapis cezasını onadı.

 

Mehmet Ağar, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nden 5 yıl kararı çıktığında avukatları aracılığıyla açıklama yapmış ve “Vicdanen rahatım” demişti. Ağar’ın açıklaması şöyleydi: “Mahkeme kararlarında hüküm cümlesi şu sözle başlar ‘Türk Milleti adına.’ Bizim için o sözle başlayan cümlenin nasıl devam ettiği veya edeceği önemli değildir. Bizim âşık olduğumuz, bir ömrü adadığımız o kelimedir. Benden kimse buğz etmemi (kin beslememi) beklemesin. Ben kendimden eminim ve vicdanen rahatım. Deliller ve dosya müktesebatı ile paralellik arz etmeyen bu kararın Yargıtay’da düzeleceğine emin olduğumu belirtir, herkesin devam eden yargı sürecine saygı göstermesini rica ederim.”

 

NEYLE SUÇLANIYOR?

Susurluk’tan 5 yıl hapis cezası kesinleşen Mehmet Ağar’a yönelik iddianameye giren suçlamalar şöyle:

 

Kayıp silahlar: Emniyet’e 1994’ten itibaren 82 bin TL’lik silah ve malzeme hibe eden İsrail silah şirketi Hospro’dan milyonlarca dolarlık silah ve malzeme satın alındı. Ağar döneminde Özel Harekât Başkanlığı’na teslim edilen bu silah ve malzemenin kaydı tutulmadı, bir bölümü kayboldu. Hibe silahlardan birisi Susurluk’taki kazada bulundu.

 

Topal’ın öldürülmesi: Ömer Lütfi Topal’ın 1996’da öldürüldüğü olay yerinde bulunan Kalaşnikov’un şarjörüne sarılı bant üzerinde Abdullah Çatlı’nın parmak izinin bulunması üzerine Özel Harekâtçı polisler gözaltına alınmıştı. Sedat Bucak, İstanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu’nu arayarak, polisleri gözaltından kurtarmaya çalıştı. Ağar müdahale ederek, İbrahim Şahin’i İstanbul’a gönderdi ve polislerin Ankara Emniyeti’ne naklini sağlayarak savcılığa intikal ettirmeden serbest bırakılmalarını sağladı.

 

Çatlı’ya pasaport: Yaşar Öz’ün evinde kendisi ve MİT’çi Tarık Ümit adına düzenlenmiş yeşil pasaport bulundu. Ağar’ın “pasaportlar Öz’e yurtdışı istihbarat ve devlet sırrı niteliğindeki görevler nedeniyle verilmiştir” talimatı doğrultusunda Öz, serbest kaldı. Ağar’ın Çatlı’ya da yeşil pasaport düzenlediği ortaya çıktı.

 

Tarık Ümit olayı: Yaşar Öz’le Mehmet Ağar’ı tanıştıran MİT mensubu Tarık Ümit öldürülmüştü. Ümit’in, Öz ve Çatlı’nın uyuşturucu işine bulaşmasına tepki gösterdiği için öldürüldüğü öne sürülüyor.

 

SUSURLUK’TA KİMLER CEZA ALDI?

‘Susurluk davası’nı 12 Şubat 2001’de karara bağlayan İstanbul 6 No’lu DGM, sanıklardan İbrahim Şahin ve Korkut Eken’i, 6’şar yıl hapis cezasına çarptırmış, ömür boyu da kamu hizmetinden men etmişti. Eski özel timciler Ayhan Çarkın, Ayhan Akça, Oğuz Yorulmaz, Enver Ulu, Mustafa Altunok, Ercan Ersoy ve Ziya Bandırmalıoğlu ile milletvekili Sedat Bucak’ın şoförü Abdülgani Kızılkaya, ‘katliam hükümlüsü’ Haluk Kırcı, ‘uyuşturucu kaçakçısı’ Yaşar Öz, öldürülen Ömer Lütfi Topal’ın iş ortakları Sami Hoştan ve Ali Fevzi Bir’i de 4’er yıl hapse mahkûm edilmişti.