HDP tarafından Yüksekova’da yaşanan çatışmalara ilişkin raporda “Devlet ve hükümet güçleri son derece “orantısız güç” politikası uygulamakta” ifadelerine yer verildi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Yüksekova Olaylarını Araştırma Heyeti, Hakkari Yüksekova’da yaşananlara ilişkin hazırladığı raporu açıkladı.

Hakkari milletvekilleri Selma Irmak, Abdullah Zeydan, Nihat Akdoğan, Van milletvekilleri Adem Geveri, Tuğba Hezer, Ağrı Milletvekili Mehmet Emin İlhan, Parti Meclisi Üyesi Celalettin Can’ın yer aldığı heyet, 27-28 Ağustos ile 30 Ağustos arasında Hakkari ve Yüksekova’da gerçekleşen olaylarla ilgili inceleme gezisi yaparak, gözlemlerini raporlaştırdı.

İM C’de yer alan habere göre, HDP tarafından hazırlanan raporda şu ifadelere yer verildi:

‘GENÇLERLE KONUŞTUK’

“Saldırıların yoğun yaşandığı Yüksekova ilçesi, Kışla, Orman, Mezarlık ve Cumhuriyet mahallelerine giderek hendek kazan gençlerle konuştuk. Kendilerini ‘öz savunma gücü’ olarak adlandıran gençler, Yüksekova ilçesinde başta Orman, Kışla, Mezarlık mahalleleri olmak üzere bazı mahallelerde günler öncesinden onlarca hendek kazmışlar, mahallelerin giriş ve çıkışlarında nöbet tutmuşlar, amaçlarını ise ‘AKP hükümetinin saldırı, tutuklama ve işkence uygulamalarına karşı korunmak’ olarak açıklıyorlardı.

Erken seçime de değinen gençler, ‘Önümüz seçim, eyleminiz ne zamana kadar sürecek” sorusuna ise, “Devletin baskıları sürdüğü sürece öz savunmamız devam edecek. Devlet bu halkın demokratik taleplerine saldırmadığı sürece bu tür eylemselliklere girmeyeceğiz’ şeklinde cevap veriyorlardı.

‘VALİ, KAYMAKAM VE DİĞER İDARİ AMİRLERİN HİÇBİRİNE ULAŞILAMADI’

Yüksekova’da olayların başladığı 26 Ağustos gecesinde yaralananlar oluyor. 26 Ağustos’u 27 Ağustos’a bağlayan gece aradığımız Vali, Kaymakam ve diğer İdari Amirlerin hiçbirine ulaşılamadı.

O gece hastane kaynakları ile yapılan görüşmede hastane kaynakları ”kendilerinin de idari amirlere ulaşamadıklarını ve yaralılar için gönderdikleri ambulanslara yaralıları almaları için polis tarafından izin verilmediğini” ifade ettiler. Bu arada Kışla, Orman ve Mezarlık mahallelerine müdahale girişiminde bulununca şiddetli çatışmalar yaşanıyor.

‘RASTGELE ATEŞ EDİLDİ’

Biz Heyet olarak çatışmaların bittiği günün ertesinde bu mahallelere gittik. Hasar gören evlerin bir kısmına girdik ve incelemelerde bulunduk. Eski Mezarlık Mahallesi’nde bulunan Abdullah Kaya’nın, Firoz Açıkel’ın, Ahmet Açıkel’ın, Aydın Aksu’nun, Hacı Mehmet Camii İmamı İbrahim Akdoğan’ın (Seyda Melo) Evlerinin ağır hasar gördüğünü, havan topu ateşi altında İbrahim Akdoğan’ın hayati derecede yaralandığını ve hastanede ameliyat altında olduğunu, özel harekat polislerinin başta bu evler olmak üzere evlere girip ‘terörist arama’ adı altında evlerin içine hallaç pamuğu gibi attığını, içeride rastgele ateş ettiğini ev sahiplerinin anlatımıyla müşahede ettik.

Evlerin hasar görüş şekli ile anlatımların örtüştüğünü dinledik, gözlemledik. Bombalamalar, baskınlar ve çatışmalar sonucu Yakup Babat (çoban), Fettan Es (terzi) ve kimliği tam saptanamayan iki kişi daha hayatını kaybediyor, on kişiden fazla yurttaş ise yaralanıyor.
29 Ağustos’ta Yüksekova’da çatışmalarda öldürülen Yakup Babat’ın cenaze törenine katıldık. Halkın on binlerle yaşananlarla ilgili devlet güçleri ve hükümeti sorumlu tuttuğunu ve şiddetli bir duyguyla protesto ettiğine tanık olduk. Amaç genel bir sindirme, pasifize etme ise bu yönlü herhangi bir sonuç alınamadığına, tam aksi bir sonuç yaratılamadığına da tanık olduk.

Devlet ve hükümet güçleri yarattıkları sonuçtan tatmin olmamış olacaklar ki heyetimiz ayrıldıktan bir gün sonra Ali Kaval adlı 18 yaşında bir gencin ölümüne yol açıyorlar.”

SONUÇ VE TALEPLER

* Yüksekova ve Hakkari’de gözlemlediğimiz, Şemdinli, