Şırnak'ta 1993-95 yılları arasında işlenen faili meçhul cinayetler nedeniyle aralarında Kayseri eski İl Jandarma Alay Komutanı Cemal Temizöz ile Cizre eski Belediye Başkanı Kamil Atak'ın da bulunduğu sanıkların yargılanmasına devam edildi.

BİRBİRİNDEN NEFRET EDEN BİR NESİL DOĞDU

Bugün görülen duruşmada ifade veren Emekli Koramiral Atilla Kıyat, "Bu sanıklar beraat etse bile böyle bir devlet politikası yoktur demeyeceğim. Burada binlerce öldürülme olayından bahsediyorum. 1990-2000 yılları arasında yaşananlar devlet politikası değilse açıklasınlar, eğer devlet politikasıysa nasıl rahat bir şekilde uyuyorlar. Yaşananlar, birbirinden nefret eden bir neslin doğmasına neden oldu" dedi.

Şırnak'ta 1993-95 yılları arasında 52 kişinin ölümünden sorumlu oldukları iddiasıyla haklarında dava açılan Kayseri eski Il Jandarma Alay Komutanı Cemal Temizöz, Cizre eski Belediye Başkanı korucubaşı Kamil Atak, korucular Tamer Atak, Kökel Atak, itirafçılar Abdülhakim Güven, Hıdır Altuğ ve Adem Yakın'ın yargılanmasına Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi.

Bugün 25. celsesi görülen duruşmaya tutuklu sanıkların yanısıra, faili meçhul cinayetlere ilişkin daha önce açıklamalarda bulunan Emekli Koramiral Atilla Kıyat ve dönemin Cizre Kaymakamı Osman Bulgurlu tanık olarak dinlendi.

Duruşmada ifade veren Kıyat, bir televizyon programında faili meçhul cinayetlere ilişkin yaptığı değerlendirme nedeniyle tanık olarak çağrıldığını belirterek, faili meçhul cinayetler konusunda bir suç işlenmişse bunun Teğmen, Üsteğmen veya Yüzbaşı rütbeli askerin kendi başına yapamayacağını düşündüğünü ve bunun da kendi şahsi görüşü olduğunu söyledi.

BUNUN ARKASINDA BİR DEVLET POLİTİKASI VARDIR

Emekli Koramiral Kıyat, yargılanan sanıkların suçlu bulunması halinde cinayetleri kendi başlarına işleyeceklerine inanmadığını belirterek şunları söyledi: "Eğer böyle bir şey varsa bunun arkasında bir devlet politikası vardır. 11 yıllık televizyon yorumcusuyum. Okuyup izlediklerimle eğer bir ülkede binlerce faili meçhul varsa arkasında devlet politikası olmadan olmaz. Bu benim şahsi görüşümdür. Böyle bir fiil işlenmişse terörle mücadele kapsamında Güneydoğu'da görev yapan arkadaşlarımın bu emri uygulamaya mecbur kalabileceklerini düşünüyorum. Bu sanıklar beraat etse bile böyle bir devlet politikası yoktur demeyeceğim. Burada binlerce öldürülme olayından bahsediyorum. 1990-2000 yılları arasında yaşananlar devlet politikası değilse açıklasınlar, eğer devlet politikasıysa nasıl rahat bir şekilde uyuyorlar. Yaşananlar, birbirinden nefret eden bir neslin doğmasına neden oldu. Bu benim şahsi görüşüm."

HER HANGİ BİRİNİN İŞİ DEĞİL BUNLAR

Türk Silahlı Kuvvetleri'nde herhangi bir Yüzbaşı veya Teğmen'in "Bu terörü ben kuruturum. Sorunu çözerim" diye düşünüp bir birim kurabileceğini düşünmediğini belirten Kıyat, "Devlet içinde yanlış politika yapan olursa tabi ki devlet onu bu mahkemede yargılayacaktır" diye konuştu.

Kıyat, Jitem'i Jandarma Istihbarat Teşkilatı'nın kısaltılmışı olarak bildiğini ve eğer bu oluşumun bir Jandarma teşkilatı ise bunu bir Binbaşı'nın kuramayacağını sözlerine ekledi.

Kıyat'tan sonra dönemin Cizre Kaymakamı olan Antalya Vali Yardımcısı Osman Bulgurlu tanık olarak ifade verdi. Bulgurlu, Cemal Temizöz ve Kamil Atak'ı tanıdığını, ancak Cizre'de işlenen cinayetlere ilişkin bir bilgisinin olmadığını söyledi.

Duruşmada daha sonra 1991-93 yılları arasından Cizre'de Bölük Komutanlığı yapan Binbaşı Erhan Patır ile dönemin Cizre Merkez Karakol Komutanı emekli astsubay Mehmet Aksoy tanık olarak dinlendi. 1994 yılında Cizre'de görev yaptığını anlatan Aksoy, Cemal Temizöz ile 1 yıl birlikte çalıştığını söyledi. Aksoy, 30 Nisan 2009'da savcıya verdiği, Cizre'de rütbelilerden oluşan bir sorgu ekibinin olduğunu, bunların Temizöz'e karşı sorumlu olduğunu ve beyaz toros arabayla ilgili ifadeleri reddetti.

Aksoy, "Bunları bana savcı anlattı. Benim de acelem vardı, onun için ifade tutanağını okumadan imzaladım." dedi. Avukatların üst üste sorduğu sorular üzerine, Tuna, Selim Hoca ve Yavuz gibi kod adlarının kullanıldığını kabul eden Aksoy, ancak hangi kodu kimin kullandığını bilmediğini ileri sürdü.

Duruşma dönemin Şırnak Valisi olan, İzmir Valisi Cahit Kıraç'ın ve diğer tanıkların ifadelerinin alınması için ileri bir tarihe ertelendi.

ANF