Türkiye'nin karanlık geçmişinin adeta "karakutusu" olan eski Emniyet Genel Müdürü ve İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, gazetecilerin sorularından bu gerekçeyle kaçtı:

 

"Resmi makamlarla her türlü bilgiyi paylaşıyorum. Çok konuşmak istiyorum çok şey paylaşmak istiyorum ama bu süreç buna mani teşkil ediyor"

 

Eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür'ün, Mehmet Ağar'ın İstanbul Emniyeti'nde görevli olduğu dönemde bazı isimlerden para aldığı iddiasına yanıt geldi.

 

İddiaların odağındaki isim olan eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar faili meçhul cinayetlerle ilgili ifade veren eski MİT'çi Eymür'ün iddialarını Yıldız Sarayı'ndaki Malta Köşkü'nde düzenlediği basın toplantısıyla değerlendirdi.

 

Görev yaptığı dönemlerde Abdullah Çatlı gibi suçlulara resmi belgeler ve görevler verdiği, mafyayla işbirliği yaptığı, yargısız infazlar ve gözaltında kayıpların devlet politikası olmasında rol oynadığı iddia edilen, bu konularda bütün okların kendisini gösterdiği Mehmet Ağar yine konuşmadı.

 

"ŞÜKÜRLER OLSUN Kİ KANAATLERİMDE BİR DEĞİŞİKLİK OLMADI"

 

"Elbette ki kamu görevinde insanlar hem adli hem de idari makamlara hesap vermek durumundadır ama önce Allah'a sonra kendi vicdanına sonra da tarihe karşı sorumludurlar. Bütün bu sorumlulukların şuuru içinde görev yaptığım konusunda vicdani kanaatim bugünkü günün önemine binaen geldiğim yer itibariyle de bir kez daha bu teraziyi kendi vicdanımda tarttım ve şükürler olsun ki kanaatlerimde bir değişiklik olmadı.”

 

“İDDİALAR ARAŞTIRILDI”

 

“Bütün bu zaman zarfında aynı elde aynı dilde aynı kalemde bir değişiklik yok. Bütün bunların hepsi Meclis soruşturması dahil olmak üzere, çeşitli soruşturmalar da dahil olmak üzere geçmeyen kanal kalmamıştır. Tüm bu kanallar da araştırılmıştır araştırılmaya da devam edilecektir. Türkiye bir hukuk devletidir buna hepimizin inanması lazım. Türkiye'de hepimizin adalete ve orada görev yapan insanların adaletine inanmamız lazım. Aksi taktirde kaos olur.”

 

"RAPORLAR GERÇEK OLSAYDI..."

 

“Şahsımla ilgili devam eden bir yargı süreci var. Yüksek yargıya taşınmıştır. Türkiye'de tabii konusu yargıda olan hiçbir meselenin tartışılmaması söz konusuyken hiç kimsenin bu kaideye dikkat ettiğini görmemiz mümkün değildir. Bütün bunları sineye çeke çeke hukuka adalete sonsuz bir güven içinde, yolumuza devam ediyoruz. Ancak bu son dönemde sürekli olarak aynı ağızdan çıkan meseleler içinde parasal birtakım ithamlar söz konusu olunca, hayal bile edilemeyecek isnatlar söz konusu olunca, ailemle beraber bir şeyler söyleme kararlılığı içinde olduk ve bu kararlılığımı sizlerle paylaşıyorum. Bunların hepsi çok şükür aklanarak tarafımdan geçilmiş ve aşılmıştır. 24 seneden beri devam eden raporlar eğer gerçek olmuş olsaydı 35 yaşında meslekten ayrılmış olmamız lazımdı 1987 yılında. Devlet bu kadar sahipsiz değil. Devlet bir kişi falan da değil; kurumları var kuralları var ama bütün bunları anlayabilmemiz mümkün değildir.

 

"KUSURUMUZ OLURSA BİLEREK DEĞİLDİR"

 

Yaşanan her şey meselenin daha olumluya götürülmesinde yeni güzergahlar ve ufuklar açmıştır. Bugün gelinen noktada bu güzergahın açık olduğu görülmektedir. Herkes üstüne düşeni yaptığı takdirde, çok uzak olmayan bir gelecekte Türkiye bu zorluğu aşarak, hakettiği büyüklüğe kavuşacaktır. Biz tarihin o sürecinde üzerimize düşmüş olanı bütün iyi niyetimizle yapma gayreti içinde olduk. Kusurumuz olursa bilerek değildir; hizmetin kendisinden kaynaklanan hizmet kusurlarıdır. Elbette ki bunlara katlanılır ama kamuda hiç kimse kimseye kanunsuz emir veremez verse de hiçbir şey ifade etmez. Çünkü emri alan kimse bunu dinlemez. Bu kadar net ve açıktır. Ortaya çıkan mesele de yüksek yargıda yargılanma sürecimizi olumsuz yönde etkilemeye yönelik ayrıca terör ve organize suç faaliyetleriyle meşgul olan suç örgütlerine şahsımı hedef göstermektir. Bunların hepsine alışkınız. Allah'ın verdiği emir kadar günümüz vardır. Buna samimi olarak inanmış bir insanız. Kader ve çizgiyi tayin eden Allah'tır. Tedbir bizdendir. Benim devletim dışında da güveneceğim hiçbir kurum yoktur. Milletin dışında da güveneceğim hiçbir şey yoktur. Bunlarla birlikte temel güvencem inancımdır, kendimdir, ne yaptığımı bilmemdir.

 

“BABAM GİBİ”

 

Aileme vasiyetimde eşyalarımın Polis Müzesi'ne bağışlanmasını istedim. Tıpkı babam gibi mezar taşıma Elazığlı Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar yazılmasıdır. Bunun haricinden hayattan başka bir beklentim yoktur. Milletimizin esenliğidir, ferahlığıdır.

Elbette kusurlarımız olmuşsa da bunlar kusur çerçevesi içinde hiçbir zaman suç çerçevesi içinde bir şey olmamıştır. Çünkü ben suç ve suçluyla mücadele içindeki bir yapı içinde yetiştim. Meselem budur."

 

Soru cevaplamayacağını söyleyen Ağar, toplantı salonundan ayrılırken bir basın mensubunun "Mehmet Eymür tuğlayı çekti mi sizce?" şeklindeki sorusuna, "O söz benim sözüm değil" demekle yetindi. (Kaynaklar: İnternet Haber / CNN Türk)