12 Eylül'ün işkenceleri Evren ve Şahinkaya hakkındaki iddianamede bir bir anlatıldı. Savcının tespiti: "Kişilikler ezilip ortadan kaldırılarak toplumu tek tipleştirmek istediler."

12 Eylül askeri darbesinin hayatta kalan mimarları Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın cezalandırılması amacıyla hazırlanan iddianamede, darbe sürecinde gözaltına alınan veya tutuklanan kişilere yönelik uygulanan işkence yöntemleri de tek tek anlatıldı. İddianamede en yaygın olarak kullanılan işkence yönteminin ‘falaka’ olduğunun altı çizilerek, “Uygulanan yöntemlerle kişiliklerini ezip ortadan kaldırarak toplumu tek tipleştirmek istenmiştir” denildi.

EN YAYGINI FALAKA

Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin tarafından hazırlanan iddianamede, Evren’in işkenceleri önleyemediği yönündeki açıklamalarının da inandırıcı olmadığına vurgu yapıldı. İddianamede ayrıntılarıyla yer verilen bazı işkence yöntemleri şöyle sıralandı:

Falaka: Yaygın ve sürekli kullanıldı. Ayak tabanı, ellerin içi gibi vücudun kaslı bölümlerine kalas, cop, zincir, saz sapı, pik demir vb. vurularak gerçekleştirildi.

Köpek saldırtma: Tutuklu çırılçıplak soyulur, kurt köpeği üzerine saldırtılırdı. Köpeğin ilk kaptığı yer bacak arası olurdu.

Zincir: 20-25 metre uzunluğundaki zincirin uçları iki tutuklunun boynuna bağlanır, tutuklular sırt sırta verdirilerek ters yönde itilir. Tutuklu tek ayağından zincire bağlanır, bu zincir yüksek bir yere asılır, tutuklu bayılıncaya kadar askıda kalırdı.

Ayaktan asma/tepe: 50-60 kişi havalandırmaya alınırdı. Gardiyan ‘Tepe ol’ komutu verince tüm tutuklular üst üste bindikten sonra, bir tutuklu da üst üste yatan tutukluların üstüne çıkar, İstiklal Marşı’nın 10 kıtası okutulurdu.

Kule: Havalandırmaya çıkan tutuklular altı kişilik daire oluştururlardı. Bunların üzerine 3-5 kat olacak biçimde tutuklular çıkarıldıktan sonra, gardiyanın ‘Yıkıl’ komutuyla kule oluşturan tutuklular kendini yere bırakır, böylece tutukluların değişik yerlerinde kırılma, incinme ve çıkık olurdu.

Sehpa: Tutuklu mizansen olarak oluşturulan bir mahkemede sorgulanır, idama çarptırılır ve temsili infaz gerçekleştirilirdi. Tutuklu tam boğulacağı sırada ip açılırdı.

Cop sokmak: Gardiyanlar, copu zeytinyağına batırır ve yağlı copu tutuklunun makatına zorla sokardı. Sonra bu copu kendisine ya da bir başka tutukluya yalatırdı.

Çek-çek: Tutuklu çırılçıplak soyundurulur ve erkeklik organına bir ip takılırdı. Gardiyan ipin diğer ucunu alıp hızla koşar, tutuklu zorunlu olarak gardiyanın peşinden koşardı.

Lağım suyuna sokma: Diz boyu kadar oluşturulan pisliğin içine tutuklu atılır ve pislik yedirilirdi.

Kitap okuma:
Koğuşta tutuklunun eline bir kitap verilir, avaza çıktığı kadar yüksek sesle tek tek sözcükler okutulur. Diğer tutuklular bu sözcüleri tekrarlarlar. Bu işlem sabahtan akşama kadar sürer.

Marş söyletmek: Cezaevinde bulunan herkes 50’ye aşkın marşı ezberlemek zorundaydı. Bu marşlar tutukluların ses telleri tahriş oluncaya kadar söyletilirdi.

Öl dediğimde: Tutuklu havalandırmanın orta yerine çıkartılır, ‘hazır ol’ durumuna geçirilirdi. Gardiyanın ‘Öl’ komutuyla tutuklu kas katı eklemlerini kırmadan eğer ve düşürülürdü. Bu işlem gardiyanın keyfine göre tekrarlanırdı.

‘ÇUBUKLU İŞKENCECİM’

Devrimci 78’liler Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Yılmaz Cerek 12 Eylül dönemindeki işkence suçuyla ilgili soruşturmayı sürdüren savcıya, Mamak Askeri Cezaevi’nde kendisine işkence yapmakla suçladığı personelin listesini sundu. Listede Albay Raci Tetik ve o dönemde teğmen rütbesinde olan, bugün ‘İnternet Andıcı’ davasında tutuklu bulunan eski Genelkurmay Adli Müşaviri Hıfzı Çubuklu ile birlikte 27 kişinin ismi yer alıyor. Çubuklu’nun A Blok’ta teğmen olarak görev yaptığı belirtiliyor.