Antalya’da Gezi eylemlerine katıldığı gerekçesiyle tutuklanan, 103 yıla kadar hapsi istenen, tahliye olduktan sonra PKK'ye katılan Ayşe Deniz Karacagil’in Rakka’da hayatını kaybettiği açıklandı.

ETHA’da yer alan habere göre, MLKP-KKÖ örgütü üyesi olan Ayşe Deniz Karacagil, ‘Destan Yörük‘ adıyla YPG öncülüğündeki Demokratik Suriye Güçleri’ne (DSG) bağlı Enternasyonal Özgürlük Taburu’nda IŞİD’e karşı savaşırken 29 Mayıs’ta hayatını kaybetti.

Karacagil, Rojava’ya gittiğini anlatan mektubunda, “Böylesi gidişlerde dönüşlere çok yer verilmez ama,  o gün ‘bir dilek tut’ deyip verdiğin parayı denize atarken ben size bir gün geri dönebilmeyi tuttum ve öyle ya da böyle bedenim size geri dönecektir” diye yazmıştı.

Karacagil ve iki arkadaşı 127 gün tutuklu kaldıktan sonra ilk duruşmada tahliye edilmişti.

‘Örgüt üyeliği’ iddiasıyla yargılanan üç gence yöneltilen suçlamalar arasında örgüt sembolü olarak ‘kırmızı fular’ takmaları da yer alıyordu.

Karacagil, hakkında açılan iki Gezi davasında 103 yıl hapis cezasıyla yargılanıyordu. Karacagil 6 Şubat 2014 tarihinde tahliye olduktan sonra PKK'ye katıldı.

AYŞE DENİZ KARACAGİL KİMDİR?

Ayşe Deniz Karacagil, 23 Ağustos 1993 tarihinde Ankara'da doğmuştu ve Gezi direnişine katıldığında 20 yaşındaydı. Ispartalıydı. Yörük'tü.

Solcu bir ailenin kızı olarak ilk gözaltına alındığında henüz 12 yaşında bir çocuktu. Dünya Barış Günü gerçekleşen o olayı, Tükenmez dergisine şöyle anlatmıştı:

"Eylem yaptık. Bir garajın kapısında dört polis, bir abiyi sıkıştırmıştı. Ben nasıl cesaret ettim bilmiyorum, gidip üstlerine atlamışım. Sonra polislerden ikisi bana saldırdı ve gözaltına aldılar. Sonra bizi Emniyet’e götürdüler. Bana ‘Küçük militan’ diyorlardı."

Gezi direnişi günlerinde Antalya'daydı.  O günleri "Ben de taleplerimle meydanlara çıktım. Öncelikle bir kadın olarak çıktım. Bu düzende kadınsanız ikinci kez eziliyorsunuz. Ben de kadınlara sunulan kalıpları parçalamak için meydanlara çıkmıştım" diye anlatmıştı.

Gezi Direnişi ardından başlatılan siyasi operasyonlar kapsamında 2 Ekim 2013'te gözaltına alınıp tutuklandı. Yöneltilen suçlamalar arasında örgüt sembolü olarak gösterilen 'kırmızı fular' takması da yer alıyordu. Mahkemede şöyle diyordu: "Bize devlet babamız bolca tazyikli su ve kimyasal hediye etti. Gemiciklerimiz olmadı. Gezi direnişini, insanlık onuru için gerçekleştirdik. Yeri geldi öldük, yeri geldi kör olduk, tutsak olduk. Kırmızı fuları açıklayayım. Bence bulunmayan o örgüt kumaş fabrikalarıdır. Ülkemiz şaşırmışlar cehennemine döndü. Siz burada bizi yargılamaya çalışıyorsunuz. İstanbul’da Cumhuriyet savcılığı Gezi eylemi suç değildir diye 74 kişiyi serbest bıraktı."

4 aylık tutukluluk ardından Alanya- Mahmutlar L Tipi Kapalı Cezaevi'nden tahliye edildi. Cezaevinde kadın gerillalar ile aynı koğuşta kaldı. Onların hayatlarını dinledi, etkilendi. Önce PKK saflarına katıldı. Ardından da Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP) Komünist Kadın Örgütü (KKÖ) üyesi olarak Rojava'ya geçti. Rojava'da "Destan Temmuz" adını aldı.