İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, 26 Temmuz 2017 Çarşamba günü, 21 Temmuz’da Neve Şalom ve 22 Temmuz’da Ahrida Sinagogu önünde gerçekleştirilen antisemit eylemlere ilişkin Alperen Ocakları Başkanı Kürşad Mican hakkında suç duyurusunda bulundu. Basın açıklamasına Avlaremoz da katılarak görüşlerini paylaştı.

Eren Keskin’in twitter hesabından yaptığı duyuruyla, “26 Temmuz Çarşamba ( yarın) Musevilerin ibadet merkezlerine Yönelik tehditler ile ilgili, Alperen Ocakları na suç duyurusunda bulunacağız.” ve“Irkçılığa HAYIR diyenler yarın 11.30 da Çağlayan adliyesinde Buluşuyor.” kamuoyuna çağrıda bulunmuştu. İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon tarafından gerçekleştirilen suç duyurusunda ibadethanenin taşlanması, tekmelenmesi gibi fiziki saldırıların yanı sıra sinagog önünde gerçekleştirilen eylemde sarf edilen sözlerin de suç teşkil ettiği ifade edildi.

"TEHLİKE ARZ EDİYOR"

İHD İstanbul Şubesi Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyon adına açıklama yapan Işıl Su Erdoğan, “Irkçılık ve antisemitizm karşıtları olarak Türkiye Yahudilerini İsrail’in devlet politikalarından sorumlı tutan ve ırkçılık içeren bu söz ve davranışlar nedeniyle Alperen Ocakları Başkanı Kürşad Mican’ın suç işlediğini ve bu suçun toplumsal bir tehlike arz ettiğini düşündüğümüzden, ayrımcılığı yasaklayan AİHS 14. maddesi, TCK’nın tehdit suçunu oluşturan 106. maddesi, ayrımcılık suçunu yasaklayan 122. maddesi, ibadetin engellenmesini yasaklayan 155/2. maddesi ve halkın bir kesimini diğer kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa sevk edilmesini yasaklayan 216. maddesi uyarınca gereğinin yapılmasını arz ediyoruz” dedi.

Erdoğan’ın okuduğu basın açıklamasında ayrıca, “Biz ırkçılık ve antisemitizm karşıtları buradan ilan ediyoruz ki, Türkiye Yahudileri, İsrail’in mevcut yönetiminden sorumlu değildir. Herhangi bir TC yurttaşı, nasıl başka bir ülkenin politikaları nedeniyle cezalandırılamaz, ya da ondan söz konusu ülkeyi lanetlemesi talep edilemezse, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı Yahudilere de İsrail’in edimleri nedeniyle hakaret, tehdit yöneltilemez, onlardan yurttaşı olduğu ülkeye sadakatini kanıtlaması talep edilemez. Bu ilkeye uymamak suçtur.

Yine buradan Türkiye Yahudi toplumuna sesleniyoruz: Biz insan hakları savunucuları, ırkçılık ve antisemitizm karşıtları size karşı işlenen bu suçun takipçisiyiz, yanınızdayız, mevcut koşullar her ne olursa olsun, gücümüzün yettiği en son noktaya kadar size yapılan tehdit, hakaret ve saldırılara karşı adalatten yana olan herkesi mücadeleye çağıracağız.” ifadelerine yer verildi.

İHD’nin basın açıklamasının ardından Avlaremoz adına söz alan Işıl Demirel aşağıdaki metni okudu;

“Geçtiğimiz hafta Kudüs’te yaşanan Mescid-i Aksa gerginliğinin ardından, İstanbul Alperen Ocakları, 20 Temmuz 2017 akşam saatlerinde, Neve Şalom Sinagogu önünde, 22 Temmuz 2017
günü ise Ahrida Sinagogu önünde antisemit gösteri ve saldırılar gerçekleştirdi. Olayı ve İsrail’i protesto etmek üzere Sinagog önünde toplanan gruplar tekme ve taşlarla Sinagog kapılarına saldırırken, ellerinde pankartlar ile İsrail aleyhine çeşitli sloganlar atarak Türkiye’deki Yahudileri ibadethanelerine sokmamakla tehdit ettiler.

Neve Şalom, Sinagogu önünde gerçekleştirilen bu antisemit saldırının ardından 21 Temmuz günü, Anadolu Ajansı ve TRT, “Mescid-i Aksa’nın ibadete kapatılması yurt genelinde protesto edilecek” haberini söz konusu saldırının görsellerini kullanarak, bir ibadethaneye yapılan bu açık şiddet ve taciz olayını bir protesto gösterisi haberi olarak servis etti.

"EŞİT VATANDAŞLIĞIN İHLALİDİR"

Yaşanan saldırılar çeşitli devlet mercileri tarafından kınansa da bu saldırılar ile ilgili soruşturma açılmadı. Kolluk kuvvetleri tarafından 24 saat esasına göre korunan bir ibadethanenin önünde
gerçekleşen saldırılar engellenmediği gibi, saldırıyı gerçekleştirenler herhangi bir yaptırımla da karşılaşmadı.

Saldırıları gerçekleştirenler kadar bu saldırının kullandığı dili pekiştiren ve daha kötüsü teşvik eden, Diyanet İşleri Başkanlığı, Trt ve Anadolu Ajansı gibi kurumlar da işlenen bu nefret suçu ile ilgili bir yaptırımla karşı karşıya kalmadı.

Geçtiğimiz hafta yaşananlar gösteri hakkı, protesto olarak değerlendirilemez. İsrail’i protesto etmek amacıyla Türkiye’de yaşayan Yahudilerin ibadethanelerine saldırılması, özgürlükleri ve yaşam haklarının kısıtlanmaya çalışılması Türkiye’de yaşayan Yahudileri İsrail’in bir uzantısı ve Türkiye’deki yansıması olarak görmektir. Bu yurttaşlık haklarının ve eşit vatandaşlığın ihlalidir.

Türkiyeli Yahudilerin, İsrail devletinin eylem ve politikalarından sorumlu tutulması, bunlar ile ilgili beyanda bulunmalarının, özür dilemelerinin, protesto etmelerinin beklenmesi ve bunlar olmadığında ise taciz ve tehdit ile karşı karşıya kalmaları kabul edilemez.

Yaşanan saldırılar tehdittir, nefret suçudur, nefret söylemidir, nefret eylemidir ve Antisemitizmdir. Biz Avlaremoz olarak Antisemitizmle olan mücadelemizde her daim Türkiyeli Yahudilerin
yaşam haklarını ve özgürlüklerini korumak üzere yola çıktık. Yahudilerin ibadet mekanları önünde yapılan bu saldırıların cezasız kalmaması, İsrail ve Filistin arasında yaşanan her gerilim
sonucunda bugüne dek sayısız kez gerçekleştirilen saldırıların artık son bulması, basında Yahudilere karşı yaygın bir şekilde kullanılan nefret dilinin artık bir yaptırımla karşı karşıya kalması için mücadele etmek üzere ve daha da önemlisi “Türkiyeli Yahudiler Yalnız Değildir!” demek için buradayız!”