KCK’nin açıklamasından önümüzdeki dönemde Öcalan’ın koşullarının düzeltilmesi ve önünün açılmasını temel hedef olarak belirledikleri görülüyor…

ANF’nin haberine göre, KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı yaptığı yazılı açıklamada, tek taraflı ateşkesler ve bu koşullarda yapılan görüşmelerin çözüm için gereken imkanları yaratmadığını belirterek, ‘’Bu şartlar altında demokratik çözüm gelişmeyeceği açıklık kazanmıştır’’ dedi.

‘’Erdoğan Hükümeti, Silvan operasyonunda çıkan çatışmayı gerekçe yaparak kendi deyimiyle yeni strateji ve taktiklerle bir saldırı dönemini başlattığını ilan etmiştir’’ diyen KCK, önümüzdeki süreçte yaşanacak olan olumsuz gelişmelerden ve kayıplardan AKP hükümetinin sorumlu olacağını bildirdi.

Erdoğan’ın yaptığı açıklama ile böylelikle bir dönemin sonuna gelindiğini itiraf ettiğini iddia eden KCK, ‘’Geldiğimiz aşama itibariyle; Önderliğimizle doğrudan görüşme imkanlarımız yaratılmadığı ve Kürt Halk Önderi’nin rolünün gereklerini yerine getirebilmesi için, özgür hareket etmediği sürece bu şartlar altında demokratik çözümün gelişmeyeceği açıklık kazanmıştır’’ dedi.

‘’Devlet, Kürt sorununu şiddet, bastırma ve tasfiye ile halletme yolundan vazgeçtiğini, bundan sonra demokratik anayasal çözümde samimi olduğunu ortaya koyup Önderliğimizin sağlık-güvenlik-özgür hareket etme ortamını yaratmalıdır. Aksi takdirde Hareket ve halk olarak, bizim için hiçbir beyan ve gelişme ikna ve tatmin edici olmayacaktır’’ ifadelerini kullanan KCK, tek taraflı ateşkesler ve bu koşullarda yapılan görüşmelerin çözüm için gereken imkanları yaratmaya yetmediğine dikkat çekti.

KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı’nın yazılı açıklamasında Abdullah Öcalan’ın devlet ile PKK arasından çekildiğini beyan etmesinin, Kürt sorunu ve sorunun çözümünün yeni bir boyut kazandığı anlamına geldiği ifade edildi.

Açıklama şöyle devam etti:

“1993’ten bu yana birçok kere tek taraflı ateşkes ilan ettik. Şüphesiz, bu ateşkesler barış ve çözüm için çok değerli fırsatlardı. AKP hükümeti, olumlu bir yaklaşım göstermesi gerekirken, tam tersi bir politika izledi. Çözümleyici yaklaşımlarımızı bir zayıflık ve zaaf olarak gördü.

Önderliğimiz, Başbakan Erdoğan’ın güvence vermesi ve kendisine çağrı yapması halinde, gerilla güçlerini bir hafta içinde çatışma ortamı dışına çekip sorunu kesin çözüm yoluna koyacağını açıkça duyurdu. Bu, Önderliğimiz dışında hiç kimsenin karar verebileceği bir husus değildir. Yine, bu otuz yılı aşkındır süren savaş gerçekliğine bakıldığında karşı tarafın çözüm yönünde kararlı ve iradeli bir duruş sergilemesi halinde otuz yılda başarılamayanın bir hafta içerisinde başarılması gibi tarihi bir adımın atılmış olması demekti.

‘BİR DÖNEMİN SONU’

AKP hükümeti, bu çok değerli olan fırsatı ve çağrıyı duymazlıktan gelip değerlendirmemekle inkar ve imhada ne kadar ısrarlı olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Bununla birlikte askeri ve siyasi operasyonları da bundan sonra artarak geliştireceğinin işaretini vermiştir. Zaten ateşkes ilan ettiğimiz 2010 13 Ağustos’undan bu yana, devletin askeri ve siyasi operasyonları durmamıştır. Aksine siyasi alana dönük operasyonlar artarak gelişmiş; polis saldırılarında onlarca kadın, Kürt çocuk ve genç öldürülmüş, binlercesi gözaltına alınıp tutuklanmıştır. Kesintisiz devam eden askeri operasyonlarda ise çatışmalı dönemden daha fazla gerilla kayıplarımız yaşanmıştır. Mart ayından bu yana, savunma pozisyonunda olan gerillaya karşı Türk devletinin geliştirdiği operasyonlarda 51 gerilla şehit düşmüştür. 14 Temmuz günü Silvan kırsalında çıkan çatışmada Türk ordusunun verdiği büyük kayıplar ise güçlerimizin planladığı bir eylem olmayıp, gerillanın Türk ordusunun geliştirdiği yaygın ve yoğun operasyon gücünü karşılaması sonucunda meydana gelmiş bir olaydır.

Erdoğan Hükümeti, Silvan operasyonunda çıkan çatışmayı gerekçe yaparak kendi deyimiyle yeni strateji ve taktiklerle bir saldırı dönemini başlattığını ilan etmiştir. Kuşkusuz önümüzdeki süreçte yaşanacak olan olumsuz gelişmelerden ve kayıplardan AKP hükümeti sorumlu olacaktır. Erdoğan yaptığı açıklama ile böylelikle bir dönemin sonuna gelindiğini itiraf etmiştir. Bu durumda ya halklarımız için sonuçları çok ağır ve faturası büyük, acılı, şiddet yüklü bir süreç gelişecektir ya da kördüğüm haline gelen Kürt sorununda gerçek demokratik çözüm kapısı aralanacak ve barışı çoktan hak etmiş olan halklarımız için yepyeni bir gelecek başlayacaktır.

‘TEK TARAFLI ATEŞKESLER, BU KOŞULLARDA YAPILAN GÖRÜŞMELER ÇÖZÜME YETMİYOR’

Önderliğimizin devletle sürdürdüğü görüşmelerin amacı, halklarımıza hak ettikleri çözüm ve barış sürecini başlatmaktı. Görüldü ki, tek taraflı ateşkesler ve bu koşullarda yapılan görüşmeler, çözüm için gereken imkanları yaratmaya yetmemiştir.

‘ÖCALAN’IN ÖNÜ AÇILMALI’

Devlet, Kürt sorununu şiddet, bastırma ve tasfiye ile halletme yolundan vazgeçtiğini, bundan sonra demokratik anayasal çözümde samimi olduğunu ortaya koyup Önderliğimizin sağlık-güvenlik-özgür hareket etme ortamını yaratmalıdır. Aksi takdirde Hareket ve halk olarak, bizim için hiçbir beyan ve gelişme ikna ve tatmin edici olmayacaktır.

Bu nedenle Önderliğimizin rolünü oynayabilmesi için gerekli koşulları yaratmak, çözüm için birinci ve en önemli adım olacaktır. Mücadelemiz bütünüyle bu eksende yoğunlaşacak, Önderliğimizin güvenliği, sağlığı ve özgür hareket etme koşullarını yaratma, bu temelde çözümü geliştirme, temel hedef olacaktır."