Mehmet Göcekli / Demokrat Haber

Hava ve su kadar temel bir ihtiyaç “barış”. Herkesin istediği ama bir türlü ulaşamadığı “barış”. Tam yakalandı sanılırken yine uçup giden “barış”...

O “barış”ı arayanlardan bir grup bir kampanya sürdürüyor. Barış talebini her ülkeden ve dilden beyaz tülbentler üzerinde dile getiriyorlar. “Barışa Bir Tülbent De Sen Bağla” gönüllüleri adına Filor Uluk Benli’yle kampanyalarını konuştuk…

- “Barışa bir tülbent de sen bağla” nedir?

Adı üzerinde bir barış projesi.

- Bunu biraz açar mısınız?

Okuma yazma bilen her insanın bir beyaz tülbende istediği renk ve ana dilinden barış mesajı yazıp, adını, soyadını yaşadığı şehri ve imzasını ekleyerek tülbendi ile fotoğraf çektirip bize göndermesini istiyoruz.

Okuma yazma bilmeyenler ise mesajlarını ve diğer bilgileri yazdırıp parmak basarak fotoğraf çektiriyorlar. 

Toplumda barış bilincini ve talebini yükseltmek istiyoruz. Sonra bu fotoğrafları sosyal medya ortamında paylaşarak ilan ediyor ve yaygınlaşmasını sağlıyoruz.

- Amacınız ne?

Ülkemizde 33 yıldır gayrı resmi olarak süren savaşın durdurulması, anaların artık ağlamaması. Ve ülkemizden yola çıkarak savaşların hüküm sürdüğü tüm coğrafyalarda savaşa karşı toplumsal duyarlılığı arttırmak ve barış sürecine geçmek.

- Ne zaman ve nasıl başladınız?

Proje 2011 yılının Eylül ayında ortaya çıktı. Komşu ve arkadaş çevresinden duyarlı insanların bir araya gelmesi, tartışılıp yazılması ve noter tarafından onaylanması ile başladı. Bu projede yer alanların bölgesi olduğu için de pilot bölge olarak İstanbul Fatih Koca Mustafa Paşa semtinde başlandı.

Aldığımız yoğun ilgi ve olumlu tepkiler neticesinde sosyal medya ortamında paylaşılarak tüm ülkeye ve dünyaya hızla yayıldı.

- Noter tarafından onaylatıldı vurgusunun nedeni ne? Buna neden ihtiyaç duyuldu?

Yaşadığımız süreç “Öküz altında buzağı aranan” bir dönem. Hiçbir siyasete bağlı veya bağımlı olmadığı konusunda garantisi olsun diye noter tarafından tasdik edildi.

Bir başka sebep de, projeye katılan her insanın gerçekten barış isteğinin adıyla, imzası ile, fotoğrafı ve yaşadığı yer ile arkasında durup, kararlılığını gösterdiği ölçüde bu sürecin takipçisi olacağına olan inanç.

-Neler yaşandı bugüne kadar? Bize bazı örnekler verebilir misiniz?

Sürekli dillerde dolaşan ve bir türlü gerçekleşmediği için içi boşalan barış dileğinin öncelikle içini doldurduk diyebiliriz.

Savaşın sebebini sorgulama ihtiyacı hissettirerek, ölmek ve öldürmek için karşı karşıya getirilen insanlara ve tüm yakınlarına her hangi bir siyasetten bağımsız, sivil bir inisiyatifle savaşa son yöntemi için alternatif bir çözüm olanağı sunmuş olduk.

Barış önündeki en büyük engeli biz bu proje ile aştık. Her insanın “ana dilinden“ barış istemini belirtmesi ve bunu somutlaştırması sağlandı. Temel bir ‘hak’ olan ana dilleri resmi dil olmayanlara bir eşitlik çerçevesinde yaklaşılmış olundu.

Her dilde 'BARIŞ' bu projede duyduğumuz, öğrendiğimiz ilk kelime olarak kendi varlığını gösterebildi.

'Ama'larla karşılaştığımız zamanlar da olmadı değil. Bu durumları çoklukla aşarken asıl çekincenin “korku” olduğunu da fark ettik. Savaşa hiç de gönüllü olmayan bu halklar açısından zengin coğrafyada ne yazık ki, barış bölücülük ile özdeşleştirildiği için, barış demekten korktuklarına da tanık olduk.

Yakından bu savaşın tarafı olanlardaki birbirine güvensizliğe ve güven duyma ihtiyacının gerekliliğine tanık olduk.

Savaşın zorunluluk olduğunda direnenlere, hatta barıştan farklı şeyler anlayanlara tanık olduk.

Fark ettiğimiz bir şey de, hızla büyüyen bu projenin birbirini çoğaltacak motivasyon yaratmakta inanılmaz büyük bir sihre sahip olduğu. Bu nedenle dünyanın bir ucundan diğer ucuna kararlı bir şekilde sevgi, güven ve koşar adımlarla hızla ilerliyor.

 

Somut örnekler verebilir misiniz?

Barış, ilk yurt dışı seyahatine Sevgili Meral Geylani‘nin talebi üzerine Yeni Zelanda ile çıktı. Sosyal medya yolu ile kurulan ilişki sonucunda Yeni Zelanda‘daki gönüllü arkadaşımız Türkiye’ye dönme kararı aldığında ise birçok şehirde gezici temsilciliğimizi yaptı. Hala proje içerisinde çalışmakta ve Barış için Roboski‘den Ankara‘ya yürüyen Halil Savda ve arkadaşlarına eşlik etmekte.

