Diyarbakır Valiliği’nin Lice’de bir kişinin ölümüyle sonuçlanan karakol protestosunun uyuşturucu tacirleriyle ilgili olduğuna dair açıklaması tartışma yarattı. 

"Uyuşturucunun üssü" olarak basına yansıyan Diyarbakır'ın Lice ilçesindeki karakollara yakın bölgelerdeki esrar tarlarının manzarası ve yurttaşların ifadeleri bu kanalın içerisindeki askerlerin nasıl bir yöntem izlediğini ortaya koyuyor.

PKK ile mücadelede her türlü yöntemi kullanan devlet, heron ve termal kameralarla onlarca kilometre uzaklıktaki insanların varlığını tespit ederken, karakolların 150-200 metre yakınında ekilen hint keneviri (esrar) tarlalarının varlığı ise, ancak görmezden gelinerek, görülemeyecek, karşılaşılmayacak bir manzara.

Lice ve Hazro ilçeleri arasındaki köylerin birçoğunda rahat bir şekilde ekilen tarlalarda her yıl tonlarca uyuşturucu yetiştirildiği belirtilirken, bu uyuşturucunun da yine ekime göz yuman askeri yetkililerin de aralarında bulunduğu kanallar aracılığıyla farklı illere taşındığı, köyde yaşayan ve bizzat esrar ekimiyle ilgilenen yurttaşlar tarafından dile getiriliyor. Arazilerde normal bir bitkiymiş gibi ekilen ve sulaması ve bakımının da aynı derece de rahatlıkla yapıldığı esrar tarlaları, yoldan geçerken bile rahatlıkla görülebilecek bir yerde.

'EKİMİNDEN SATIŞINA KADAR DEVLETİN PARMAĞI VAR'

Yurttaşlar, devlet tarafından, "Tarihin en büyük uyuşturucu operasyonu" olarak verdiği operasyonların ise sadece göz boyamadan ibaret olduğu ve sadece askeri yetkililerin pay almadıkları ve ufak miktarda ekilen tarlalara yönelik olduğu yönünde söyledikleri ise bölgedeki uyuşturucunun varlığını ortaya koyuyor.

Daha önceki yıllarda kendi arazisinde esrar ekimi yapan ve ceza aldıktan sonra bir daha ekmeyen Hazro'ya bağlı Çiftlibahçe köyünde yaşayan Hasan Tekin isimli yurttaşın DİHA'ya anlattıkları, askeri yetkililerden, bölgedeki polislere kadar bir uyuşturucu kanalının oluşturulduğunu ve devletin bu şekilde hem "Uyuşturucular PKK tarafından ekiliyor" anti propagandası ile PKK ile mücadele etmeye çalıştığını hem de askerlerin mal varlıklarını nasıl artırdığını ortaya koyuyor. Devletten habersiz uyuşturucu ekiminin olamayacağını iddia eden Tekin, bölgede görevli askerlerin direk parmağının içinde olduğu esrarın ekiminden, satışına kadar olan bir işleyişin söz konusu olduğunu dile getirdi.

'ASKER KOMUTANA SORDU: NEDEN DİĞER TARLADAKİLERİ SÖKMÜYORUZ?'

PKK'nin bölgedeki esrar tarlalarını defalarca söktüğünü kaydeden Tekin, devletin ise bölgede ekilen uyuşturucuya ortak olduğunu ileri sürerek, "Devlet de payını alıyor. Nasıl alıyor? Bir uzman geliyor köylülere 'Ek ama benim payımı vereceksin' diyor. Askerle ekici anlaştığı takdirde operasyon olduğu zaman da askeri yetkili o anlaştığı kişinin tarlasına girmiyor. Bu şekilde karakol komutanları ortak. Esrar ekenlerin hepsi devlete pay veriyor. Ama ne kadar veriyor bilemiyorum. Ya araba olarak ya da belli bir miktar para olarak veriyor. Herhangi bir zararları yok ve zaten PKK'nin üzerine atıyorlar. PKK'nin uyuşturucuya karşı olduğunu herkes biliyor. Korucular en öne gelip, tabii asker bilmiyor, ortak olan komutan zaten biliyor. Korucular öne düşüp, yol gösteriyor. Payı içerisinde olduğundan dolayı yakalanmasını istemiyor. Devletin imha etmesini istemiyor. Bu yüzden farklı bir yere yönlendiriyor. Başka bir esrar tarlasını yakalatıyor. Pay aldığı tarlanın görülmesi durumun da ise 'buna karışma çekme' diyor.

