Kamuoyunda 'KCK basın davası' olarak bilenen davaya bakan Hakim Ali Alçık’ın, 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle tutuklanması gözleri KCK basın davasına çevirdi.

KCK basın ve Gezi davası mağdurları, açılan davaları Fethullah Gülen Grubu'nun yaptığını iddia eden hükümete, 'birlikte yaptınız' cevabını verdi.
 
Evrensel'in haberine göre, davada gözaltına alınan Gazeteci Davut Uçar, davanın düşmesi gerektiğini belirtirken, Gazeteci Çağdaş Kaplan, 1 yıl tutuklu kaldığını hatırlatarak, “Erdoğan’ın  özrünü kabul etmiyorum. Affetmiyorum” dedi.
 
Taksim Dayanışması Platformu’ndan ve Gezi davasından yargılanan isimlerden Beyza Metin de Gezi’deki polis saldırılarını hatırlatarak “Gerek bölgede, gerekse İstanbul’da ‘Emri ben verdim’ diyen dönemin Başbakanı Erdoğan’dı. Hükümetle, hükümetin emirleriyle bunlar yapıldı.” İfadelerini kullandı.
 
KCK BASIN DAVASI YARGILAMALARI DEVAM EDİYOR
 
'KCK basın davası'nda 46 gazeteci gözaltına alındı. 32’sinin uzun bir süre tutuklu kaldığı davada gözaltına alınan ve bir süre tutuklu kalan Özgür Gündem gazetesinden Davut Uçar, haklarında, soruşturma açan emniyet yöneticileri, savcılar ve davaya bakan hakime kadar hepsinin darbe girişiminin ardından hepsinin tutuklandığını belirtti.
 
Haklarında açılan davanın siyasi proje olduğunu başından beri hatırlattıklarına vurgu yapan Uçar, “Ortaklık bozulunca, yeni ortak bulundu. Yeni benzer uygulamalar başka benzer versiyonlar yapılıyor. Aynı siyasi yöntemler uygulanıyor. Açıklamada samimiyse davanın düşmesi gerekiyor. Benzer uygulamaların da son bulması gerekiyor. Gazetemiz üzerinde baskılar sürüyor. Davalar açılıyor. Basın özgürlüğü çerçevesinde, ifade ve düşünce özgürlüğünün sağlanması gerekiyor” dedi.
 
‘KÜRTLERE MESAJ VERİLMEK İSTENİYOR’
 
Davada tutuklanan Dicle Haber Ajansı (DİHA) Marmara Bölge Şefi Çağdaş Kaplan, haklarında dava açanların ve tutuklayanların darbe girişimi nedeniyle tutuklanmalarına karşı, davalarının sürmesinin Kürtlere yönelik bir mesaj olduğunu belirtti.
 
Kaplan, “Hakkımızda açılan davayı terör örgütü yaptıysa davası düşürmesi gerekir. Düşürülmesi ile ilgili gerekli başvurularda yapıldı” diyen Kaplan, davanın siyasi bir proje olduğunu siyasi rehine operasyonu olduğunu ifade etti.
Davanın cemaatle iktidarının iş birliği hazırlandığı ifade eden Kaplan, dava sürecinde bunu hep söylediklerini dile getirdi. Hükümetin davanın arkasında durduğuna dikkat çeken Kaplan, “Hükümetin işine geliyordu” dedi.
 
Erdoğan’ın “2010’dan beri, ‘FETÖ’nün örgütlenme ağının ne kadar geniş olduğunu en yakın mesai arkadaşlarıma anlatmakta zorlandım” açıklamasını hatırlatarak şunları söyledi:
 
“2010’dan sonra binlerce insan cezaevine atıldı. Kendisini görevi neydi. O zaman başbakandı. Suçlular Türkiye eğer bir hukuk devleti ise suçluların yargılanması gerekir. ‘Halkımızdan özür diliyorum’la geçiştirilecek bir durum değil. Herkesin hukuk önünde hesap vermesi gerekir. Tutuklanan hakimlere, savcılara, polislere, ‘Neden gazetecileri yargıladınız’ soru sorulmayacağını da biliyorum. Erdoğan’ın  özrünü kabul etmiyorum. Affetmiyorum, 1 yıl tutuklu kaldım.”
 
