Kırşehir’de, Gül Kitabevi’nin yakılmasına ilişkin altısı tutuklu 16 sanık hakkında “halkı kin ve düşmanlığa tahrik, mala zarar verme, yasa dışı gösteri” suçlarından dava açıldı.
Bunlardan, yanmış çantaları işyerine atarak, kitabevinin yanmasına yol açan üç saldırgan hakkında ayrıca, “öldürmeye teşebbüs” suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istendi. İddianamede, “şüphelilerin ırk ayrımcılığına dayanarak, işyerinin içerisinde ve apartmandaki insanların yangın sonucu ölebileceklerini öngörmelerine rağmen eylemlerini sergiledikleri” belirtildi. Ancak “öldürmeye teşebbüs” ile suçlanan üç sanıktan ikisi tutuksuz yargılanıyor.

İsmail Saymaz’ın Radikal’de yer alan haberine göre İddianamede, “ülkemizde meydana gelen terör faaliyetlerini protesto etmek amacı ile” 8 Eylül ’de Kırşehir’de gösteri yapan kalabalığın Gül Kitabevi önünde toplandığı belirtildi. Daha sonra “işyerinin sahibine karşı etnik farklılığı gözetilerek” işyeri önündeki kırtasiye malzemelerinin yere düşürüldüğü ve fırlatılarak zarar verildiği anlatıldı. Eşyaların yakılması sonucu iki katlı işyerinin tamamen yakılarak kullanılamaz hale getirildiği, işyerinin bulunduğu apartmandaki diğer dairelerin de yandığı ifade edildi.

'İNSANLARIN ÖLEBİLECEĞİ NETİCESİNİ KABULLENEREK...'

Kamera kayıtlarına göre Ramazan Akçakaya, Ramazan Doğan, Mustafa Tekten ve Yunus Sağır’ın ise kitabevi önünde yanan çantaları içeriye atarak dükkanın yanmasına sebep oldukları kaydedildi. İddianamede bu sanıkların, kasten öldürmeye teşebbüs ettikleri belirtilerek, şöyle denildi:

“İşyerinin içerisinde ve ayrıca apartmandaki insanların yangın sonucu ölebileceklerini öngörmelerine rağmen, neticeyi kabullenerek eylemlerini sergilemeleri nedeniyle, atılı suçun kastla öldürmeye teşebbüs olduğu, zira işyerinin önünde bulunan kalabalıktan dolayı yangına müdahalenin gecikebileceğinin ve özellikle işyeri içerisinde bulunan kişilerin dışarıda bekleyen ve kendilerine zarar vermek isteyenlerden dolayı dışarı çıkamayacaklarının kolayca öngörülebileceği, bu nedenle eylemin insanların hayatını mutlaka şekilde tehlikeye soktuğu...”

Sanık Gökhan Hergül, Öner Arslan, Tuncay Eroğlu ve Mehmet Şimşek’in olayların başlangıcından itibaren ön planda ve ilk saldıran kişiler oldukları, onların tahrikiyle saldırının başladığı, kitabevi önündeki malzemelere zarar verdikleri ve işyerine taş attıkları anlatıldı. Hatta Doğan’ın işyerine saldırmasından sonra topluluğa dönerek, alkışlatma hareketi ile olayların büyümesine büyük etki yarattığı vurgulandı. Eroğlu’nun ayrıca çevredeki metal eşyalara vurduğu, Şimşek'in ise malzemeleri tekmelediği belirtildi.

'IRK AYRIMCILIĞINA DAYANARAK EYLEM...'

Halil Kurt’un da olayların başlangıcında “Gül Kitabevi’ne saldırı var” diye bağırarak, grubu kitabevine yönlendirip tahrik ettiği vurgulandı. Batuhan Çelik, Mehmet Emin Kesim, Tuncay Yalçın ve Mahmut Can Yurdakul’un ise taş attıkları ifade edildi. Mahmut Doğan’ın okul çantasını attığı, İsmail Kılıç’ın kimi malzemeleri tekmelediği, Ramazan Çukuryer’in ise taş atıp malzemeleri devirdiği belirtildi.

İddianamede “şüphelilerin ırk ayrımcılığına dayanarak eylemlerini sergilemeleri” nedeniyle ”halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçunun da yasal koşullarının oluştuğu ifade edildi.

İddianamede, bütün sanıklar açısından Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 216. maddesine göre “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçundan bir yıldan üç yıla, 151. maddeye göre “mala zarar verme” suçundan dört aydan üç yıla, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nu muhalefet suçundan da bir buçuk yıldan üç yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Her ne kadar dört sanık hakkında “iş yeri yakma” suçlaması yöneltilse de sanıklardan Akçakaya, Tekten ve Sağır hakkında ayrıca TCK’nın 81 ve 35. maddeleri uyarınca “öldürmeye teşebbüs” suçundan dokuz yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istendi. Fakat bu sanıklardan yalnızca Tekten cezaevine konurken, diğeri ikisi bu suçtan tutuksuz bulunuyor. Sağır ise HDP’nin yakılması suçundan tutuklananlar arasında yer alıyor.