Hatta bir keresinde bir asker, 'Komutanım neden bunu çekiyoruz, diğerini çekmiyoruz?' dedi. Komutan ise 'Bunu çekme' dedi. Geçen yıl bunun aynısını yaşadık. Hazro komutanı tarlanın içine gitti. 'Tarlada bulunan esrarları çekmeyin' dedi. Bir tarladaki esrarları söktü, ama diğer tarladakini sökmedi. Eğer payı yoksa içerisinde neden böyle yapsın. Diğer tarladakileri de sökmesi gerekiyordu" diye konuştu.

'DEVLET İKİ TARAFLI KAZANÇ SAĞLIYOR'

PKK'lilerin esrar ekenlere defalarca "Esrar ekmeyin" şeklinde haber gönderdiğini aktaran Tekin, şunları dile getirdi: "Ama devlet, 'Köylüler, PKK'ye katılmasın ne yapıyorlarsa yapsınlar' diyerek hem izin veriyor hem de kendi payını alarak iki taraflı bir kazanç sağlıyor. Bunu resmen her yerde böyle yapıyor. Uyuşturucu buradan çıkıyor. Diyarbakır'a kadar kaç tane karakol bundan pay alıyor. Burada baskı yapıyor payını alıyor. Korucular da zaten bu kanalın içerisinde yer alıyorlar. Onlar da zaten devletin adamlarıdır. Onlar da ekiyor. Onların da neredeyse her tarlada payları var. Örneğin 20 milyarlık bir esrar ekilmişse bunun 10 milyarı korucu ve askeri yetkililerindir" diye belirtti.

'KARAKOLA 150-200 METRE UZAKLIKTA ESRAR TARLASI VAR'

Karakollara yakın bölgelere dahi esrarın ekildiğinin altını çizen Tekin, "Örneğin 150-200 metre karakola yakın bir mesafede bile ekiliyor. Devlet bunları açığa çıkartmak istiyorsa gelsin buralarda inceleme yapsın bakalım. Karakola yakın 150 metrelik mesafede esrar tarlası ile karşılaşır. Askeriyede o kadar donanım var, helikopter var. O kadar asker var karakolda. Bunları bilmiyor mu, görmüyor mu? Bir tarla tespit edilse bile komutanların ya da korucuların umurunda olmaz ki. Nasıl olsa onlar paylarını alıyorlar. Olan ekiciye oluyor" diyerek, karşılaştığımız manzaranın askeri alanların yanı başında bile var olduğunu ifade etti.

'ASKERLERİN MAL VARLIKLARI ARAŞTIRILSIN'

Askerlerin uyuşturucu kanallarının içerisinde yer alıp almadığını mal varlıklarının araştırılmasıyla da öğrenilebileceğini dile getiren Tekin, "Buraya yeni görevlendirilen komutanlar geldikleri zaman fakir geliyorlar. Burada görevlilerini tamamlayıp döndükleri sırada hem cepleri dolu hem de banka hesapları dolu olarak geri dönüyorlar. Maaşı zaten 2 milyardır. Nasıl oluyor öyle iyi bir durumla gidiyorlar ki. Askerler devlet görevini yerine getirmiyorlar. Devletin hepsi de biliyor zaten. Başbakan 'Devlet var orada' diyor. Başbakan gel gör bakalım. Sen gelip karakolu görmüyorsun. Askerlerin ne hareketin içinde, neler yaptığını, hangi uyuşturucu kanalının içinde olduğunu oradan göremezsin. Uzman çavuş bile burada her karakolda binbaşı gibi hareket ediyor. Tüm yetkiler ondaymış gibi davranıyor. Köylülerle anlaşıyor, 'Sen bana payımı ver ben sana yardımcı olacağım' diyor. Biz kendi gözlerimizle bunları görmüşüz" dedi.

