MEB'in tartışmalı yeni müfredatı kapsamında hazırladığı "Hz. Muhammed'in Hayatı" ders kitabında bekarlığın 'sancılı bir bekleyiş' olduğu ve kadının eşine 'itaat etmesi' gerektiğini ifade eden cümleler yer aldı.

Cumhuriyet'ten Ozan Çepni'nin haberine göre Bakanlık, “Bekârlık sultanlık değil, sancılı bekleyiştir” diyerek gençleri evlenmeyi teşvik ederken, nişan, nikâh ve eşlerin birbirine karşı görevleri başlıklarında Medeni Kanun’u unutarak değerlendirmelerde bulundu.

Ateist ve diğer dinlerden kişilerle evlilikleri “kabul edilemez” bulan bakanlık, küçük yaşta evliliklere ilişkin ise bir kısıt koymadı. MEB’in yeni müfredat kapsamında 2017-2018 eğitim öğretim döneminde okutulacak ders kitaplarında tartışma yaratan başlıklar yer aldı.

Toplumsal cinsiyet rollerini dini motiflerle 11. ve 12. sınıflarda çocuklara anlatmaya hazırlanan bakanlık, evlilik öğütlerine de “Evlilik” ve “Ailede eşlerin görevleri” üniteleri kapsamında “Hz. Muhammed’in Hayatı” dersinde yer verdi.

Çocuklara “Bekârlık sultanlık değil, henüz karar verilememiş bir sürecin sancılı bekleyişidir. Evlilik, zihni sürekli meşgul eden gönlün sesini dindirmektir” diyen MEB, “İnsan fıtratı gereği karşı cinsiyle birlikte yaşamaya muhtaçtır. Bunun dışındaki bir hayat insana saadet ve huzur vermekten uzaktır” ifadelerini kullandı.

'GÖZÜNÜZ DIŞARIDA OLMASIN'

Yeni kitapta, kadın ve erkeklerin evlenerek ‘iffet’lerini korudukları, bunun “geçici bir heves olmadığı” belirtilirken, “Gözü dışarıda olmayan, huzuru mutluluğu yakalamaya çalışarak evinden razı olan ve razı olunan kimseler olurlar. Nesillerini teminat altına alırlar” tarifi yapıldı. Çocukların ‘ahirete yatırım’ olduğunu anlatan bakanlık, evliliği “iffetli bir toplum modeli olma yolunda önemli bir adım” olarak anlattı.

'TANIŞMA SÜRECİNDE GÖNÜL EĞLENDİRMEYİN'

Evlenecek kişilerin bazen kendilerinin tanıştığını, bazen de tanıdıkları tarafından tanıştırıldığını belirten MEB, “tanışma süreçlerinde dikkatli olmalı, kutsal bir birliktelik olan aile müessesesine zarar vermeyecek yaklaşımlarda bulunmalıdırlar. Çünkü her tanışma evlilikle noktalanmayabilir. Bu bağlamda birbirilerini tanıma ve karar verme süreçlerinde gönül eğlendirmeyin ya da hoşça vakit geçirmeyin” uyarısında bulundu.

Din dersi adı altında evlenmeyi bir bir tarif eden bakanlık ‘kız isteme’, ‘söz’, ‘nişan’ ve ‘nikâh’ süreçlerini de değerlendirdi. Söz ya da nişanın, dini bir gereklilik değil örfi bir ‘ihtiyaç’ olduğunu belirten MEB, bu dönemde “henüz evli olmadıklarından mahremiyet konularında dikkatli olmalı ve görüşmelerini meşru çerçeve içerisinde sürdürmelidirler.

Söz ve nişan dönemlerinde çiftler birbirilerini, dünyevi isteklere boğarak ya da törensel günleri abartarak yılgınlığa düşürmemelidirler” uyarısında bulundu.

Evlilik yüzüğünün “esaret halkası değil bir hürriyet nişanesi” olduğunu söyleyen bakanlık, evlenmeye karar verenlerin nişan sürelerini de çok fazla uzatmamalarını istedi.

