Gaziantep'te trafikteki bir tartışmaya müdahale eden polis ekiplerinin gözaltına aldığı bir ailenin karakolda gördüğü kötü muamelenin işkence suçunu oluşturacağı gerekçesiyle görevsizlik kararı veren Asliye Ceza Mahkemesi gerekçeli kararında oldukça çarpıcı değerlendirmeler yaptı.

Kararda, Türk Ceza Kanunu'nda diğer ülkelerdeki işkence tanımlarından farklı olarak sadece suçu söyletmek için uygulanan ağır fiziki şiddetin değil, her türlü onur kırıcı ve aşağılayıcı muamelenin işkence sayıldığı belirtildi.

Kararda ayrıca görev sınırını aşarak müdahale eden polisle vatandaşın kavgasının "görevli memura direnme" değil, iki vatandaş arasındaki kavga sayılacağına hükmedildi. Karardaki üçüncü önemli hüküm ise biber gazı kullanılmasının orantılı ve kurallara uygun olsa bile başlı başına işkence sayılacağı yönündeki değerlendirme oldu.

Kemal Göktaş'ın blogunda yer alan habere göre Gaziantep'te bir trafik kazasına giden polis ekibi, kazayla ilgisi olmayan iki araç sürücüsünün tartıştığını görünce müdahale etti. Polislerin iddiasına göre ismi belirlenmeyen diğer araç sürücüsünü yumruklayan, ancak tanıklara göre sadece tartışan M.M.K. dövülerek yere yatırıldı ve kelepçelendi.

M.M.K.'nın kullandığı araçta yer alan aynı aileden 3 kadın da karakola götürüldü. Arabadakilerin haber vermesiyle olay yerine gelen aynı aileden Avukat Ş.M.K. da polise hakaret ettiği gerekçesiyle Avukatlık Kanunu'na aykırı olarak savcı talimatı olmadan kelepçelenerek gözaltına alındı. Kurtoğlu ailesine yönelik polis şiddeti karakolda da devam etti. M.M.K., elleri arkadan kelepçelenerek nezarethane yerine, kamera olmayan teşhis odasına alındı ve yüzüne 50-70 cm. mesafeden biber gazı sıkıldı. İki kadının ise telefonlarına el konularak saçları çekildi ve kafalarına vuruldu.

Savcılık, K. ailesi mensuplarına, "görevli polis memurlarına görevlerini yaptırmamak için direnme, kamu görevlisini görevinden dolayı yaralama ve hakaret" suçlarından, polislere ise, "kasten yaralama" suçundan dava açtı.

Gaziantep 6. Asliye Ceza Mahkemesi'nda açılan davada Hâkim Orhangazi Ertekin, sanık polislerin fiillerinin yaralama değil işkence sayılabileceğine işaret ederek davaya Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edilmesi gerektiğine karar verdi. Hâkim Orhangazi Ertekin, kararın gerekçesinde, diğer ülkelerdeki işkence tanımının oldukça dar yapılmasına karşılık Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) geniş bir tarif oluşturma yolunun tercih edildiğini vurguladı.

Kararda, "Diğer birçok ülkede işkence suçu, 'delile ulaşma amacı' ve 'fiziksel şiddet' unsurları üzerinden tanımlanırken TCK farklı bir tanımlama yoluna gitmiş ve kamu görevlilerinin yurttaşlara yönelik her türden onur kırıcı ve aşağılayıcı eylemlerinin bütünü şeklinde bir tanımlamayı tercih etmiştir" ifadesi kullanıldı. Gerekçeli kararda işkenceye ilişkin BM Sözleşmesi'nde, "bir suçu işlediğini söyletmek için yapılan fiziki veya manevi ağır acı veya ıstırap veren fiillerin" işkence sayılmasına rağmen TCK'nın, "kamu görevlilerinin hukuk dışı ve kişilerin onurlarını zedeleyici her tür eylemlerini işkence olarak tanımladığı" belirtildi.

Kamu görevlilerinin yurttaş ile ilişki içinde oldukları her anda bu gerçeği akıllarından çıkarmamaları gerektiği uyarısında bulunan Ertekin, aksi halde, geniş bir mesleki riskle karşı karşıya kalacakları ve ağır hapis cezasıyla karşılaşmalarının kaçınılmaz olacağını kaydetti.

Ertekin, M.M.K.'ya müdahale eden polislerin görevlerinin dışına çıktıklarını belirterek, kamu görevlilerinin, "mesleki rutin ve standart dışı bir davranış ve müdahale gerçekleştirmesi" halinde yurttaş ile arasında çıkan kavganın, "kamu görevlisine direnme suçunun" değil, "kişisel kavga" olarak değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti. Ertekin'in bu yorumunun ağır ceza mahkemesi tarafından da kabul edilmesi halinde orantısız güç kullanan ya da gereksiz müdahalede bulunan polislere direnen kişiler, "kamu görevlisine direnme" suçundan cezalandırılmayacaklar. Ancak bu direnme sırasında bir yaralama olayı gerçekleşmişse o suçtan ceza verilebilecek.

Polisin 50-70 cm. mesafeden M.M.K.'ya biber gazı sıkmasının da işkence sayılması gerektiğini kaydeden Ertekin, polislerin gaz kullanımı konusunda, "ölçüsüz bir insiyatif geliştiremeyeceklerini ve geniş bir serbesti içerisinde hareket edemeyeceklerini" belirtti. AİHM kararlarında biber gazının orantısız kullanımının, "işkence ve kötü muamele yasağının" ihlali olarak değerlendirildiğine işaret eden Ertekin, "Biber gazı ile ilgili kullanımın sadece orantısız, aşırı ve uygunsuz bir kullanım sorunu olmadığı, aynı zamanda kullanımının bizzat maruz bırakılan kişinin sağlığını ilerideki dönemlerde dahi etkileyecek sonuçlar doğurduğu anlaşılmaktadır. Bu noktada, biber gazı kullanımının TCK 94. maddesinde '...bedensel ve ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine...' şeklinde tanımlanan (işkence) suçunun unsurlarını taşıdığı değerlendirmesi yapılabilir" dedi.