IŞİD'lilerin Kobani’ye sızarak dün (25 Haziran) gerçekleştirdiği katliamın ayrıntıları giderek netleşiyor.

Kobani'deki katliamın ardından Suruç Devlet Hastanesi’ne kaldırılan yaralıların anlatımları katliamın boyutlarını gözler önüne seriyor.

DİHA'ya konuşan yaralılardan Bahoz Hemo (15), sabah saat 05.00 sıralarında yaşanan patlama ile birlikte evinden dışarı çıktıktan sonra yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:

“Arkadaşların (YPG’lilerin) kıyafetlerini giyen bir grup geldi. 10-15 kişilik bir gruptu. Biz dört kişiydik. Bizi görür görmez taradılar. Bana iki mermi isabet etti. Yanımdaki arkadaş da yaralandı. Diğer iki arkadaşımız da orada yaşamını yitirdi. Taramadan sonra sınıra doğru kaçtım. Koluma gelmişti mermi. Kobanê Hastanesi’ne kaldırıldım. Oradan da Suruç’a getirdiler. Kimsenin gelen bu grubun DAİŞ çeteleri olduğundan haberi olmadığı için kentte çok sayıda ölü ve yaralı vardı. Birçoğu sakallarını kesmişti ama saçları uzundu.”

‘KADIN, ÇOCUK GÖZETMEDİLER’

Bir diğer yaralı Fiyaz Ehmed (22) de kent merkezinin orta tarafından silah sesleri geldiğini, merak edip evden çıktığında ise, önünden geçen aracın patladığını ve etrafın cenazelerle dolduğunu anlattı. Patlamadan sonra da sivillerin, IŞİD mensuplarını YPG’li sanmaya devam ettiğini dile getiren Ehmed, katliamı, “Hepsinin üzerinde YPG üniformaları vardı. Hatta yanlarına gidip, konuştuk. Bize Arapça Özgür Suriye Ordusu mensubu olduklarını söylediler. Arkamızı döner dönmez taramaya başladılar. Bu arada çok sayıda kişi yaralandı. İnsanlar kaçışarak evlere sığınmaya başladı. Biz de bulduğumuz silahlarla sınır kapısına kadar gelerek direndik. Tarama esnasında kadın çocuk gözetmediler. Yaralı kocasının üstüne eğilerek ağıt yakan bir kadını da kurşuna dizdiler” sözleriyle dile getirdi.

Yarlılardan 40 yaşındaki Şükri Berkel de yine aracıyla Kobani’den Cizirê Kantonu’na giderken, büyük bir patlama meydana geldiğini ifade etti. Patlama ile birlikte ise her tarafı alevlerin kapladığını söyleyen Berkel, “Kendimi ateşin ortasında buldum. DAİŞ’in döşediği mayın patlamıştı. Arkadan gelen kardeşim ve akrabalarım beni hastaneye kaldırdı” dedi.

KÜÇÜK MERVAN’I SINIRDA BEKLETEREK ÖLDÜRDÜLER

IŞİD saldırısında yaralanan oğlu Mervan Bekir’i hastaneye taşırken yitiren Emine Mihemed (43) isimli anne ise hala hastanenin önünde kanlı elbiseleri ile bekler halde. Kentin güneyindeki evlerinde iken çok yoğun mermi sesleri gelmeye başladığını, bunun üzerine yaz olması dolayısıyla geceleri uyudukları evlerinin damından eşi ile birlikte aşağıya indiklerini dile getiren Mihemed, sokağa çıktıklarında ise komşularının kendilerine doğru koştuğunu gördüklerini anlattı. Eve döndüğünde oğlu Mervan’ı (12) kanlar içerisinde yatarken gördüğünü söyleyen Mihemed, “Onu kucaklayarak sınır hattına doğru düşe kalka gitmeye çalıştım. Etrafta hiçbir insan yoktu. Sınır hattına yakın bir yerde bir genç bana yardım etti. Sınıra geldiğimde kucağımda ölmek üzere olan çocuğum olmasına rağmen sınırı geçmeme izin vermediler. Burada yaklaşık bir buçuk saat bekletildik. Bu sırada Mervan’ım yaşamını yitirdi. Bu üzerimde gördüğünüz onun kanı. Dünden beri cenazesi hastanede bekletiliyor” dedi.