Diyanet'in 9 yaşındaki kız çocukları ve 12 yaşındaki erkek çocuklarının evlenebileceği yönündeki tanımlamalarını değerlendiren ilahiyatçı yazar Hidayet Şefkatli Tuksal, Kur'an'ı Kerim’de bu görüşleri destekleyen bir ayetin olmadığını söyledi.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın resmi internet sitesinde, “buluğ” ve “nikah” konularına ilişkin kız çocuklarının cinsel istismara maruz kalmasına yol açacak tanımlamalarda bulmasının yansıları giderek büyüyor. Nikah için; “bulûğ çağına girmiş olanların dinen nikahlanabileceği” tanımı yapan Diyanet, bulûğ yaşının alt sınırını ise kız çocuklarda 9, erkeklerde de 12 olduğunu açıkladı.

Diyanet’in bu açıklamalarını Mezopotamya Ajansı’ndan Sadiye Eser’e değerlendiren ilahiyatçı yazar Hidayet Şefkatli Tuksal, Kur'an'ı Kerim’de bu görüşleri destekleyen bir ayetin olmadığını söyledi.

‘FIKIH ALİMLERİNİN YÜZYILLAR ÖNCE SÖYLEDİKLERİ’

Kur'an-ı Kerim’de bulûğ dönemiyle ilgili herhangi bir yaştan bahsedilmediğini söyleyen ilahiyatçı yazar Tuksal, ayetlerde de yaş hususuna değinilmediğini ifade etti. 

İslamiyet’e göre 9 yaşındaki bir çocuğun "Böylece, ibâdet, helal ve haram gibi dini hükümlere muhatap; cezaî, malî ve hukukî yükümlülüklere ehil olur" görüşlerinin fıkıh âlimlerinin yüzyıllar önce dile getirdiği görüşler olduğunu belirten Tuksal, “Bu görüşler, şahsi düşünceleridir, kişisel dini yorumlarıdır. Dolayısıyla çocukların zararına olabilecek hiçbir durumda delil olarak kabul edilemezler” diye kaydetti.

Yine yapılan tanımlamalar içerisinde yer alan ‘Kişinin gayri meşru ilişkiye girme tehlikesi bulunması halinde evlenmesi vaciptir’ ifadelerine dikkat çeken Tuksal, “Bu görüşlerin üretildiği dönemlerde, özellikle tarım toplumlarında çocukların erken yaşlarda evlendirilmesi yaygın bir uygulamaydı. Günümüzde bile tarım toplumlarında erken yaşlarda evlilikler hala yaygın. Bu sebeple bu tür görüşler dile getirilmiştir ama bağlayıcı yönü yoktur” dedi.

‘ERKEN YAŞTA EVLİLİKLER MEŞRULAŞTIRILMAYA ÇALIŞILIYOR’

İlahiyatçı yazar Tuksal, Kur'an'ı Kerim’de bu görüşleri destekleyen bir ayetin olmadığını da sözlerine ekledi. Bazı fakihlerin Hz. Peygamberin Hz. Ayşe ile çocuk yaşta evlendiğini ileri sürerek, erken yaşta evlilikleri meşru göstermeye çalıştığına işaret eden Tuksal, “Bu konuda yapılan çalışmalar ise, Hz. Ayşe'nin evlendiğinde en az 18 yaşında olduğu yönündedir. Dolayısıyla, 9 ve 12 yaşlarda evlenilebilir görüşü, fakihlerin kişisel görüşleri içtihatlarıdır” diye belirtti.

Tuksal, erken yaşta evliliklerin olamayacağını söyleyen Ali Bardakoğlu gibi İslam Hukuku profesörlerinin de zaten, 9 veya 12 yaşındaki bireylerin hala çocuk olduklarını ve nikah gibi bir sözleşmeyi yapmaya yetkili olmadıklarını, dolayısıyla bu yaşlarda evliliğin meşru olmadığını ileri sürdüğüne de işaret etti.

DİYANET’İN SÖZ KONUSU METNİ

Diyanet'in söz konusu metni ve tanımlamasında şunlara yer verildi: “Sözlükte ‘ulaşmak, yetişmek, iş gayesine varmak gibi' anlamlara gelen bulûğ, fıkıh terimi olarak, bir kimsenin çocukluk dönemini bitirip, ergenlik çağına ulaşması demektir. Bulûğ çağına ulaşan kimseye bâliğ denir. Ergenlik yaşı çocuğun vücut yapısına ve iklim şartlarına göre değişebilir.

İslâm hukukçularınca bulûğ çağının alt sınırı, erkekler için 12, kızlar için 9 yaş olarak belirlenmiştir. Bu yaşa ulaştıktan sonra erkeğin ihtilam olması, baba olabilme devresine girmesi; kızın da adet görmesi, gebe kalabilme çağına ulaşması fiilî olarak bâliğ olmalarıdır. Ancak erkek ve kızlar 15 yaşlarına ulaştıklarında, kendilerinde bu erginlik alametleri görülmese de bâliğ olduklarına hükmedilir. Buluğ, kişinin dinen mükellef sayılıp, yetişkin insan statüsünü kazandığı dönemdir. Bu çağa ulaşan ve akıllı olan kimse artık tam edâ ehliyeti kazanır. Böylece, ibâdet, helal ve haram gibi dinî hükümlere muhatap; cezâî, malî ve hukukî yükümlülüklere ehil olur.”

Daha sonra yapılan açıklamada ise, “Kişinin gayri meşru ilişkiye girme tehlikesi bulunması halinde evlenmesi vaciptir” açıklamaları yapılarak, şunlara yer verildi: “Nikahın, iki şahit huzurunda tarafların irade beyanında bulunmak suretiyle akdedilmesi gerekir. Buluğ çağına erişmiş kadının velisi olmaksızın kendisinin nikahlanabilmesi mümkün olmakla birlikte, velisinin de bulunması menduptur (yapılması daha iyi olan).”