Hrant Kasparyan / Demokrat Haber

1915 Ermeni Soykırımı’nın yüzüncü yıldönümü vesilesiyle İstanbul, Diyarbakır ve Ankara gibi Türkiye’nin büyükşehirlerinde anma etkinlikleri düzenlenirken, İzmir’de Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) girişimleriyle yüzüncü yılda 1915 Soykırımı kurbanlarının anıldığı bir etkinlik düzenlendi.

“Yüzüncü yılında soykırımla yüzleş” başlığıyla, İzmir’deki İsmet İnönü Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinliğe, HDP İzmir 1. bölge milletvekili adayı Ertuğrul Kürkçü, Agos gazetesi yazarı Pakrat Estukyan, Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilgün Toker, Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zerrin Kurtoğlu, İzmir Ekonomi Üniversitesi Öğretim Üyesi Devrim Sezer konuşmacı olarak katıldı.

Anma etkinliğinin açılış konuşmasını yapan HDP İzmir milletvekili adayı Ertuğrul Kürkçü, “Haksızlığa uğrayanların yaşadıklarını anlamak için, karşı tarafın onu kendi yerine koyması gerek. Soykırıma maruz bırakılan bir halkın haklarını savunmak için üzerimize düşen görevi yerine getirmeye çalışıyoruz. 24 Nisan 1915’te yaşananların bir soykırım olduğu hakikati üzerinde durmamız, net ve açık bir şekilde söylememiz gerekiyor” dedi.

Ermeni Soykırımı konusunda AKP hükümeti temsilcilerinin sık sık dile getirdiği, “Tarihçiler karar versin” söylemini değerlendiren Ertuğrul Kürkçü şöyle konuştu: “1915 olayları nedir? Buna tarihçiler karar versin diyerek, sonsuza kadar hiçbir zaman bir araya gelemeyecek bu tarihçilerin hükmüne bırakılamaz. Bu konuda yeterince fikir sahibi olacağımız kadar çok tarihsel malzeme bir araya gelmiş durumdadır.

Basit bir fiziki hakikat bile, bu konuda bize çok sağlam bir ipucu sunar: Talat Paşa’nın defterlerine baktığımızda, sayıları bir milyonu aşmış olduğu kayıtlı olan, ve Ermeni Patrikliği’nin kayıtlarına göre bu sayının bir buçuk milyon civarında olduğu belirlenen bu halk artık yok ise, nerededir? Bu insanların sadece birkaç yüz bini başka ülkelere göç edebilme imkânı bulabilmiş ise, geri kalanları yok edilmiştir. Bunun adı soykırımdır. Bir topluluğu sırf etnik varlığı dolayısıyla ortadan kaldırmak soykırımdır. Daha sonra ulaştığımız soykırım tanımında, Ermenilerin maruz kaldığı bu zulüm, bu kırım, en önemli hakikat olarak bu tarihsel tanıma ulaşanlar tarafından da değerlendirilmiştir.”

“SOYKIRIMIN BAŞLADIĞI GÜN, TÜRK BURJUVASİNİN DOĞUMGÜNÜDÜR”

Türkiye Cumhuriyeti’nin öncüsü olan ve Osmanlı’nın iktidardaki son hükümeti İttihat ve Terakki yönetiminin, gerçekleştirilen soykırımdan sorumlu olduğunu kabul ettiklerini dile getiren Kürkçü, 1915 ve sonrasındaki sürece ilişkin olarak şunları söyledi: “Bir topluluktan diğerine muazzam bir sermaye transferi gerçekleştirilmiştir. Sermaye ve servet el değiştirmiştir. Ermeni Soykırımı’nın başladığı tarih, Türk burjuvasinin doğumgünü şenliğidir. Bu nedenle Ermenilerin mülkünü gasp edenler bu konuyu unutturmak için uğraşıyor. Bunlar her türlü sorumluluktan kaçınmak için soykırımı inkâr ediyor.” 

Prof. Dr. Nilgün Toker etkinlikte yaptığı konuşmada, Türkiye’nin Ermeni Soykırımı’nı kabul etmeyerek giderek yalnızlaşmaya başladığını vurguladığı konuşmasında, Ermeni Soykırımı’nın inkâr edildiği tek ülkenin Türkiye olduğuna dikkat çekti.

“YAŞADIĞIMIZ ÜLKEDE ‘YABANCI’ İLAN EDİLDİK”

Etkinlikte konuşan Agos gazetesi yazarı Pakrat Estukyan, Türkiye’nin birçok bölgesinde olduğu gibi, İzmir’de de yüz yıl önce 1915’te yerleşik olarak yaşayan Ermeni nüfusunun varlığına dikkat çektiği konuşmasında şunları kaydetti:

“100 yıl önce bu şehirde, tabii ki farklı sabahlarda heyecan dolu insanlar vardı. Fakat ansızın benim tehlikeli, riskli bir grubun temsilcisi olduğum ilan edildi. Derin devletlerin görünen ve görünmeyen aklı, beni memleketin bazen ikinci sırada, bazen dördüncü sıradaki tehlikelerinden biri olarak kamuoyuna sundu. Yaşadığım ülkede beni ‘yabancı’ ilan etti.

İki ay sonra seçime gideceğiz. Bir arada nasıl yaşayacağız diyeceğiz. Yüz yıl önce koparılan bağları yeniden kurmaya çalışacağız. Bundan sonra ne yapacağız? Bunu masaya yatırmak gerek.”