İsviçre Parlamentosu’ndaki Kürt Dostluk Grubu ve Hükümet Dışı Örgütler (ONG) tarafından organize edilen “Tarafsız ülkelerin Kürt sorununun çözümündeki rolü”  konferansına katılan KCK Yürütme Konseyi üyesi Zübeyir Aydar,  PKK ile devlet arasında bugüne kadar gerçekleşen temasları, PKK'nin ateşkes ilanlarını ve Kürt tarafının pozisyonunu anlattı. Aydar, görüşme sürecinin sağlıklı ilerleyebilmesi için bir çatışmasızlık ortamına ihtiyaç olduğunu söylerken, Kürt tarafının taleplerini aktardı.

ÖNCEKİ ATEŞKESLER

Aydar, PKK'nin daha önceden çözüm arayışlarının önünü açmak için ilan ettiği ateşkesleri hatırlattığı konuşmasında, bu ateşkeslere Türk ordusunun çok az riayet ettiğini ve ateşkeslerin bozulma nedeninin Türk ordusunun operasyonlara devam etmesi olduğunu söyledi.

PKK'nin 2009'daki ateşkesini de hatırlatan Aydar bu dönemde KCK adı altında yürütülen operasyonlara dikkati çekerek, sonuç olarak Kürt tarafında oluşan algının, "Türk tarafının seçimleri rahat bir ortamda yapmak için ateşkese ihtiyaçlarının olduğu, görüşmelerle zaman kazanmaya yönelik oyalama içinde olduğu ve fırsat bulduklarında da son darbeyi vurmaya çalıştığı" yönünde olduğunu söyledi. Yaşanan pratiklerin de bu algıyı doğrular nitelikte olduğunu kaydeden Aydar, İmralı Adası'nda PKK lideri Abdullah Öcalan'la yapılan görüşmelere değindi.

Görüşmelere Kürt tarafının tüm bileşenlerinin destek verdiğini belirten Aydar, bu süreçte Türk ordusunun devam eden operasyonlarının, hükümet yetkililerinin olumsuz açıklamalarının olduğunu söyleyerek, bu durumun Kürt tarafında 'ciddi şüpheler' yarattığını açıkladı.  

ÖCALAN'IN KOŞULLARI

"Sayın Abdullah Öcalan, hareketin kurucusudur, lideridir ve hareketi her düzeyde temsil etmektedir. Dolayısıyla kendisiyle görüşmelerin başlatılması yerinde ve isabetli bir karardır," diye konuşan Aydar, Öcalan'ın içinde bulunduğu koşulların barış sürecini yürütmesi için müsait olmadığını kaydederek, Öcalan'ın "İstediği bilgi ve belgeye ulaşabilmesi, örgüt yönetimi dahil istediği kişi, kurum ve çevrelerle görüşebilmesi ve görüşme heyetini istediği şekilde oluşturmasına imkan sağlamak gerekir. Örgüt, 'siz başkanımızla görüştünüz ayrıca gelin bizimle de görüşün' demiyor. Örgüt başkanıyla ortaklaşmak istiyor. Eğer barış konusunda samimiyet varsa bu konuda engel çıkarılmaması gerekir," dedi.

SÜRECİN İLERLEMESİ İÇİN GEREKLİ KOŞULLAR

Zübeyir Aydar sürecin sağlıklı ilerlemesi için özetle şu koşulların gerekli olduğunu belirtti:

-İki taraflı bir ateşkes hemen devreye girmelidir

-Kürt siyasetçilerine yönelik tutuklama kampanyaları ve polisiye operasyonlar da durmalıdır.

-İki taraf da açıklamalarına ve diline dikkat etmeli, süreci olumsuz etkileyecek açıklama ve yaklaşımlardan uzak durulmalıdır.

-İlgili tarafların ve katkı sunabilecek kesimlerin içinde yer aldığı ve yetkisini TBMM’den alan bir Barış Konseyi kurulması gerekir.

-Kürt sorununun kalıcı çözümü için, üzerinde mutabık kalınan hususları yasal ve anayasal ifadeye kavuşturmak gerekir.

-Hazırlanacak yeni anayasanın, Kürt kimliği başta olmak üzere çeşitli toplumsal-kültürel kimliklerin varlığını ve kendilerini özgürce ifade etmelerini kayıtsız ve şartsız olarak sağlaması, anadilde eğitimi garantilemesi, demokratik siyaset, ortak vatan ve demokratik uluslaşma anlayış ve uygulamalarına da açık olması gerekir. Bu çerçevede siyasi partilerin ve sivil toplumun da yeterince dâhil edildiği bir Anayasa Konseyini (konvansiyon, kurucu meclis rolüne yakın) oluşturmak gerekmektedir.

-Şimdiye kadar yaşanan çatışma ortamında Türkiye ve Kürdistan’da büyük acılar ve travmalar yaratan, uluslar arası savaş kurallarına ve insan haklarına aykırı olayları araştırarak açığa çıkaracak Hakikatleri Araştırma ve Adalet Komisyonunun kurulması lazımdır.

"Barış Konseyi, Anayasa Konseyi, Hakikatleri Araştırma ve Adalet Komisyonunun kurulup çalışmalara başlaması, süreci büyük ölçüde ilerletir," diyen Aydar,  "Burada amaç Kürt sorununu tüm sonuçlarıyla birlikte çözmek ve adil bir barışa ulaşmaktır. Demokratik Anayasal sürecin tamamlanması ve kapsamlı bir yakın tarih yüzleşmesi sonucunda karşılıklı af ile kalıcı çözüm ve barış ortamına geçilmesi mümkündür," diye konuştu.

'İSVİÇRE ÖRNEK ALINABİLİR'

Kürt tarafının sorunun barışçıl çözümünde istekli ve samimi olduğunu söyleyen Aydar, Çözümün kısa adını Demokratik Özerlik olarak ortaya koyduklarını belirterek, "Biz şimdi İsviçre de bu tartışmaları yürütüyoruz. İsviçre de 4 ayrı resmi dil vardır ve herkes kendi kimliğiyle İsviçre vatandaşıdır. İsviçre’nin etnik meselelerdeki yaklaşımı örnek alınabilir," dedi.

ULUSLARARASI KURUMLARIN ROLÜ

Süreçte Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kurumların rollerini göz ardı etmemek gerektiğini söyleyen Aydar, "Bunun yanında tarafsız konumuyla İsviçre gibi devletlerin bu süreçte oynayabilecekleri roller de vardır. Kürt tarafı gerek arabulucular, gerekse kolaylaştırıcı rol ve yardımlar konusunda açıktır ve katkı sunabilecek herkesimin katkılarını istemektedir," diye konuştu. (ANF'den derlenmiştir)