NE OLMUŞTU?
 
2011’in Aralık ayında Dicle Haber Ajansı, Özgür Gündem, Azadiya Welat, Demokratik Modernite ve Fırat Dağıtım gibi Kürt basınına yönelik yapılan operasyonda 46 gazeteci gözaltına alınmış 32’si tutuklanmıştı.
 
Gazetecilerin yaptıkları röportajlar, çektikleri fotoğraflar, takip ettikleri basın açıklamaları, notları, haber kaynakları ile telefonlarında bulunan haber kaynaklarının isimlerine kadar birçok gazetecilik faaliyeti iddianamede suç delili olarak yer aldı.
 
32 tutuklunun 17’si 2 yıl süren yargılama boyunca tahliye edilirken geriye kalan tutuklular ancak özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasından sonra tahliye olabildi. İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın duruşması 18 Kasım’da yapılacak.
 
BİRİ EMİR VERDİ BİRİ UYGULADI!
 
Darbe girişimi sonrası önce tüm mal varlığına tedbir kararı verilen ardından gözaltına alınarak tutuklanan İstanbul Eski Valisi Hüseyin Avni Mutlu Türkiye tarihi açısından önemli bir isim. Silopi’de valilik yaptığı dönem birçok faili meçhul cinayet yaşandı. Ceylan Önkol’un Diyarbakır Lice’de katlinden sonra da Diyarbakır’dan İstanbul’a terfi etti.
 
Ancak Mutlu, hafızalara en çok Gezi direnişindeki tutumu ile kazındı. Zira o dönem hükümetin temsilcilerinden biri olan Mutlu’nun Valilik yaptığı şehirde polis oldukça sert saldırılar gerçekleştirdi. Avni Mutlu’ya gözaltında sorulan Gezi twitleri, Gezi’de mi tek başına Cemaate yükleniyor sorusunu akıllara getirdi.
 
Dönemin Taksim Dayanışması Platformundan Beyza Metin polis saldırılarını hatırlatarak, “Gerek bölgede, gerekse İstanbul’da ‘Emri ben verdim’ , ‘Gezi’yi temizleyin’ vs. diyen dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’dı. Hükümetle, hükümetin emirleriyle bunlar yapıldı.” dedi.
 
Günlerce süren Gezi Parkı protestolarında polisin saldırıları sebebiyle toplam 8 kişi hayatını kaybetmişti. Türk Tabipler Birliğinin tespitlerine göre Gezi Parkı protestolarında tazyikli su, kısa mesafeli biber gazı atışları ve plastik kurşunlardan dolayı 7 bin 478 kişi yaralanmış, 91 kişi kafa travması geçirirken 11 kişi gözünü yitirmişti. 15 günde 150 bin adet gaz bombası atılmış, 3 bin ton da su sıkılmıştı.
 
MUTLU TUTUKLANDI
 
Gezi döneminin Başbakanı Erdoğan, o dönem İstanbul Valiliği yapan Mutlu’ya her fırsatta sahip çıkmıştı. Hatta Valiye de arka çıkarak ‘Polise talimatı ben verdim’ demişti.
 
Hüseyin Avni Mutlu önceki gün ‘Terör örgütü üyeliği’ suçlamasıyla tutuklandı. Mutlu’nun savcılık ifadesinde Gülen Cemaati Lideri Fethullah Gülen’le tanışmadığını ancak bir kez telefonda görüştüklerini söylediği öğrenildi.
 
MUTLU’YA TWİTLERİ SORULDU
 
Hüseyin Avni Mutlu 2013 yılında İstanbul valiliği yaparken Gezi Parkı direnişi patlamış hükümeti istifaya çağıran halk sokaklara dökülmüştü. O dönem attığı twitlerle dikkatleri üzerine çeken Mutlu’ya, emniyetteki ifadelerinde twitlerinin de sorulduğu ifade edildi.
 