Almanya Bielefeld‘den sosyal medya yolu ile projemizi duyan 45-50 kişilik bir grup, kendi olanakları ile edindikleri tülbentlere ana dillerinde mesajlarını yazıp insan zinciri oluşturarak fotoğraflandırıp bize gönderdiklerinde, sayfa yolu ile duyurusu yapıldığında çok daha fazla insanın bu zincire katılacağı yorumları ile karşılaşmak güzel örneklerden biri oldu.

Yine Macaristan Budapeşte‘de yaşayan bir ses sanatçısı Sevgili Hannah Berger‘in sayfamızda barış mesajlı tülbendini paylaşması ayrı bir mutluluktu.

Van derneklerinin İstanbul’da ortaklaşa düzenlediği ve bizi davet ettikleri piknikte sahneden yapılan bir çağrı ile “Barışa Bir Tülbent De Sen Bağla” projesi barış aktivistleri olarak sayısız tülbent yazdırma imkanı bulduk.

Bireysel olarak katılımların da hız kazandırdığı projede insanların yaratıcıklarını da kullanarak çok güzel mesajlar ve fotoğraflar çıkarıyor olmaları başka bir anlam ve heyecan katıyor. Buna örnek olarak  bir fırıncı barış dostumuzun ekmek hamurunu kağıt gibi açıp, üzerine çörek otu ile NO WAR yazması, bir başka örnek, tezgâhtar iki genç barış gönüllüsü kızımızın, beyaz ve büyükçe bir kumaşa savaşa hayır yazıp ‘Ben bir Kürt‘üm arkadaşım da koyu bir MHP’lidir sakıncası var mı katılmamızın’ diyerek bizimle paylaşması.

Yine bir başka örnek Edirne‘de bir anaokulu öğretmeninin çocukları toplayıp bir tülbende yazarak paylaştığı mesajıdır.

Böyle sayısız güzel örneklerle dolu bu proje artık kendi yolunu çizmeye başladı.

 

-Kimler destek oldu ve oluyor?

Tamamen bir vatandaş inisiyatifi ile başlayan bu projeye yine destek halkın kendisinden gönüllülük temelinde geliyor. Ülkemizde ve dünyada sayısı her geçen gün artarak çoğalan ve şiarı BARIŞ olan kararlı bir ekip ile birlikte çalışıyoruz. Birçok alanda farklılıkları olan ama bu şemsiye altında birleşen dünya barışçıları destek oluyorlar diyebiliriz. Bireysel imkanlarımızla ucu ucuna tülbentler alıp göndermeye çalıştığımız bir durumda artık projeye kendi tülbentleri ile katılanların sayısı da hızla arttığı için bundan sonrası daha kolay ve hızlı olacaktır.

Hangi ülkelerden katılım var?

Türkiye’de neredeyse girmediği şehir kalmayan bu proje, dünyanın her yerinden yoğun ilgi ve katılım görerek Suriye, Çin, Japonya, Fas, Rusya, Ermenistan, Türkmenistan, Yeni Zelanda, Bulgaristan, Senegal, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Kamerun, Orta Afrika, Macaristan, Yunanistan, Arnavutluk gibi birçok yere ulaşarak her gün çoğalıyor.

Projede birçok ülkede ve şehirlerde oluşturulmuş temsilcilerimiz var.

-Bundan sonra ne yapmayı hedefliyorsunuz?

Proje hedef sayıya ulaştığında, (Her ilin Ankara’ya mesafesi olan km) ekibe sonradan eklenebilecek bir grup ile hazırlanan bir dünya maketi üzerinde, Türkiye coğrafyadaki yerini biraz büyük ve yüksek bir zeminde alacak.

Her il, dünyaya mal olmuş bir yapısı ile temsil edilecek. Mesela, Çanakkale- Şehitlik, İzmir- Efes , Konya - Mevlana, İstanbul -Ayasofya, Ankara-Meclis gibi...

Her şehirden, ülkeden minyatür barış tülbentleri coğrafyadaki yerlerinden Ankara meclise bağlanarak, Anakara yolcusu olacak.

Dünya ve Türkiye kamuoyunun haber almasına dikkat edilerek, Türkiye’de kalıcı bir barış anlaşması ve müzesi talebi ile her ilden Ankara’da kitlesel ulaşım sağlanacak. Dünyadan katılan diğer ülkeler de eş zamanlı kendi barış mesajlarını bir etkinlik veya basın açıklaması yolu ile verecekler. Seçilen heyet TBMM’ye maketi ve her vekile barış tülbentlerini verecek. Alınan sonuç tüm dünya kamuoyu ile paylaşılacak.

Proje Türkiye’de “savaşa son” isteğinin tüm dünyada duyulması, bilinmesi ve tanınmasının garantisi olarak görmezden gelinmemesi, bastırılmaması ve ciddiye alınmasını için Guissess ve Nobel Barış ödülü adayı gösterilecek.

Kampanyadan fotoğraflar burada: http://www.demokrathaber.net/barisa-bir-tulbent-de-sen-bagla-resimleri,44.html

Facebook sayfası: http://www.facebook.com/barisabirtlbnt?ref=ts&fref=ts