İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Askeri Savcılığın Roboski Katliamı ile ilgili 'kovuşturmaya yer yok' kararına tepki göstererek, "Türkiye'de insanlığa karşı işlenen suçlarda cezasızlık politikası sürüyor" dedi. Türkdoğan, emri veren kişinin Genelkurmay Başkanı Özel olduğunun da resmilik kazanmasına rağmen, Savcılığın Özel'i 'şüpheli' bulmayarak ciddi bir hata yaptığını kaydetti.

Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın Roboski’de 34 kişinin katledildiği hava saldırısıyla ilgili tamamlanan soruşturmasında, kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Karar metninde, operasyon emrini veren kişinin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel olduğu da ortaya çıktı.

'EMRİ VEREN NECDET ÖZEL AMA ŞÜPHELİLER ARASINDA YOK'

ANF'ye konuşan, İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Roboski kararının 7. sayfasına dikkati çekerek, "Açıkça Genelkurmay Başkanı tarafından bomba emri verildiği yazılı. Emrin kim tarafından verildiği ortada. Askeri yetkililer olayı Genelkurmay Başkanı'na intikal etmişler, o da MGK toplantısı sürerken öğrenmiş, bilgileri istemiş ve bilgiler geldikten sonra, saat 20.00 gibi emir vermiş. Bu emri şu anki Genelkurmay Başkanı olan Necdet Özel vermiş. Ama şüpheliler arasında onun ismi geçmiyor. Dolayısıyla Genelkurmay Askeri Savcılığı bu konuda maddi tespit yapmış ve gereğini yerine getirmemiş. Genelkurmay Başkanları Yüce Divan'da yargılanır. Bu konuda tespit var ama şüpheliler arasına koymayarak ilk hata yapılmış" dedi.

'BOMBALAMA EMRİNİN HUKUKİ DAYANAĞI YOK'

İkinci olarak ise kararda, insansız hava araçlarının görüntüsünde katledilen kişilerin silahsız olarak görüldüklerinin yazdığını belirten Türkdoğan, "Ama ihtimale dayalı olarak, 'örgüt militanı olabilirler' diyerek bombalama emri vermişler. Birincisi; insansız hava araçları görüntülerinde silahsız olan kişilerin sivil olma ihtimali gözetilmeli ve böyle bir emir verilmemeliydi. İkincisi; örgüt militanı da olsalar, silahsız örgüt militanlarına yönelik de bombalama emri veremezsiniz; 'dur' ihtarı, 'teslim ol' çağrısı yapmadan silah kullanamazsınız. Savcı bunları yazmayarak çelişkiyi net olarak ortaya koymuş" eleştirilerini yaptı.

Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 24. Maddesi'ne atıfta bulunarak, 'Konusu suç teşkil eden emrin yerine getirilmemesi gerekir. Emri veren de uygulayan da suçludur. Maddede böyle yazıyor. Sivil ölümler için emir verilecek ama bu emri verenler için dava açmayacaksınız! Savcı hukuk zekamızla alay ediyor" diyen Türkdoğan, 30. Madde'nin ise 'hata halini' düzenlediğini, cezada bir indirim sebebi getirebileceğini ancak suçu ortadan kaldırmadığını kaydetti. Türkdoğan, "Dolayısıyla savcının gerekçeleri kesinlikle hukuk, kanun mantığına aykırı" diye ekledi.

'İNSANLIĞA KARŞI SUÇLARDA CEZASIZLIK POLİTİKASI'

Türkdoğan, Türkiye'de insanlığa karşı işlenen suçlarda cezasızlık politikasının sürdüğünü ifade ederek, şöyle devam etti:

"Özellikle Kürtlere yönelik suçlarda bu politikayı görüyoruz. Bu politikanın uygulandığı ülkelerde hukuk üstünlüğünden, adil yargılamadan, masumiyet karinesinden, kişi güvenliği ve özgürlüğünden bahsedilemez. Bu karar, Türkiye'deki yargının sefaletini ortaya koyması bakımından da önemlidir. Devlet sözkonusu olduğunda yargının devredışı kaldığını gösteren vahim bir karardır. Artık Türkiye'de özel yetkili mahkemelerle, askeri mahkemelerle yoluna devam edemez. CMK 250 ve TMK 10 ile çalışan mahkemeler kapatılmalı, askeri mahkemeler kapatılmalı. Buralardan adalet çıkmayacağı ortada."

Türkdoğan, "Bu kararı okuyan insan ortada silahsız insanların göz göre göre öldürüldüğünü anlıyor. Bütün bunlar yapılıyor ve bir kişiye dava açılmıyor. Bu ülkede adalet kalmamış. Vicdanında azıcık adalet duygusu olan kişinin bir dava açması gerekirdi. bu dahi yapılmamış" diye konuştu.

'ADALET ARAYIŞIMIZ DAHA GÜÇLÜ SÜRECEK'

Roboski'yi "insanlığa karşı suç" olarak gördüklerini söyleyen Türkdoğan, bu tür suçlarda da zaman aşımının işleyemeyeceğini dile getirdi. Suçluların er ya da geç yargı önüne çıkartılarak cezalandırılmalarını isteyen Türkdoğan, "İnsan hakları savunucuları olarak adalet arayışını sürdüreceğiz. Türkiye'nin artık gerçek anlamda yargı yapılanmasına, tarafsız, bağımsız yargıya, yargı birliğine ihtiyacı vardır. Yaşamını yitirenlerin ailelerinin acısının bir daha arttığını düşünüyorum, bu vicdansız, adaletsiz kararla. O insanların acılarını artırmamak adına adalet arayışımızı daha güçlü sürdüreceğiz" mesajını verdi.