Mutlu ifadesinde şunları söyledi: “9-13 Haziran 2013’deki Twitter paylaşımları bana aittir. Gezi eylemlerinin olduğu dönemde İstanbul Valisi olarak görev yapmaktaydım. Atmış olduğum tweetler bellidir. Hiçbir soruşturmaya da konu olmamıştır. Bu tweetlerin bir suç olduğunu kabul etmiyorum”
 
ARKA ÇIKMIŞTI

Mutlu’ya o dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan hep arka çıktı. Hatta Vali Mutlu ‘ılımlı tavır’lara sahipken, Erdoğan’dan tansiyonu yükseltici açıklamalar gelmişti. Mutlu, Gezi eylemleri sırasında ‘Gezi Parkına müdahale olmayacağını tekrar ifade etmek istiyorum’ açıklaması yaptığı halde polis Gezi’ye girmiş bir çok insan saldırılardan yara almış, o dönem hayatını kaybedenler de olmuştu.
 
Mutlu’ya Erdoğan şu sözlerle sahip çıkmıştı: İçişleri Bakanıma, ‘24 saat içinde AKM’yi temizleyeceksiniz’ dedim. ‘Meydanı temizleyeceksiniz ve anıtı temizleyeceksiniz, arkasından da Gezi Parkı’nı temizleyeceksiniz’ dedim. Polise talimatı ben verdim’.
 
ERDOĞAN TANSİYONU YÜKSELTTİ
Vali Mutlu Twitter’dan attığı tweetlerle ılımlı mesajlar vermişti. Mevlana’dan alıntılarda yapan Vali Mutlu, gençlerle konuşulması gerektiğini, onları anlamaya çalışmak lazım, diyor. Uykularının kaçtığını yazan Mutlu, Gezi Parkı’nda direnişçi gençlerle sohbet etmek istediğini de twitter’dan dile getirdi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise, eylemlere katılanları çapulcu ilan etmiş, eylemi’ darbecilik’le suçlamış polis şiddetini de savunmuştu.
 
TEK BAŞINA CEMAATE YÜKLENEMEZ!

Taksim Dayanışması Platformundan ve Gezi döneminde yargılanan isimlerden Beyza Metin Gezi direnişinde Cemaatin bu işi tek başına yapmadığını hükümetle ortak kararlar aldığını hatırlattı.
 
Metin’in açıklamaları şöyle:
 
AKP iktidarının halka yönelik bir çok saldırısı oldu. Gerek bölgede, gerekse İstanbul’da ‘Emri ben verdim’ , ‘Gezi’yi temizleyin’ vs. diyen dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’dı. Hüseyin Avni Mutlu Gezi’de insanlarla dalga geçen bir tutum içerisindeydi. Hükümetle, hükümetin emirleriyle bunlar yapıldı. 8 gencimizi kaybettik, 11 insan gözünü kaybetti.
 
Kendi uyguladıkları şiddeti temizlemeye, günah çıkarmaya çalışıyorlar. Biz başbakanla görüşmeye gidip, ertesi gün Gezi’ye dönüş yaptığımızda ‘Gezi’yi temizleyin’ diyen de Recep Tayyip Erdoğan’dı. O dönemde yapılanların tek başına Cemaate yüklenmesi kabul edilir değil. İktidar yaptıkları kirli işlerin bir şekilde üstünü örtmeye çalışıyorlar.
 
Kadınlar, çocuklar, anneler 3-4 milyon insan direndi Gezi’de ve yapılanlar bir şekilde hafızalarda yara olarak kaldı. Masumane, barış dolu taleplere, ağaçlarını savunanlara saldırıldı, gençler öldürüldü. Bu bizim toplumumuzun vicdanında bir yara, AKP hükümeti de bunu temizlemeye çalışıyor.

(Kaynak: Evrensel /Eylem NAZILER
Şerif KARATAŞ)