Jose Marti Küba Dostluk Derneği, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Küba'nın tepesine cami yakışır" sözlerine tepki gösterdi.

Bir açıklama yayımlayan dernek, herhangi bir yabancı ülke temsilcisinin bu hizmetlere karar veremeyeceğini söyledi.

JMKDD, Kristof Kolomb'un Küba'da cami gördüğü iddiasının da yalan olduğunu hatırlattı. Küba dostları, "tepelere mega boyutlu cami inşası kararının çıkacağını hiç sanmayız" diyerek Küba'daki demokratik karar süreçlerine dikkat çektiler.

Jose Marti Küba Dostluk Derneği tarafından dün yapılan açıklamanın tamamı şöyle:

"Bugün, 15 Kasım 2014, İstanbul’da Diyanet Vakfı ev sahipliğinde gerçekleşen 1. Latin Amerika İslam Liderleri Zirvesi’nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Latin Amerika’nın İslam’la tanışması 12. yüzyıla kadar dayanır. Amerika’yı Kolomb değil 1178’de Müslümanlar keşfetti. 1178'te Müslüman denizciler Amerika kıtasına ulaşmıştı. Kristof Kolomb anılarında Küba kıyılarında dağın tepesinde bir caminin varlığından bahseder. Ben şimdi Kübalı kardeşimle konuşurum. O dağın tepesine bir cami bugün de yakışır. Yeter ki izin versinler, olur desinler. Yani Kolomb daha Amerika kıtasını keşfetmeden İslam dini kıtada inkişaf etmiş, yayılmıştı." sözleri üzerine Türkiyeli Küba dostları olarak aşağıdaki bilgilendirmeyi yapmayı gerekli görüyoruz.

Öncelikle, Küba Cumhuriyeti Anayasasının 1. Maddesi Küba devletinin yapısını ve toplumsal yaşamın düzenlenmesinde izlenen prensipleri şu şekilde ifade eder:

“Küba bağımsız ve egemen bir sosyalist işçi devletidir, siyasi özgürlük, sosyal adalet, bireysel ve kolektif refah ve insani dayanışma adına herkesin katılımı ile herkesin iyiliği için örgütlenen birleşmiş ve demokratik bir cumhuriyet olarak kurulmuştur.”

Küba’da inanç özgürlüklerini garanti altına alan anayasanın 55. Maddesi ise şu ifadeleri içermektedir:

“Din ve vicdan özgürlüğünü tanıyan, bu özgürlüğe saygı duyan ve bu özgürlüğü güvence altına alan devlet, aynı zamanda her bir yurttaşın din değiştirme yada dini inanca sahip olmama ve yasalar çerçevesinde dini inançlarını beyan etmeme özgürlüğünü tanır, bu özgürlüğe saygıyla yaklaşır ve bu özgürlüğü güvence altına alır. Devletin dini kurumlar ile ilişkileri yasa tarafından düzenlenir.”

Küba devleti, anayasada da belirtildiği üzere, halkın talep ve ihtiyaçlarını yine halkın katılımı ile yerine getirir. Bu minvalde, Küba’da yaşayan müslüman topluluğun ihtiyaçlarının karşılanması da devlet tarafından ve tüm toplumsal ihtiyaçların bütünlüklü şekilde planlanmasının bir parçası olarak garanti altına alınır. Herhangi bir yabancı ülke temsilcisinin kararı veya dileği neticesinde belirlenmez.

Erdoğan’ın konuşmasında atıfta bulunduğu Küba’da Kolomb öncesi müslüman bir topluluğun ve o tarihlerde bir cami yapısının varlığı ise asılsızdır. Kolomb’un günlüğünde yazan Küba’nın kuzeyinde Gibara kıyılarında cami kubbesine benzer güzel bir tepe gördüğüdür.

Küba’da nereye ne türden yapıların inşa edilebileceği kararı yine Küba halkına aittir. Örgütlülük ve gelişkin siyasi katılım mekanizmalarının garanti altına aldığı demokratik karar alma süreçleri neticesinde ise tepelere mega boyutlu cami inşası kararının çıkacağını hiç sanmayız. Zira Kübalılar eğitimlerinin ilk basamaklarından itibaren erişebildikleri bilimsel eğitim sayesinde insanın doğanın bir parçası olduğu gerçeğini içselleştiriyor ve doğaya kast eden güç gösterisi misali çirkinliklerden tuhaf bir haz duymamayı öğreniyorlar."