BDP Siyaset Akademisi tarafından Şanlıurfa'da "Kürt Sorununda Demokratik Çözüm Arayışları ve Ortadoğu'da Barış" konulu panel düzenlendi. ‘Polisler de bunu iyi dinlesin’ diyen Nuray Mert ‘PKK bir terör örgütü değil!’ dedi

Şehitlik Çamlık'ta düzenlenen panele konuşmacı olarak BDP Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna, gazeteci yazar Nuray Mert ve gazeteci yazar İhsan Eliaçık katıldı.

Paneli BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici, BDP İl Teşkilatı, CHP İl Başkanı Ferhat Karataş ve çok sayıda vatandaş takip etti.

Gazeteci yazar Nuray Mert, Kürt sorununun çözümüne yönelik 2005 yılında başlatılan sürecin bir ileri bir geri gittiğini söyleyerek, "Demokratik bir çerçevede toplumsal bir barış için hepimizin elinden geleni yapması gerekiyor. Uzunca bir süredir son süreçleri değerlendirmeye çalışıyorum. Aslında 2005 yılında Başbakan Erdoğan'ın başlattığı ve bugünkü geldiğimiz İmralı süreci ile Kürt sürecinin çözümünde bir ileri bir geri geliyoruz. Hatta bazen hiç adım atılmıyor, donup kaldığımız bir süreç var" diye konuştu.

“ONLAR BARIŞ ELÇİSİ OLARAK GELDİ”

Habur üzerinden Türkiye'ye gelmesi ve BDP'lilerin onları karşılayıp sarılması konusunun süreçte etkili olduğunu belirten Mert, "Habur hadisesi yaşandı ve her şey son buldu. Kürtlerin taşkınlık yaptığı söyleniyor, halbuki onlar nasıl bir anlaşma ile geldi. Bu hiç öngörülmedi. Onlar barış elçisi olarak geldi" ifadelerini kullandı.

Mert, "Böyle apar topar bir hamle yapmak meseleyi küçümsemekle ilgili bir durum. Pişmanlık yasasının uygulanmasıyla başladı her şey. 2009 yılında hafif görüldüğü için bu mesele çözüme kavuşmadan son buldu. Sadece bireysel ve kültürel olarak görürseniz bu mesele çözülemez. Kürtlerin ne istediklerine, ne talep ettiklerine bakmak lazım. Bugünü değerlendirmek açısından 2009'u değerlendirmek gerekiyor" diye konuştu.

“PKK BİR TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİL”

Panelin yapıldığı salonda oturan sivil polislere de seslenen Nuray Mert, "Onlar da bunu çok iyi dinlesinler, bu bir sorun değil. PKK bir terör örgütü değil, bunu böyle düşündüğümüz sürece sorun çözülemez" dedi.

“BENİM ANLATTIĞIM DİNİN VİCDAN YÜZÜDÜR”

Gazeteci yazar İhsan Eliaçık ise, Kürt meselesi ile din ve İslam konusunun önemli bir konu olarak kenarda durduğunu belirtti. Konuşmasında ayetlerden örnekler veren Eliaçık şunları söyledi:

"Rum Suresi 22. Ayet; ‘Sizin dinleriniz ve renklerinizin farklı olması Allah'ın ayetlerindendir'. Bu durumda Kürtçe dili Kur'an'a göre Allah'ın ayeti olmuş oluyor. Bunu ortadan kaldırıyor, zaman içerisinde asimile edip siliyorsanız, siz Allah'ın bir ayetine karşı savaş açmış oluyorsunuz. Türkiye'de bu savaş açılmıştır. Hem faiz yoluyla hem dilleri yok etmekle Allah'a karşı savaş açılmış durumdadır. Bu dinin afyon yüzü oluyor ama benim anlattığım dinin vicdan yüzüdür. ‘Bize güd demeyiniz, bize bak deyiniz' der Maide Suresi."

İslamiyet'in ırkçılığı yasakladığını belirten Eliaçık, "Asıl İslami olan, asıl Kur'an'ın ne istediğinin başka bir yöntemle ele alınması gerekir" dedi.

Sorunların çözümünde Karl Marx'ın kullandığı "Din afyon gibidir" sözünün çok kullanıldığını belirten Eliaçık, "Bizim gibi ülkelerde dinî aydınlanma olmadan diğer alanlarda ilerleme kaydetmek, reformlar ve değişiklikler kaydetmek kalıcı bir çözüm getirmez. Dinin afyon yüzünü kullanarak insanları uyuşturmuş, ne alın terine sahip çıkabiliyor ne de ayağa kalkabiliyor" diye konuştu.

“DUVARLARI YIKMAYA GELDİM”

"Ben buraya duvarları yıkmaya geldim. Müslüman, Sünni bir aileden gelmiş birisiyim, hakkı istemenin kendisi bir dini taleptir" diyen İhsan Eliaçık, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu memlekette temel zayıf karnımız var, deşilmeyi, kanatılmayı bekleyen beş alan var. Türk ile Kürt eşit hale gelinceye kadar Kürtlerin yanındayım. Orta Anadolu'da büyümüş bir Türk olarak söylüyorum. Alevi ile Sünni eşit hale gelinceye kadar Alevilerin yanındayız. Müslüman'la gayrimüslim eşit hale gelinceye kadar gayrimüslimlerin yanındayım. Kadınlarla erkekler eşit hale gelinceye kadar kadınların, zenginlerle fakirler eşit hale gelene kadar fakirlerin yanındayım. Maksat adalet ve eşitliktir. Cenabı Hakk demek söylemlerin en yücesidir. O nedenle adalet ve eşitlik ne gerektiriyorsa onu yapmak gerekir. Kürdün yıllardır duyduğu özlem dünya çakallarının eline düşmez umarım."