Geçtiğimiz 28 Şubat günü, Kamil B. tarafından bir silah aracılığıyla kaçırılmak istenen İsmail Beşikçi Vakfı Başkanı İbrahim Gürbüz’ün o gün yaşadıkları hala aydınlatılmış değil. Olayın ertesi günü serbest bırakılan Kamil B’yle bağlantılı olduğunu düşündüğü kişilerden de tehdit aldığını söyleyen Gürbüz’ün yakın koruma talebi yerine getirilmiyor. Gürbüz, ‘Ölürsem sorumlusu devlettir’ diyor.

Agos'tan Özgün Çağlar'ın haberi şöyle: 

İsmail Beşikçi Vakfı Başkanı İbrahim Gürbüz, 28 Şubat 2014’te saat 10.00 civarında, Kamil B ile, randevulaştığı Büyükçekmece BP benzin istasyonunda buluştu. Kamil B, Gürbüz’ün Büyükçekmece’de bulunan iş merkezinin deposunu kiralayan firmanın depo müdürüydü. Gürbüz’ün 7-8 aydır tanıdığı Kamil B, depodaki işinden ayrıldıktan sonra yeni işe başladığı lojistik firmasının patronlarıyla Gürbüz’ü tanıştırıp, yeni bir proje hazırlayacağı gerekçesiyle böyle bir görüşme ayarlayabildi.

Kamil B, Gürbüz’ün kullandığı araca bindi, sağ ön koltuğa oturdu ve görüşmeye gidileceği söylenen Hadımköy’deki soğuk hava depolarına doğru yola çıkıldı. Kamil B’nin dizinin üzerinde bir bilgisayar çantası vardı. Araç, bir benzin istasyonunda bir ara durup yakıt aldıktan sonra yoluna devam etti.

GÜRBÜZ’E SORULAN ÜÇ SORU

İkili araçla kırsala doğru yol alırken, Kamil B, Gürbüz’e ilginç sorular sormaya başladı. İlk soru, “Vakıf çalışmaları yürütüyorsunuz, sitenizden bütün çalışmalarınızı izliyorum. Siz bu çalışmalarınız nedeniyle hiç korkmuyor musunuz?” idi. Gürbüz, o anda bir komplonun içine düştüğünü fark etti. Aklına suikasta kurban giden arkadaşı gazeteci Musa Anter geldi. Kamil B’ye ‘dik duran’ bir yanıt vermeye çalışan Gürbüz “Bak Kamil, iki yol var. Bir, hakikat yolu; iki, doğruya yanlış demek. Hakikatın yolunu seçerseniz, tarihe onurlu bir insan olarak geçersiniz ama doğruya yanlış derseniz kişiliksiz, onursuz bir insan olursunuz. Ben birincisini seçiyorum, bedeli ne olursa olsun, hiç umurumda değil. Allah’tan başka kimseden korkmuyorum” dedi.

Gürbüz’ün bu yanıtından sonra sessiz kalan Kamil B, sonrasında ‘Senin hiç düşmanın yok mu?’ diye sordu. İçine düştüğü durumun farkında olan Gürbüz, ticaret yapmayı iki sene önce bıraktığını ve bu nedenle kimseyle arasında alacak-verecek meselesi olmadığını söyledikten sonra “Beşikçi Vakfı’nda sadece bilim-kültür-sanat-sosyoloji çalışmaları yapıyoruz. Bundan rahatsızlık duyanlar varsa, kendi bilecekleri bir iş. Yasal bir kurumuz biz” dedi.

Sonrasında Kamil B, Gürbüz’e bir soru daha yöneltti: “Siz birilerinin işine çomak soktunuz mu?” Bu soruya, bir önceki soruya verdiği cevaba benzer bir yanıt veren Gürbüz, o an sadece içinde bulunduğu ‘cehennemden’ nasıl kurtulacağını düşünüyordu ve sonrasında, saat 13.00’te bir başka randevusu olduğunu, bu nedenle Kamil B’nin patronlarıyla olan randevusundan vazgeçtiğini söyledi. Kamil B, ‘Çok az kaldı’ diyerek, Gürbüz’ün geri dönmesini engellemeye çalıştı. O sırada kullandığı aracı yavaşlatan Gürbüz, birden Kamil B’nin bilgisayar çantasının altında sakladığını fark ettiği silahı homurtulu bir sesle üzerine doğrulttuğunu gördü. Ateşe hazır durumda olan silahı gören Gürbüz’ün tahminine göre, Kamil B, benzin istasyonunda yakıt aldıkları sırada silahını hazırlamıştı.

ÇANTADAKİ BOMBA DÜZENEĞİ

Sağ eliyle namluyu kendinden uzaklaştırmaya çalışan Gürbüz, sol eliyle de arabasını durdurdu. Kamil B’nin ‘Silah patlayacak’ lafını önemsemeden, bu sefer iki eliyle birlikte silahı almaya çalışan Gürbüz, boğuşmanın ardından silahı alabildi. Bilgisayar çantasından da şüphelenen Gürbüz, çantayı almak için hamle yapınca, Kamil B ‘Çantada bomba var, patlayacak’ dedi. Gözü o an hiçbir şey görmeyen Gürbüz, ‘Patlasın’ dedi. Gürbüz, sonunda çantayı alarak arabadan indi.

Çantayı ısrarla isteyen Kamil B’ye ‘Sana çantayı vereceğim ve senden davacı da olmayacağım ama bana seni buraya kimlerin yolladığını söyle’ diyen Gürbüz,  ‘Abi söyleyemem’ yanıtı alınca, işin içinde ‘çok gizli şeyler’ olduğunu o an iyice kavradı. Kamil B’yi dışarıda bırakarak arabaya binen Gürbüz, soluğu Çatalca İlçe Emniyet Müdürlüğü’nde aldı.

