Kemal GÖKTAŞ
http://kemal-goktas.blogspot.com/

 

Hrant Dink cinayetinde verdiği kararla eleştirilen özel yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin gerekçeli kararı da tepki çekti. Mahkemenin kararında özellikle örgüt suçundan ve muhbir Erhan Tuncel'e azmettirme suçundan verilen beraat kararlarının gerekçesindeki çelişkiler ve tartışma yaratacak değerlendirmeler yer alıyor. Kararda, Tuncel'e bir hukuk ilkesine atıfla "altına altın köprü döşenmesi" gerektiğini belirtilirken "mağdurun kimliğine" göre ceza verilmeyeceğine vurgu yapılması, dosyada yer alan ifade ve belgelerin değerlendirilme biçimi dikkat çekti. Mahkeme, "İddia edildiği gibi bir terör örgütü var ise, bu terör örgütü tetikçi-sanıkların örgüt suçundan cezalandırılması ile gerçek azmettirici olan kendilerine giden yolları tamamen kapatmak isteyeceklerdir" iddiasında da bulundu.

 

DİNK'İN ÖLDÜRÜLMESİNE BERABER KARAR VERDİLER AMA...

Mahkeme Erhan Tuncel'e Dink cinayetinden beraat vermesini garip gerekçelere dayandırdı. Erhan Tuncel ve Yasin Hayal'in "adlarını duyurmak, meşhur olmak için bir hedef arayışına girdikleri ve Dink'i öldürmek için karar aldıkları" belirtilen kararda şöyle denildi:

 

"Belki terör örgütünden şüphelendiğimiz ve delillendiremediğimiz en önemli nokta cinayet fikrinin oluştuğu bu andır. Erhan Tuncel istihbarattan aldığı görevden dolayı mı yoksa tespit edemediğimiz azmettiricilerden aldığı görev ile mi bilinmeyen bir nedenle sanık Yasin Hayal'e Hrant Dink'ten ve yazılarından bahsettiği ve cinayet fikrinden bahsettiği savunmalardan anlaşılmaktadır."

 

"KAFİR" DEMESİ DELİL DEĞİLMİŞ

Tuncel'in, Yasin Hayal ile birlikte ayarladığı ilk tetikçi olan Zeynel Abidin Yavuz'u Dink'i öldürmesi için azmettirdiği de vurgulandı. Mahkeme, Yavuz'un Trabzon'dan ayrılması üzerine seçilen ikinci tetikçi Ogün Samast'ı azmettirdiği yönünde hiçbir delil olmadığını ileri sürdü. Kararda Tuncay Uzundal'ın "Erhan'ın evinde Erhan, Yasin, Ogün'ün sohbet ettiklerini, konuşma sırasında Dink'in fotoğraflarını üçünün önünde gördüğünü ve Erhan'ın 'Hrant Dink'in kafir olduğunu' söylediğini duyduğunu" anlatan ifadesinin ise yeterli delil olmadığı ileri sürüldü. Kararda şöyle denildi:

 

ERHAN TUNCEL'E ALTIN KÖPRÜ

"Belki de Erhan Dink'in maktülün öldürülmesi fikrini Yasin'e verdikten sonra bilerek sürecin dışına çıkarak zaten Yasin'in cinayeti işleyeceğini bildiğinden uzak duruyor gibi yapmış olabilir. Ancak Erhan'ın süreci bu şekilde yönlendirdiğinin deliline ulaşılamadığından artık cinayetten Erhan'ın sorumlu tutulması ceza hukuku ilkelerine uygun düşmez. Zira ceza hukukunda 'faal nedamet gösterip suçtan dönen failin ayağına altın köprü döşenir' ilkesi gereği icra ettiği hazırlık hareketleri ne kadar suç oluşturuyorsa yalnız o fiilden sorumlu tutulur."

 

MAĞDURUN SIFATI İLE KARAR VERİLMEZ

Yargılama sonucunda yalnızca sanıkların yada mağdurların sıfatları ile karar verilemez. Mahkeme delillerle sonuca ulaşmalıdır. "Adil yargılama ilkesi" mahkemeye bu görevi vermektedir.

