Soruşturmayı yürüten 'FETÖ' davası sanığı savcı Murat İnam için, “görevinden uzaklaştırılmasın” diye oy kullanan ve oyçokluğuyla savcılık yapmasını sağlayan iki HSYK üyesinin, 'FETÖ' üyeliğinden tutuklanmasının ve meslekten ihraç edilmesinin bu soruşturmayı “yok hükmünde kılacağına” vurgu yapan hukukçuların görüşleri şöyle:

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu: Bu konular yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile ilgili konular. Bu nedenle yargı bağımsızlığının, tarafsızlığının ve hesap verilebilirliğinin olmadığı her uygulamanın bugün zedelendiğini görüyoruz. Türkiye’de yargı bağımsız, tarafsız ve hesap verebilir hale gelmeden, kamuoyunu ilgilendiren her soruşturma toplumu bölmeye, kutuplaştırmaya yarayacak. Bundan en büyük zararı da Türkiye görecektir.

Avukat Doğan Erkan: Hukukta ihsas-ı rey denilen bir kural vardır. Yani, tarafsızlığına kuşku düşürecek bir durum olduğunda savcı kendisi re’sen çekilir. Kendisiyle ilgili en ufak bir şüphe varsa yürüttüğü soruşturma reddedilir. Bu soruşturmayı yürüten savcı “kripto FETÖ’cü savcı mıdır?” Önce bunu anlamaya çalışıyoruz. Bu soru akla gelen ilk soruysa, hukuku tartışamıyoruz ki. Ayrıca bu HSYK üyelerini kim atadı? Hukuku tartışmak istiyorsak, öncelikle bunların tümüyle temizlenmesi lazım. Cumhuriyet’e yönelik soruşturmayla ilgili de şu anda yapılması gereken şey, yürüyen soruşturmayla ilgili “yok hükmünde” kararının verilmesidir. 

Savcı derhal görevden alınmalıdır. Hemen yeni savcıların atanması gerekir. Örneğin, 17-25 Aralık sürecinde nasıl ki “soruşturmayı yürüten [[Haber görseli]] savcılar FETÖ üyesi olduğu gerekçesiyle soruşturmalar kapatıldıysa”, “Cumhuriyet gazetesi ile ilgili soruşturmayı FETÖ’cü de olsa soruşturulsun” mu denilmedilir? Yani, “Bize FETÖ’cü savcı serbest, onlara yasak mıdır?” Aynı zamanda derhal CMK’ye göre tutukluların tahliyesi istenmelidir.

Avukat Turgut Kazan: Ortaya çıkan bu durumda sorun yeniden ele alınmalı. O savcının soruşturmadan alınmasını bırakın meslekten uzaklaştırılması gerekir. Bu skandal Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın açıklamasıyla kapatılamaz ki zaten kapatılmamıştır da. O savcı görevine devam ediyor. Bu soruşturmayı sağlıklı yürütecek birinin görevlendirilmesi gerekir.

Avukat Celal Ülgen: Odatv’nin yeni haberi vehametin boyutlarını değiştirdi. Daha derin ve kapsamlı bir sorunla karşı karşıyayız. Ben olaya bir savcının masumiyet ilkesi açısından da bakmıştım. Ama HSYK’nin da işe katılmasıyla bunun bilinçli bir tercih olduğu ortaya çıktı. Zaten Adalet Bakanı’nın gaz alan açıklamasından sonra soruşturmadan alınmaması da bu savımızı güçlendiriyor. Hukuk ayaklar altında.

Prof. Dr. Köksel Bayraktar: Bu sorunun cevabını yargı da arıyor ve veriyor. Yargının, yargıçlığın tarafsız ve bağımsızlığı, onun hakkında aleyhe bir şey söylenmemesi ile olur. Yargıçlar eskilerde halktan daha kopuk yaşarlardı, bağımsızlıklarına gölge düşmesin diye. Bu duruma HSYK’nin bir çözüm bulması gerek. Bu tür konular gittikçe fazlalaşıyor. Bu durum yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile uyuşmuyor. Bırakın büyük davaları normal davalarda bile halkı nasıl inandıracaksınız? HSYK bu savcıyı görevden alabilir.

Avukat Can Atalay: Adil yargılanma hakkının ihlal edildiği ve açık hukuka aykırılıklar nedeniyle bu yargılamanın en başından itibaren hukuka aykırı olacağı açık. Bu kabul edilemez bir durum. Bu savcının, değil bu dosyada herhangi bir dosyada görev yapamayacağı, itirafçı olduğu söylenen savcıların herhangi bir biçimde savcılık görevine devam edemeyeceği kanımızca açık. PKK ya da DHKP-C üyeliği nedeniyle hakkında ağırlaştırılmış müebbet, müebbet ve onlarca yıl hapis cezası istenen bir savcı olsaydı anılan örgütler iddiasıyla sürdürülen soruşturmalarda görev yaparlar mıydı? HSYK görevden alıp almayacağını kendisi bilir. Bu saatten sonra ne yaparsa yapsın Cumhuriyet gazetesine yönelik bu operasyon çökmüştür. Hukuka aykırılıklar başka hiçbir şeye gerek bıraktırmayacak şekilde ortaya çıkmış durumdadır.