PAY ALDIĞI TARLAYA DEĞİL BAŞKA TARLAYA OPERASYON!

Korucuların da maddi durumlarının çok iyi olduğuna dikkat çeken Tekin, uyuşturucu ticaretinde asker-polis-korucu zincirini şu şekilde anlattı:

"Korucular da hem ekiyor, hem de göz yumdukları, görmezden geldikleri tarlalardan kendi paylarını alıyor. Zaten onlar normal halktan daha fazla bir dönümde ekiyorlar da aynı zamanda. Geçen gün askerlerle Kervasa geldiler. Köylüler anlattı bana. Alay komutanı da oradaymış. Bir köylü, demiş ki 'Gel Kervas'ta 4 ton varsa korucu köyünde 10 ton esrar vardır. Gel gidelim görelim.' Ama komutan başını önüne eğmiş, sesini çıkarmamış. Diyarbakır'daki polislere kadar herkesin bu işte parmağı var. Devlet neden yakalamıyor. Nasıl buradan İstanbul'a kadar rahat bir şekilde gidiyor. Hepsi devletin kanalıyla gidiyor. Devletin parmağı içinde yoksa vatandaş bu kadar ileriye gidemez yakalanır. Askerlerin polislerin eliyle buradan batıya kadar gidiyor. Vatandaş esrarı ekiyor. Korucu kendilerine her yöntemle pay çıkartmaya çalışıyor. Mesela, 'Beni ortak yap. Askerler operasyona gelince ben bırakmam seninkileri söksünler' diyor. Zaten korucular da operasyonda askerlerle geliyor. Köyü askerden daha iyi tanıyor. Esrarın ekildiği yeri de biliyor. Askeri başka yere yönlendiriyor ya da pay vermeyen birinin tarlasına yönlendiriyor. Bu şekilde karışmıyor ve uyuşturucu satıldığı zaman da neredeyse yarı yarıya payını alıyor, Ortak olmasa bile arabasıyla götürerek taşıyıcılık yapıyor. 'Nasıl olsa devlet görevlisiyim kimse arama yapmıyor' diyor. Bir de bu şekilde kuryelik yaparak para alıyor. Ağırlığa göre pazarlık yaparak, İstanbul'a kadar götürüyor."

'BİZ ASERLE ANLAŞARAK EKİYORUZ'

Güvenlik gerekçesiyle ismini veremeyeceğimiz ve ektiği esrarı sularken tarlasında kendisi ile görüştüğümüz bir ekici ise devletin kendilerine en ufak bir sıkıntı çıkarmadığını belirterek, "Zaten biz onlarla daha önceden anlaşma yapıyoruz. Her sezon onlara para veriyoruz. Karakol esrar ekicilerinden para istiyor. Bizler de veriyoruz. Böylece de rahat bir şekilde ekiyoruz. Lice'ye kadar olan tüm karakolların bu şekilde pay alarak ayarlandığını biliyorum. Bu senede 3 defa teklif gönderdiler Hêzan (Kayacık) Karakolu'ndan. 'Para verin ki gelmeyelim. Operasyon olmasın, olsa bile sizinkisini atlayalım görmezden gelelim' diyerek, kendi paylarını alıyorlar. Bizzat kendileri ile iletişime geçmiyoruz, dolaylı yollarla ayarladıkları adamların aracılığıyla haber gönderiyorlar" dedi. Köylünün bahsettiği Hezan Karakolu, yurttaşların karakol yapımlarına karşı yürüdüğü ve askerler tarafından taranan karakol olarak gündemde. 28 Haziran'da Kayacık Karakolu'na yapılan yürüyüşte askerlerin açtığı ateş sonucu Medeni Yıldırım adlı genç yaşamını yitirmiş, 8 yurttaş da yaralanmıştı.

(Yüksekovahaber)