 

HER ŞEYİN SORUMLUSU YASİN HAYAL'İN KRİMİNAL KİŞİLİĞİ

Yasin Hayal'in gerçekleştirdiği Trabzon'da bir papazın dövülmesi, Başbakan Erdoğan'ın uçağına bomba ihbarı yapılması ve McDonalds eylemlerini örgütsel eylemler olarak görmeyen mahkeme bu eylemleri "Yasin Hayal'in kriminal bir kişilik" olmasına bağladı. Hayal için "Kendisi dahi savunmalarında ismini duyurmak için yasal zeminlerin kendisine dar geldiğini beyan etmiş, bu nedenle yasa dışı eylemler içerisine girerek güya vatanı kurtarmaya soyunmuş bir suçlu tipi olarak görülmektedir" denildi.

 

Hayal'in Dink cinayetinden yakalandıktan sonra adliyeye çıkarılırken Orhan Pamuk'u tehdit etmesinin ise "Mehmet Ali Ağca gibi meşhur olma isteği" ile açıklanabileceğini savundu. Oysa Hayal, Pamuk'u tehdit ettiğinde zaten Dink cinayeti azmettiricisi olarak yeterince meşhur olmuştu.

 

BÜYÜK ÖRGÜT, KÜÇÜK ÖRGÜTÜN CEZA ALMASINI İSTERDİ!

Gerekçeli kararda, cinayetin arkasında "tahmin edilenden daha büyük bir örgüt" olabileceği belirtilirken sık sık bu büyük örgütün varlığını çürütmek için de değerlendirmeler yapıldı. Gerekçede "iddia edildiği gibi bir terör örgütü var ise, bu terör örgütü tetikçi-sanıkların örgüt suçundan cezalandırılması ile gerçek azmettirici olan kendilerine giden yolları tamamen kapatmak isteyeceklerdir" denilerek ilginç bir değerlendirme yapıldı. Mahkeme azmettiricilere ulaşma kapısını açık tutmak için sanıklara delil yetersizliğinden beraat verildiğini savundu.

 

GİZLİLİĞE UYMADILAR, TABANCAYI ZOR BULDULAR, ÖRGÜT DİSİPLİNİ YOK, TETİKÇİYİ UZUN SÜREDE BULDULAR

Mahkeme, sanıkları neden örgüt olarak görmediğini ise şu gerekçelerle açıkladı:

 

TETİKÇİYİ UZUN SÜREDE BULDULAR:

Dink cinayeti için 2006'nın ilk aylarında tetikçi olarak Zeynel Abidin Yavuz Yasin ve Erhan tarafından belirlenmiş, Zeynel Abidin Yavuz cinayetten vazgeçtiğinde bir yıl gibi (bu tür eylemler için uzun süredir) uzunca bir sürede yeni tetikçi görevlendirememişlerdir. Eğer örgütün yöneticisi olsalardı yeni tetikçi için bu kadar beklemek durumunda kalmazlardı.

 

GİZLİLİĞE UYMADILAR AMA CEZA DA ALMADILAR:

Yasin Hayal'in McDonalds, papazın dövülmesi ve Dink cinayetini önceden önüne gelene anlattığı belirtelen gerekçede "Bir örgüt olsa idi Yasin 'gizlilik' ilkesini ihlal ettiğinden örgüt içerisinde mutlaka bir yaptırım ile karşı karşıya kalması gerekecekti" denildi.

 

ÖRGÜT DİSİPLİNİ YOKMUŞ:

Bir örgüt disiplini olmuş olsaydı Yasin ya da Erhan'ın hiç zorlanmadan yeni tetikçiyi hemen görevlendirmesi gerekecekti. Halbuki Samast'ın bulunması uzunca bir zaman almıştır.

 

ÖRGÜT DEĞİL KOLLUĞUN DİKKATSİZLİĞİ:

Yasin Hayal'in Çeçenistan'a geçmek için Azerbaycan'a gitmesi de örgüt delili olarak kabul edilmedi. Mahkeme Hayal'in polis tarafından "aranırken" elini kolunu sallayarak yurt dışına gitmesini de "kolluğun dikkatsizliği"ne bağladı. Oysa Hayal'in bu ülkede neler yaptığına ilişkin çelişkili ifadeleri bulunuyor.