Mazlumder, yaşanan son gelişmeler çerçevesinde PKK ve devlete barış çağrısında bulundu. Yapılan açıklamada “Savaş ortamının yerini barış ve müzakerelere bırakabilmesi için İmralı’da mahpus bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan’ın müzakere edebilecek koşullara kavuşturulmasının acil ve hayati bir gereklilik olduğunu belirtiyoruz” denildi.

islamianaliz.com’da yer alan habere göre yapılan açıklama şöyle:

Taraflar sorumluluk alarak çatışmaları acilen bitirmelidir!

2013 yılından bu yana devam eden sancılı bir çatışmasızlık sürecinin ardından coğrafyamızı kana bulayan savaşın yeniden yükseldiği zor günleri yaşamaya başladık.

Hatırlanacağı üzere 2013-2015 yılları arasında yaşanan çatışmasızlık süreci boyunca devlet yetkilileri PKK’yi, verilen taahhütlere rağmen silahlı unsurlarını Türkiye dışına çıkartmamakla ve gerçekleştirmeye devam ettiği çeşitli eylemlerle kamu güvenliğine kastetmekle suçlamaktaydı.

PKK yöneticileri ise devlet tarafını, sürecin ilanından hemen sonra kendi ellerinde bulunan 8 tutsağı serbest bırakmış olmalarına karşın ve herhangi bir mevzuat değişimine ihtiyaç olmamasına rağmen hasta mahpusları serbest bırakmamakla, çatışma sürecinde inşa etmeyi başaramadığı askeri nitelikli barajlar ve arazinin hâkim bölgelerine müstahkem kalekollar inşa ederek çatışmasızlık halini kendi lehine istismar etmekle itham etmekteydi.

Bu süreci tüm yönleriyle gözlemleyecek ve süreç boyunca iki tarafı birden dinleyerek taahhütlerini ihlal eden tarafı toplum adına uyaracak herhangi bir “üçüncü göz”ün belirlenmekten kaçınılmış olması, tarafların birbirlerine yönelttikleri bu suçlamaların çatışmasızlık sürecini sakatlamasına sebep olduğu açıkça ortadadır. Tüm bu sorunlara rağmen sürdürülmeye devam eden çatışmasızlık ve barış süreci, ne yazık ki seçim döneminin ardından yaşanan bir dizi şiddet olayıyla beraber Temmuz ayında yerini tekrar kanlı bir savaşa bırakmıştır.

Temmuz ayıyla beraber başlayan çatışmalarla birlikte; gözaltı ve tutuklamaların yeniden başladığı, askeri jetlerin tekrar hedeflerine bombalar yağdırdığı, emniyet mensuplarının uyurken öldürüldüğü, sivil araçların ateşe verildiği, güvenlik görevlilerinin ve PKK mensuplarının ailelerinin evlerine yeniden ateşlerin düşürüldüğü, çatışma dilinin ve savaş koşullarının toplumu önü alınamaz şekilde ayrıştırmakta olduğu zorlu bir süreç yaşamaktayız.

Çatışmasızlık sürecinde tarafların savaş için yaptıkları askeri hazırlıklar, reformların yapılamamış olmasının yarattığı hayal kırıklıkları, tarafların birbirlerine karşı duyduğu ve ifade ettiği güvensizliğin biriktirdiği toplumsal gerginlikler dikkate alındığında, yeni çatışma sürecinin tüm ülke sathına yayılarak öncekilerden daha yıkıcı sonuçlar doğuracağı açıklıkla görünmektedir.

Bu endişelerimizin ve tarihsel sorumluluğumuzun gereği olarak savaşın yükseltilmesinin ülkemizde ve bölgemizde yer alan hiçbir kesime kimseye bir şey kazandırmayacağını tüm taraflara yeniden hatırlatmayı gerekli görüyoruz.

Hiçbir savaşın sonsuza dek sürdürülemeyeceği gerçekliğinden yola çıkarak söylemek isteriz ki, çatışmanın derinleşmesi ve yaygınlaşması, bir gün kurulacağı kesin olan barış ortamında taraflar arasındaki uçurumu büyütmekten, toplumsal bütünlüğümüzü zedelemekten ve belki de bir arada yaşamayı artık imkânsız hale getirecek kötü hatıralar üretmekten başka bir işe yaramayacaktır. Kısacası şimdi yapılan, geleceğimizi el birliği ile dinamitlemekten başka bir şey değildir.

Bütün bunların ışığında MAZLUMDER olarak PKK tarafına acilen ateşkes ilan etme ve silahlı eylemleri sonlandırma çağrısında bulunuyoruz. Ülkemizde yaşanan bu elim sürecin önüne geçilebilmesi ve müzakere koşullarının yeniden oluşması için PKK’nin yol kontrolü yapma, araç yakma, şehirlerde yargısal faaliyet yürütme gibi toplumsal sükûn ve suhuleti bozan bütün eylemlerini durdurması gerektiğini vurguluyoruz.

Devlet yetkililerini de, açıklanan bu ateşkese eşzamanlı bir biçimde olumlu cevap vererek askeri ve adli tüm operasyonları sonlandırmaya çağırıyoruz. Savaş ortamının yerini barış ve müzakerelere bırakabilmesi için İmralı’da mahpus bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan’ın müzakere edebilecek koşullara kavuşturulmasının acil ve hayati bir gereklilik olduğunu belirtiyoruz.

Taraflara, yerli unsurlardan oluşan bir “izleme heyeti” ya da “üçüncü göz”ün kurulmasının müzakere sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için büyük önem taşıdığını yeniden hatırlatıyoruz.

Eğer Türkiye, kendi potansiyeline dayanarak “izleme heyeti” ya da “üçüncü göz”ü oluşturamazsa, bu açığın bölgemizde yürüttüğü emperyalist savaşlarla maruf olan ABD gibi uluslararası unsurlar tarafından dayatılacağı ve doldurulacağı ihtimalinden endişe duyduğumuzu belirtmek isteriz.

Her iki taraftaki karar alıcıları sorumluluk alarak toplumumuzun ortak maslahatına uygun davranmaya davet ediyor, çatışmalarda hayatını kaybeden tüm tarafların ailelerine başsağlığı diliyoruz.

Ahmet Faruk ÜNSAL
MAZLUMDER Genel Başkanı