24 Şubat 1942’de Holokost’tan kaçan 768 Yahudi’nin hayatını kaybettiği Struma faciasının ikinci resmi anması 74. yıldönümünde düzenlendi.

Serdar Korucu’nun Avleramoz’da yer alan haberine göre, Holokost’tan kaçmak için Köstence limanından Struma gemisiyle Sarayburnu'na gelen ve  72 günün ardından 24 Şubat 1942'de Şile'de batırılan gemide hayatını kaybeden 768 Yahudi ölüme çıktıkları yerde Sarayburnu'nda anıldı.

Sarayburnu’ndaki anmada konuşmalar yapıldı, Kadiş okundu, denize çelenk bırakıldı.

2015 yılında, Struma faciasının ilk resmi anma törenine katılan Kültür Bakanı Ömer Çelik, “Musevi Cemaatinin büyük acısını paylaşıyoruz, ama şunu da söylüyoruz ki, bizim bu acıyı unutturmama irademiz, aslında bu acını sadece Musevi Cemaatinin değil, hepimizin ortak acısı olduğunu ifade etmek içindir” ifadelerini kullanmıştı.

Ayrıca Bakan Çelik özür talebine dair ne olumlu ne olumsuz bir mesaj vermiş, “Asla unutmayacağız, asla unutturmayacağız” diye eklemişti.

Bu yılki anma törenine katılan İstanbul Valisi Vasip Şahin, “Bu elim hadisede birçok ülkenin sorumluluğu bulunmaktadır” dedi.

Hiçbir ülkenin adını anmayan Vali Şahin, faciada sorumluluğu olduğu gerekçesiyle eleştirilen Türkiye’nin de adını anmadı.

Struma facisasından ders çıkarılması gerektiğini söyleyen Şahin, “Ancak bugün bizlere düşen suçlu aramak değil, tarihten yaşanan trajediden ders çıkartarak ve hafızalarda yer etmesini sağlayarak, bu hadiselerin tekrarlanmasını önlemektir”dedi.

Vasip Şahin’nin bu sözleri İstanbul Valiliği’nin internet sitesinde sansüre uğradı.

Sitede yer alan ifadelerine göre Vali, Ege’deki mülteci krizine atıfta bulunuyor, “elim hadise” olarak nitelediği Struma içinse “ortak acı” vurgusu yapıyor: “Hep iyi anılara dayanan Türk-Yahudi ortak tarihinin istisnalarından “Struma” hadisesinden önemli tecrübeler edindik. Hepimizin müşterek acısı olan bu elim vakayı hiçbir zaman unutmayacağız” ifadelerine yer verildi.

Törendeki tek özür mesajıysa, Türk Yahudi Cemaati Başkanı İshak İbrahimzadeh’den geldi.

Yıllar boyunca Struma hatırlanmadığı için: “Bu vesile ile bizler de yıllar boyunca unuttuğumuz ve korkularımızın arkasına saklanarak hayalet gemi haline getirdiğimiz Struma’da kaybettiklerimizden, mezarları olan bu suların önünde bir ‘Kadiş’ dahi söyleyememiş olmanın yarattığı utancı geride bırakabilme duygularıyla özür diliyorum” dedi.

‘ANKARA’NIN EMİR VERDİĞİ CİNAYETTİ, ÖZÜR DİLENMELİ’

Struma faciası için Ankara’dan özür dilenmesi gerektiğini belirten İshak Alaton, “Ya Ankara’dan ya da o dönemdeki hükümetin bugünkü temsilcilerinden biri çıkacak ve o gün adına özür dileyecek. Demeliler ki ‘Evet bu bizim omuzlarımızdaki bir cinayettir. Biz bunun yükü altında daha fazla ezilmek istemiyoruz ve özür diliyoruz.’ Türkiye’nin özür dileme cesaretini gösterebilmesi lazım artık. Bunu yapabildiği takdirde Türkiye arınacak ve yükselecek. Biz özür dilemeyi bilmeliyiz. Geçmişimizle artık barışmalıyız. İnsan olalım” dedi.

Struma faciası sırasında 15 yaşında olduğunu söyleyen Alaton, faciayı “bilinçli cinayet” diye nitelemiş, Ankara’nın sorumluluğuna işaret etmişti: “Kızılay göstermelik yardımda bulundu. Ekmek çuvallarını gemiye taşıdım 2-3 gün boyunca. Esas yardımı İstanbul’da yaşayan Musevi cemaati organize etti. Babam da yardım komitesindeydi. 2 ay boyunca oradaki insanların hayatta kalması için çalıştık. Kimseye haber verilmeden geminin halatları kesilerek o günün hükümeti tarafından yüzlerce kişi ölüme terk edildi. Bilerek yaptılar. Bilinçli bir cinayetti. Ankara’nın emir verdiği bir cinayetti” ifadelerini kullandı.