Açlık grevindeki eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tutuklanmalarının ardından Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı, 250 günü aşkın süredir bariyerlerle çevrili. Polis de anıtın yanında ayrı bir alanda 24 saat nöbet tutuyor. CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, bariyerlerin kaldırılması için Kamu Denetçiliği Kurumu ve Türkiye İnsan Hakları Eşitlik Kurumu’na başvuru yaptı.

‘TARİHE GEÇMEDEN ABLUKA KALKMALI’

Tanal, başvuru dilekçesinde, bariyerlerin kaldırılması için daha önce de İçişleri Bakanlığı’na verdiği dilekçenin kabul edilmediğini hatırlatarak, “Semih Özakça ve Acun Karadağ beraat etti. Nuriye Gülmen tahliye oldu. Ama İnsan Hakları Anıtı’na tahliye yok. Cansız bir anıtı hapseden tek ülke olarak tarihe geçmeden abluka kalkmalı” dedi.

Anıt önünde fotoğraf çekilmesine dahi izin verilmediğini belirten Tanal’ın başvuru dilekçesinde şu ifadeler yer aldı:

POLİS DEVLETİ UYGULAMASI: Ankara Yüksel Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı’nın abluka altına alınması, çember ile çevrilmesi ve burada vatandaşlarımızın arkadaşları ile buluşmasının engellenmesi, fotoğraf çekmelerine emniyet güçleri tarafından izin verilmemesi hali, açıkça polis devleti uygulamasıdır. Düşünce polisi gibi hareket ederek, evrensel haklarına dayalı olarak talepte bulunmaları engellenmektedir. Bu uygulama demokratik toplum düzeni gereklerine aykırıdır.

DÜŞÜNCE VE KANAAT HÜRRİYETİ İHLAL EDİLİYOR: Anayasamızın 64’üncü maddesi gereği sanat faaliyetinin yaygınlaşmasına, sempati görmesine aykırıdır. İnsan Hakları Anıtı polis ablukası altına alınarak adeta bir suç objesi gibi gösterilmektedir. İnsan Hakları Anıtı’nın etrafı çevrilerek, abluka altına alınarak, sadece Anayasal emredici hükümler ihlal edilmekle kalınmayarak, uluslararası antlaşmalar ve tüm dünya tarafından kabul görmüş evrensel hak olan düşünce ve kanaat hürriyeti ihlal edilmektedir.

HÜKÜMETİN ANLAYIŞINI SEMBOLİZE EDİYOR: Kızılay’daki İnsan Hakları Anıtı adeta bir suçluymuş gibi hapsedilmiş. Cansız bir heykelin hapsedilmiş görüntüsü hükümetin insan hakları anlayışını sembolize ediyor. Bırakın insan haklarına, heykeline dahi tahammül edemeyen iktidarın, Emniyet bariyerleriyle oluşturduğu bu görüntü, demokratik bir ülkeye yakışmıyor. Bu görüntünün bir an önce ortadan kalması gerekiyor. Kamu Denetçiliği Kurumu ve Türkiye İnsan Hakları Eşitlik Kurumu konuya müdahil olmalıdır.

Kaynak: Gazete Duvar