KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Tek yol silah bırakmaktır” açıklamasına, “Tek yol silahların bırakılması değil, tek yol Türk devletinin Kürdistan’da uyguladığı sömürgeci politikalarına son vermesi ve Kürdistan halkının doğal haklarını tanımasıdır” şeklinde yanıt verdi. ANF’de yer alan haber göre, KCK, “Ya silah bırakacaklar, ya silah bırakacaklar’ sloganı Tansu Çiller’in yıllarca dillendirdiği ‘ya bitecekler, ya bitecekler’ sloganının bir tekrarı olup, bunda ısrar edenleri ancak hazin bir son beklemektedir” dedi.

 

Yazılı bir açıklama yapan KCK, Kürt sorunu etrafında son günlerde yaşanan gelişmeler ve Hakkari eylemini değerlendirdi.

 

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

 

"SEÇMELİ DİL DERSİ KÜRT HALKINA HAKARETTİR"

Hareketimizin bütün barışçıl çabalarına rağmen sömürgeci AKP zihniyeti, sorunu şiddet yöntemiyle çözme isteminden vazgeçmemiştir. Kürt Halk Önderliği’ne ve tüm Kürt halkına her türlü yöntemle saldırarak, parçalama, bölme, tasfiye ve yok etme ile sonuç almak istemektedir. Evrensel bir hak olan anadilde eğitim hakkını bile tanımayacağını ortaya koyan ve seçmeli dil dersi taktiğiyle provoke etmek isteyen bu zihniyet, Kürtleri bir halk olarak tanımayı değil, farklı biçimlerde Türkleştirmeyi ve asimilasyonu sürdüren yeni bir sömürgeci stratejiyi izlemektedir. Bu Kürt halkına ve kültürüne karşı yapılmış büyük bir hakarettir.

 

"BAŞBAKAN’IN PARÇALAMA-BÖLME TAKTİKLERİ"

Türk devleti, Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana Kürt halkına katliamlar da dahil her türlü sindirme ve teslim almaya dönük çeşitli özel savaş yöntemlerini uygulamıştır. Bugün bu yöntemleri pervasızlaştıran AKP hükümeti, Kürt halkının onuruyla oynamak ve iradesini kırmak istemektedir. AKP hükümetinin başbakanı ve bakanları bizzat psikolojik savaşı geliştirmeyi üstlenmiş bulunmaktalar. Özellikle AKP sömürgeciliğinin geliştirdiği siyasal soykırıma karşı büyük bir kararlılıkla direnen Kürt siyasetine dil uzatmakta ve açıkça parçalama-bölme taktiklerinin uygulanmasını bizzat Başbakan üstlenmiş bulunmaktadır.

 

"AKP TOPYEKÜN SAVAŞI DERİNLEŞTİRİYOR"

Kürt sorununda öldürme ve şiddetle birlikte her türlü yöntemi önüne koyan AKP hükümeti, gün geçtikçe halkımıza karşı geliştirdiği topyekun savaşı derinleştirmektedir. Bu sömürgeci zihniyetin uyguladığı savaş politikalarını normal görenler, en son Van operasyonuyla görüldüğü gibi halkımızın iradesiyle seçilmiş belediye başkanlarının hiç yere tutuklanmasını doğal görenler, Roboskî ve Urfa Cezaevi’ndeki katliamlara sıradan yaklaşanlar, Kürt halkına hakaret anlamına gelen seçmeli dil dersi ve benzeri özel savaş taktiklerini bir lütuf gibi görenler, “PKK neden böyle bir eylem yaptı” diyebilirler.

 

“HAKKARİ’DEKİ EYLEM MEŞRU MÜDAFAA”

Ancak gerçek şu ki; her alanda yaygınlaşan ve tamamen tasfiye ve yok etmeyi hedefleyen bir sömürgeci savaş vardır. Önderliğimize, siyasetimize, halkımıza, kültürümüze ve değerlerimize karşı geliştirilen bu kırım savaşına karşı Kürt halkının da kendini savunma hakkı vardır. HPG’nin geliştirdiği Şitazin ve Oramar’daki devrimci harekat, evrensel yasalarda da yeri olan bir meşru müdafaa harekatıdır.

 

“TEK YOL SÖMÜRGECİLİĞE SON VERİLMESİ”

“Tek yol silahların bırakılmasıdır” demek “sonuna kadar kan dökülecek ve savaşla sonuç alınacaktır” anlamına gelmektedir. Tek yol silahların bırakılması değil, tek yol Türk devletinin Kürdistan’da uyguladığı sömürgeci politikalarına son vermesi ve Kürdistan halkının doğal haklarını tanımasıdır. “Ya silah bırakacaklar, ya silah bırakacaklar” sloganı Tansu Çiller’in yıllarca dillendirdiği “ya bitecekler, ya bitecekler” sloganının bir tekrarı olup, bunda ısrar edenleri ancak hazin bir son beklemektedir.

 

“Kürt sorunu ayrı, PKK sorunu ayrıdır”, “PKK’ye hayır, Kürt sorununa evet” teorisi yeni olmayıp Türk devletinin deşifre olmuş ve başarısız kalmış klasik bir politikasıdır. Mücadelemiz karşısında yenilgiye uğramış, boşa çıkmış, mahkum olmuş politikalara ve yöntemlere Başbakan Erdoğan’ın ve AKP’nin yeniden başvurması Türkiye’yi uçuruma sürüklemekten, savaşı derinleştirmekten başka bir sonuç vermeyecektir.