Prof. Dr. Melek Göregenli, Hocalı mitinginde hakim olan ırkçı dili ve İdris Naim Şahin'in konuşmasını eleştirerek, bu coğrafyada nefret söyleminin suç sayılmamasına dikkat çekti.

 

Ekin KARACA / Bianet

 

Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Melek Göregenli, hafta sonu Taksim'de gerçekleştirilen Hocalı katliamını protesto mitingini bianet'e değerlendirdi.

 

Prof. Dr. Göregenli, mitingi Hocalı'da yaşanan acı olayların anılması, insanlarda duyarlılık oluşturulması çabasından çok, 1915'te, ülkemizde gerçekleşen bir başka acı olayın inkarı hedefine yönelik bir eylem olarak değerlendirdi.

 

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in de mitinge katılmasını eleştiren Prof. Dr. Göregenli, Şahin'in kullandığı milliyetçi dilin sadece şiddet üretmeye yarayacağını ifade ederek "Milliyetçi dilden iyilik çıktığı insanlık tarihi süresince bir kere bile görülmemiştir" dedi.

 

"BU COĞRAFYADA NEFRET SÖYLEMİ SERBEST"

Prof. Dr. Göregenli, mitingde taşınan pankartlarda yer alan ifadelerin Ermenilere karşı hakaret, öfke ve aşağılama dolu olduğunu söyledi.

 

"Ermenilere yönelik ayrımcı, ırkçı nitelemelerle dolu bu dil, sadece nefret söyleminin değil aynı zamanda nefret suçunun da göstergesidir. Fakat ne yazık ki bu coğrafyada nefret söylemi serbesttir, nefret suçuysa ancak mağdur hayatını kaybederse suç sayılmaktadır."

 

"Demokratik bir ülkede nefret söylemi hatta suçu sayılabilecek bir düşünce, bizde 'ifade özgürlüğü' kapsamında savunulmaktadır ve bu ifade özgürlüğü hakkı sadece iktidarlara mahsustur."

 

"Örneğin dün Taksim civarında bulunmak zorunda olan bir Ermeni'nin korkmasına, tedirgin olmasına hatta belki de Ermeni olduğu anlaşılmasın diye hayal bile edemediğim önlemler almasına neden olmak suç değildir; o Ermenidir ve Hocalı'da yaşananlardan 'doğuştan sorumludur.'"

 

Prof. Dr. Göregenli, nefret saldırılarına, nefret diline ve suçlarına neden olan şeyin, saldırganların kişisel motivasyonları değil, mağdurun ait olduğu gruba yönelik önyargılar, ayrımcılık ve yanlılıklar olduğu görüşünde.

 

"Bu yanlılıklar ve ayrımcılık, aniden oluşmamakta, içinde yaşanılan sistemlerin yapısından kaynaklanmaktadır ve bütünüyle ideolojiktir."

 

"HEDEF FARKLI, DİL AYNI"

Dünyanın farklı coğrafyalarında saldırganların hedeflerinin değişebildiğini ancak saldırganların zihniyet yapıları, motivasyonlarını oluşturan ve besleyen ideolojik ortamın değişmediğini söyleyen Göregenli, bu nedenle ülkeden ülkeye nefretin yöneldiği grupların farklı olduğunu ama dil ve içeriğin hep aynı olduğunu söyledi.

 

"Sistem, hangi grubu aşağıda tanımlıyorsa mağdur odur. Dün, Taksim'de, 'Ermeniler' diyerek bu ülkenin yurttaşlarını ve dünyanın başka yerlerinde yaşayan Ermenileri hiç ilgileri ve sorumlulukları olmayan bir şiddetin sorumlusu olarak tarif edenlerin, 'Türkler' diye başlayan ve Türkiye iktidarlarının yaptığı kötülüklerden söz eden cümlelerden, 'Türkler' olarak alınmaya hiç hakları olmayacaktır."

 

"NEFRET SÖYLEMİ SADECE KARŞITINI DOĞURUR"

Prof. Dr. Göregenli, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in mitingde yaptığı konuşmada bu ülkede yaşayan ve Türk olmayan yurttaşları "erdemleri" bakımından dışladığını söyledi.

 

Bakan Şahin'in "Cephedeki düşmanına su ikram etme erdemini gösteren sadece Türk askeri ve milletidir" sözlerini eleştiren Göregenli, Bakan'ın "sadece" Türklere özgü iyilikleri vurgulayarak ayrımcılık yaptığı görüşünde.

 

Göregenli, İdris Naim Şahin'in "Türk milletinin yüreği ve gönlü sevgi doludur, ama yüreği bir olan Türk milletinin aynı zamanda gerektiğinde yumruğu da birdir" sözlerinin ise Hocalı mitingi bağlamında düşünüldüğünde, kendiliğinden bir düşman tarif ettiğini söylüyor.

 

"Nefret söylemi sadece karşıtını doğurur ve yeni suçları. Bence hepimizin bakana, bu ülkenin bütün kimliklerini korumanın görevi olduğunu hatırlatmamız gerekiyor."

 

"Bir de aklıma gelen bir soru var: 27 Mayıs'ın, 12 Mart ve 12 Eylül'ün, 28 Şubat'ın, 1915'in, Dersim'in, Diyarbakır ve bütün diğer cezaevlerinin, işkencelerin, kadın cinayetlerinin, çocuklara tecavüzlerin, çocuk ve sayısız kadın cinayetlerinin ve daha sayarak bitiremeyeceğim bu coğrafyada yaşanmış bütün kötülüklerin sorumluluğu "Türk milleti"ne yüklenebilir mi?"

 

"Milliyetçiliğin akıldışı dili, her zaman ve her yerde kitleleri büyüler ve bu büyünün sonucu sadece şiddettir; kısır bir döngü halinde hem övülen hem de yerileni tektipleştirir ve gruplar arasındaki sınırları ve düşmanlığı pekiştirir; bu dilden iyilik çıktığını insanlık tarihi bir kez bile göstermemiştir."