Kırşehir'de Gül Kitabevi'ni kundaklamakla suçlanan zanlıların tamamına yakını alkollü olduğu, bir anlık sinirle davrandığı, "üzüntü ve çoşkudan ötürü" kendini kaybettiği için saldırıya katıldığını söyledi. Dükkanın önündeki çantayı yakarken görülen saldırgan, "Yakmıyor, söndürüyordum" savunması yaptı

Kırşehir’de geçen ay HDP’yi linç eylemleri sırasında şehirde 30 yıldır faaliyet gösteren Gül Kitabevi’nin, içinde beş kişi olduğu halde taşlanması yakılmasına ilişkin soruşturma kapsamında altı kişi tutuklandı. Toplam 16 şüphelinin ifadeleri, Kırşehir’in bir Madımak faciasından döndüğünü gösteriyor.

İsmail Saymaz’ın Radikal’deki haberine göre şüpheliler kitabeviyle birlikte, HDP’yi ve bir çay ocağını taşladıklarını kabul etti. Kimi, ifadesine göre; kitabevi önünde sergilenen okul çantalarını yakıp dükkanın içine attı; kimi, sopayla dükkana girip içerisini yağmaladı. Dükkanın önündeki çantayı yakarken görülen saldırgan, “Yakmıyor, söndürüyordum” diye savunma yaptı. Zanlıların tamamına yakını alkollü olduğu, bir anlık sinirle davrandığı, “üzüntü ve çoşkudan ötürü” kendini kaybettiği için saldırıya katıldığını söyledi. 

‘YANMIŞ ÇANTAYI DÜKKANA ATTIM’

Kırşehir Cumhuriyet Başsavcılığı’nda ifadesi alınan işsiz Ramazan Doğan, PKK’nın eylemlerini protesto amacıyla yürüyüşe katıldığını, HDP önünde slogan atıp binayı taşladıklarını söyledi. Ardından Yusuf Çay Ocağı’na yöneldiklerini anlatan Doğan, “Camlara basarak binaya çıktım. Camı kırıp içeriye girdim. İçerideki buzdolabını dışarıya attım. Çay ocağına girdiğimde aşağıdaki insanlar bana binanın camlarında görünen buzdolabını dışarı atmamı söyledi. Beni etkilediler, galeyana getirdiler” dedi.

Daha sonra Gül Kitabevi’ne geçtiklerini kaydeden 26 yaşındaki Doğan, “İlk olarak kitabevinin önündeki çantalara saldırdım. Orada bulunan gruba dönerek alkış işareti yaptım. Ayrıca bazı kişiler orada bulunan çantaları yaktılar. Ben de çantalardan birini alarak, içeriye attım” diye konuştu.

Doğan, son olarak Diyarbakır Tatlı Salonu’nun önüne gittiğini, burada yalnızca “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” diye slogan attığını söyledi. 28 yaşındaki işçi Mustafa Tekten de “Kalabalık bir müddet kitabevinin camlarını taşladı. Daha sonra kitabevinin önünde bulunun stanttaki çantaları yaktılar. Ben de şehit cenazelerinin verdiği üzüntü ve kalabalıktan oluşan galeyandan etkilendiğim için yanmakta olan çantayı kitabevinin içine doğru fırlattım. Bu eylemi yalnızca bir kez sergiledim. Olaydan önce iki adet bira içmiştim” dedi.

YAKMIYOR, SÖNDÜRÜYORMUŞ!

26 yaşındaki işsiz Ramazan Akçakaya, elinde yanan bir malzemeyle olduğu halde görüntüsünün sorulması üzerine “Benim amacım yanan malzemeyi kenara atarak, ateşi engellemekti. Yangın çıkarmak amacım yoktu. Elimdeki yanan malzeme çok büyük görünüyor. Ben o malzemeyi yandaki dükkanın önüne attım. Yangını ben çıkarmadım, zaten yanıyordu” dedi. Akçakaya, dükkana taş attığını kabul etti.