Polis tarafından yapılan incelemede, çantanın içinde, uzaktan kumandalı bomba düzeneği, 15 plastik kelepçe, üç gaz tabancası, bir yüz maskesi, bir de Kamil B’nin ne yapması gerektiğini belirten bir eylem planı ile 250 bin lira’lık iki senet olduğu görüldü. Sonrasında yapılan incelemede ise, bu nesnelerin üzerinde Kamil B’ye ait parmak izi dışında, bir adet bilinmeyen bir kişiye ait parmak izi ile on adet tespit edilemeyen parmak izi olduğu görüldü.

Kamil B’nin ‘teslimatçı’ olduğunu düşünen Gürbüz, “Kamil’in amacı beni öldürmek değildi, sadece beni alıp birilerine götürecekti. Bu plan gerçekten karanlık bir plan” diyor.

Bomba düzeneğinin yer aldığı çantadan çıkan ‘eylem planı’nda, Kamil B’nin Gürbüz’ü kaçıracağı güzergaha dair hazırlanan bir çizim dikkat çekiyor. Kendisinin silah zoruyla alıkonacağı noktanın ‘Burda silah çek!’ diye belirtildiği eylem planına dair konuşan Gürbüz, kâğıttaki diğer yazıların, Kamil B’nin ‘teslimatçılık’ görevini yaptıktan sonra, ‘yapması gerekenlere’ dair bilgiler verdiğini tahmin ettiğini belirtiyor.

ZANLI SERBEST BIRAKILDI

Emniyete gittiğinde 7-8 saat boyunca beş ekip tarafından sorgulanan Gürbüz “Bana uyguladıkları muamele suçlu muamelesiydi. Olayı anlatmamı istiyorlardı ve geçmişte terörle mücadele kapsamında ele alınan davalarımı da önüme sürdüler” dedikten sonra Kamil B’ye dair şu bilgileri veriyor: “Kamil B, akşam yakalandı. Susma hakkını kullandığı söyleniyor. Ertesi gün savcı tutuklama istediyse de, sulh mahkemesi serbest bırakmış. Kamil B’nin bana yönelttiği silahı ve çantasındaki bomba düzeneğini nereden temin ettiği sorulmadı. Bunlar sorulmadığı gibi, beni nereye götüreceği de sorulmadı. Gasp masasındaki polisler ‘Kamil B bunalmış, kendi uydurmuş bu planı’ dedi.”

Kamil B’yle bağlantılı olduğunu düşündüğü kişilerden hala tehdit aldığını söyleyen Gürbüz, olayın üzerinden aylar geçmesine rağmen ilgili birimlerin dosyayla ilgilenmediğini söyledi. Suç delillerini Çatalca İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne teslim ettiklerini, ancak Kamil B’nin olayın ertesi günü serbest bırakıldığının altını çizen Gürbüz, çantada bulunan senetlerin de yaşananlara ‘gasp süsü’ verilmek için hazırlandığını, Kamil B’nin amacının kesinlikle para olamayacağını belirtiyor. Kamil B, yol boyunca Gürbüz’e parayla ilgili hiçbir istekte bulunmamıştı.

28 Şubat gününden bu yana korku içinde yaşamak zorunda kalan Gürbüz’ün koruma talebi hala yerine getirilmedi, ancak iş yerine ve evine, herhangi bir şüpheli durumda çağrı üzerine polis ekibi geliyor ve ekiplerce sadece tutanak tutuluyor. Gürbüz, ‘Ölürsem sorumlusu devlettir’ diyor.

AVUKAT DOĞAN: ‘GÜRBÜZ’ÜN ETRAFINDA BİR CİNAYET EKİBİ OLUŞTURULDU’

İbrahim Gürbüz’ün avukatı Erdal Doğan, kaçırılma girişimine dair Agos’a şunları söyledi:

Olayın oluş biçimine ve dosyadaki bilgilere bakıldığında, olayın adi bir olay olmadığı açıktır. Zanlıyla birlikte yakalanan eylem planının da üçüncü şahıslar tarafından yazıldığı açıktır. Hedef olarak Gürbüz’ün öldüreceği de yine öyle. Zanlının üzerinde yakalanan bomba düzeneği gibi suç aletleri, bu işin profesyonel bir ekip tarafından hazırlandığını gösteriyor. Tüm bunlara baktığımızda, Gürbüz’ün etrafında bir cinayet ekibinin oluşturulduğunu görüyoruz. Gürbüz’ün yıllar içerisinde yaptığı çalışmalar, şu an İsmail Beşikçi Vakfı’nın yönetiminde olması, hedef olması için nedenler arasında. Zaten olayın öncesinde, Beşikçi Vakfı’na ve Gürbüz’e ekonomik engeller çıkarılmasına da şahit olduk. Kamil B’nin etrafında şüpheli olarak adı geçen kişilerin de Gürbüz’ü hedef gösterici konuşmaları dosyada mevcut. Her şeyden öte, bu basit bir olay bile olsa, bir bomba düzeneğiyle, diğer suç aletleriyle ve eylem planıyla yakalanmış birinin, ilk anda Kamil B gibi serbest bırakılması düşünülemez. Geçen dört ay boyunca dosya asayiş, terör ve organize suçlar birimleri arasında gidip geldi. Sürekli savcı değiştiriliyor. Dosyanın derinleştirilmemesi gibi bir çaba da ortada.