'MEHİR' VURGUSU

Kitapta Medeni Kanun’u unutan bakanlık evlilikte dini bir gereklilik olarak ‘mehir’ konusunun da altını çizdi. Cahiliye Dönemi’nde; ezilen, hor görülen, pek çok sosyal haklardan mahrum kalan kadın için bir düzenleme olarak anlatılan ‘mehir’ başlığında kadının yasal hakları yerine “erkeklerin cimrilikle değil gönül hoşluğuyla ve cömertçe” vereceği ‘hibe’ ve ‘bağış’ ile tarif edilen mehiri sundu.

'Nikâhsız birliktelik’ başlığı altında da nikah dışı ilişkilerin din tarafından yasaklandığı ve bu durumun zina olarak nitelendirildiği anlatılarak “Kişi evliliğe kadar iffetini muhafaza etmeli; sadece nikâhın koruyucu şemsiyesi altında karşı cinsle bir araya gelmelidir. Unutulmamalıdır ki temiz kadınlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadınlara layıktırlar” ifadelerine yer verildi.

'ÖNCELİK DİN EĞİTİMİ'

Bakanlık “Ailede eşlerin görevleri” ünitesinde ise çocuk ve düşünülen aile yapısını anlattı. Her şeyden önce dini eğitimin geldiğini anlatan MEB, “Müslüman her şeyden önce dinî bilgileri ve ilmihâlini öğrenmeli ve ailesine öğretmelidir” dedi.

KADIN KOCASINA İTAAT GÖSTERİRSE AİLE İÇİNDE DÜZEN OLUR

Dinin aileyi lidersiz bırakmadığını belirten bakanlık, “Erkekler güç ve kuvvet yönünden daha ileri olduğundan, ailenin sorumluluğu birinci derecede onlara yüklemiştir” dedi. Anne kavramının görevleri ise “kocasına karşı görevlerinde titiz davranması, evine ve çocuklarına sahip çıkması gerekir. Sabırlı ve kanaat ehli olmalı, israftan kaçınmalı” olarak sıralandı. Ayrıca “İslam, erkeğin üstlendiği mesuliyetlere karşılık kadının da kocasına itaat etmesini istemiş ve bu itaati ibadet saymıştır. Ailede çocukların büyütülüp terbiye edilmesi daha çok anne tarafından yerine getirilir. Ailede erkek vazifesini yapar, ailesine karşı güzel davranır; kadın da ona karşı gereken muhabbet, hürmet ve itaati gösterirse aile içinde düzen ve uyum sağlanmış olur” değerlendirmesi yapıldı.

'ATEİSTLE EVLENMEYİN'

MEB’in kitabında, “Kabul Edilemez Evlenme Çeşitleri” başlığında da skandal ifadeler yer aldı. Çocuk yaşta evlilik ve çok eşlilik konularına değinmekten kaçınan bakanlık, “ateist, müşrik, mürtedle yapılan evliliklerin” yasak olduğunu duyurdu. Ayrıca zorla evlendirme ve berdel uslünün de kabul edilemez olduğu vurgulandı. Ayrıca yalnızca erkekle kadının karşılıklı rızaları ve irade beyanları (seninle evlendim, evleniyorum demeleri) ile yapılan evlenme akdinin yani ‘gizli nikâh’ın ise zina olduğu belirtildi. Ailelerin haberi olmaksızın sadece iki şahitle gizli saklı kıyılan nikâhların da uygun olmadığı ve yapılmaması istendi.

'ÖRFE DAYALI KÜÇÜK YAŞTA EVLİLİK'

İnsanların eş arama durumundan başlayarak bütün süreçlere yer veren MEB, küçük yaşta evliliği de örf kapsamına aldı. Bakanlık, evliliğin “insanın fıtratında var olan bir güdü” olduğunu belirterek “Ülkemizde örfe dayalı olarak genç yaşlarda evlenildiğini düşünürsek” değerlendirmesi yaptı.

'DİNDAR AİLE KURMAYA ÇALIŞMAK GEREKİR'

Dinin güzel yaşanabilmesi için önce ailenin gerek olduğunu aktaran bakanlık, yeni kitapta “Evlenirken dindar, güzel ahlak sahibi eşleri seçmek ve dindar bir aile kurmaya çalışmak gerekir” tavsiyesinde bulundu