22 yaşındaki elektrikçi Mehmet Şimşek ilkin HDP binasına, daha sonra da kitabevine taş attığını belirterek, “Üzüntüden dolayı kendimi kaybetmişim. Agresif ve galeyana getirici hareketler yaptığımı kabul ediyorum. Ama iş yeri yakma girişiminde bulunmadım. İş yerinin önünde yanmakta olan çantaların üzerine, ateşin daha fazla büyümemesi için demir vitrini attım” dedi.

30 yaşındaki işçi Yunus Sağır, Kırşehirli şehit er Mehmet Kara’nın akrabası olması nedeniyle bir anlık sinirle dükkana taş attığını söyledi. Ateş yakarken görüntüleri gösterilen Sağır, “Ben yakmaya değil, söndürmeye çalışıyordum. Aklım başıma gelince pişman oldum” dedi. 27 yaşındaki işçi Gökhan Hergül de sopayla kitabevinin içine girdiğini, kalemlere ve vitrine vurarak zarar verdiğini söyledi. Hergül, “Alkollü olduğum için başka neler yaptığımı bilmiyorum. İş yerinin yakılmasına katılmadım. Bazı kişiler çantaları yakarak, iş yerini ateşe verdi” diye konuştu. 

35 yaşındaki işçi Öner Aslan kitabevine zarar verenler arasında kendisinin de olduğunu kabul ederek “Çanta benzeri birkaç eşyayı yola doğru fırlattım. Çantaların sergilendiği standı alarak yola fırlattım. Kitabevine bir kere taş attım. Bunun haricinde bir eylem yaptığımı hatırlamıyorum. Zaten alkollüydüm” dedi. Kalabalık içinde, daha önce Kırşehir’de görmediğini iddia ettiği 20’li yaşlardaki bir kişinin iş yerinin önündeki okul çantasını yakıp dükkanın içine attığını anlatan Aslan, “Bunun neticesinde iş yerinde yangın başladı. Bir anda alevler büyüdü” dedi.  27 yaşındaki Tuncay Eroğlu kitabevine “birkaç” taş attığını, demir bir materyali alıp içeriye fırlattığını belirterek, “Olay sırasında çok az alkollüydüm. Kitabevinin yanında bulunan seyyar simit tezgahına neden zarar verdiğimi bilmiyorum. Üzüntüden kendimi kaybetmişim” diye konuştu.

17 YAŞINDA BİR KIZ ÇOCUĞU DA VAR

33 yaşındaki işsiz Halil Kurt, kitabevini taşlama eylemini engellemeye çalıştığını ileri sürdü. “Kitabevine saldırı var” diye bağırmasının sebebinin tahrik amaçlı değil, aklıselim kişileri oraya götürmek için olduğunu savundu. 31 yaşındaki serbest meslek sahibi Mehmet Emin Kesim ise iş yerine taş fırlattığını belirterek, “Taşın değip değmediğini bile görmedim. Zaten kolum sakattır. Çok uzağa taş atma imkanım yoktur” dedi.

20 yaşındaki öğrenci Batuhan Çelik ise kitabevini taşladığını kabul ederek, “Taşlamalar devam ederken, babam geldi, beni aldı ve eve götürdü” dedi. 17 yaşındaki kız çocuğu F.M. ise protesto sırasında bir çantayı kitabevine fırlattığını belirterek, “Üzüntü, coşku ve bir anlık sinirle bunu yaptım” dedi. 

Gül Kitabevi’nin sahibi Sait Akıllı’nın avukatı olan Hatem Soylu, kitabevinin taşlanıp yakılmak istenmesine ilişkin soruşturma kapsamında “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve mala zarar” iddiasıyla yürütülen soruşturmada altı kişinin tutuklandığını, üç kişinin adli kontrolle serbest bırakıldığını söyledi.

Şüphelilerden Yunus Sağır’ın HDP’ye yönelik saldırıda tutuklanan üç kişiden biri olduğunu belirtti. Soylu, kentte toplam 13 kişinin saldırı ve yağmadan tutuklu olduğunu anlattı.