Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in öldürülmesi ile ilgili  Ümit Kıvanç, "Cemaatçi polis şefleri Hrant'ın öldürülmesine karıştıysa, bu, fiilen, hükümetin de karışmış olması anlamına gelir" dedi. 

Ümit Kıvanç'ın riyatabirleri.blogspot.com.tr'de blogunda yayımlanan yazısı şöyle: 

Hrant'ın öldürülmesini Cemaat'in üstüne yıkma operasyonu başladı. Katil Ogün Samast'ı hapishaneden getirtip konuşturuyorlar. Olan biten zerre kadar güven uyandırmıyor.

İzlenimim, Ogün Samast'a birşeyler vaat edilip, talimata uygun şekilde konuşturulduğu. Cemaat'le bağlantılı bilinen Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer'i cinayetten önce tanıyıp tanımadığını falan sormuşlar. Samast'ın ifadesidir diye yayımlanan haberlere bakınca başka türlü düşünmek mümkün değil. Samast'ın ağzından yazılanlar fazlasıyla şüphe yaratıcı.

Ali Fuat Yılmazer'i televizyona çıkıp saatlerce konuştuğu programlarda izledim. Program esnasında sunucu Tarık Toros'a epeyce tweet gönderdim. Kezâ, Ramazan Akyürek'in, büyük ihtimalle ertesi gün gözaltına alınacağı varsayımıyla çıktığı programı da izledim. Bir sürü tweet de o esnada gönderdim. Her ikisine de sorulması gereken hayatî hiçbir soru ya sorulmadı ya da geçiştirici cevaplarının üstüne gidilmedi. Haliyle. Yılmazer twitter'da faaliyet gösterirken kendisine birçok tweet attım. Cevap vermedi. Belki görmedi, bilmiyorum. Ramazan Akyürek, zaten soru sorulabilecek, sorsan cevap verecek birine benzemiyor. Daha çok, birilerine söyleyip seni "aldırır" sanki.

Yılmazer'in, cinayet sürecinde ve sonrasında bulunduğu konum itibarıyla kritik bilgilere sahip olmaması imkânsız. Ramazan Akyürek'in ise, ancak işin az mı çok mu içinde olduğunu tartışabiliriz. Kendisini TV'de izlemeden önceki bilgilerimizle hakkında sahip olduğum izlenim, kendisinin zerrece güven yaratmadığı TV programıyla bin defa pekişti. Ali Fuat Yılmazer ile ilgili şüphelerimi büyüten de doğrudan doğruya kendisinin tutumu ve savcıya verdiği ifadede sokak dedikodusu düzeyini aşmayan şeyler söylemiş oluşu. O düzeyde bir polis, "Bunun Veli Küçük'ün işi olduğunu herkes söylüyordu, ben de oradan biliyorum" diye konuşuyorsa, bizimle alay ediyor demektir.

Bu işi Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer üzerinden Cemaat'e yıkmayı planlayanlar inşallah göründüğü kadar tehlikeli bir oyun oynuyorlardır. Yılmazer veya Akyürek'in karşı hamle yapıp bildiklerini ortaya dökmeyeceklerine nasıl güvenebiliyorlar?

Başta cumhurbaşkanı, bu hükümetin özellikle unutturmaya çalıştığı bir hakikati hatırlamanın tam da yeri burası: Cemaat'in silahlı bürokratları bu işleri yaparken, şimdiki gibi, hükümetle kavga halindeki bir "paralel yapı"nın elemanları saymıyorlardı kendilerini. Hükümet de onlara kendi adamları gözüyle bakıyordu. Dolayısıyla, Yılmazer veya Akyürek bildiklerini dökerlerse suçlayabilecekleri, kendilerinin dışında hükümet adına işe bulaşmış başka birilerini bulamayabilirler. Hükümet cinayeti Cemaat'in üstüne yıkmaya çalışırken bu duruma mı güveniyor?

PEKİ CEMAAT HRANT'IN ÖLDÜRÜLMESİNE BULAŞTI MI?

Önce hatırlatayım: MGK "misyoner tehlikesi"ne ilişkin kararlar aldı - Genelkurmay, Hrant'ı suçlayıp tehdit eden özel açıklama yaptı - Yargıtay âdetâ onun için "öldürülebilir" vizesi verdi - Hrant'ın öldürülüşüne giden süreçte hem polis hem jandarma var; tıpkı katile Türk bayrağı verip poster pozu ve video çektirirken olduğu gibi - hem Trabzon polisi hem İstanbul polisi var - Hrant'ı tehdit edenler MİT görevlisiydi - MİT, mahkemeye "cinayet hakkında elimizde bilgi yok" diye yazı yazdı - Ramazan Akyürek, önce Trabzon Emniyet Müdürü, sonra Emniyet İstihbarat Daire Başkanı'ydı - ordu, polis, yargı, MİT, hükümet, Cemaat: bu güçlerden hiçbiri, cinayetin aydınlatılması için kayda değer hiçbir çaba göstermedi; aksine, soruşturmayı geciktirme, saptırma, imkânsızlaştırma ve delil karartma konularında elbirliğiyle çalıştılar.

Buradan, "bu işi Cemaat yaptı" çıkmaz. "Cemaat de işin içindeymiş" çıkar. Öbürleri gibi, öbürleri kadar.

(Burada mevzumuz, hükümetin cinayeti Cemaat'e yıkma operasyonu. Meseleyi özel olarak Cemaat açısından ele almıyoruz. Ancak gelebilecek tepkilerin en büyüğüne karşı şimdiden birşeyler söylemek isterim: Hrant'la dostluğu olan, öldürülmesinden ötürü büyük üzüntü duyan insanlar var, Cemaat çevresinden. Bunu biliyorum. Ancak Cemaat eğer onlarsa, Ramazan Akyürek kim? Senelerce bunu sorduk. "O bizden değil" dendi. Ne işi vardı avukatıyla birlikte apar topar çıkarıldığı Bugün TV'de? Ali Fuat Yılmazer aynı kanalda dizi olmak üzereydi. Neden? "Anadolu yiğitleri"nin her türlü marifetine sahip çıkılıyor mu çıkılmıyor mu? Hem bu iş "yanlışı olan varsa hesabını versin"lerle geçiştirilecek boyutları çok uzun zamandır aştı hem de o yanlışların bir sistematiği olduğunu anlamıyoruz sanmaları ayıp. Hükümetin şu anda yürüttüğü tezgâha karşı, "Hayır, Cemaat asla böyle bir cinayete bulaşmamıştır!" diyebilecek kaç kişi bulurlar kendilerinden başka? Neden?)

Hükümete gelince. Şu soruyu sormak gerekir: Cinayet planlayıp işlemek mi daha ağır suçtur yoksa işlenmiş cinayetin üzerine konmak ve onu her türlü dalaveran için kullanmak mı? Tekrar edeyim: Eğer Cemaat'çi polis şefleri Hrant'ın öldürülmesine karıştıysa, bu, fiilen, hükümetin de karışmış olması anlamına gelir. Şeytanın yeryüzündeki temsilcisi paralel yapı martavallarıyla örtülemeyecek bir hakikat bu. Tıpkı, burada konu ettiğimiz herkesin, cinayet sonrasındaki korkunç kirli işlere hep beraber bulaşmış oluşları gibi.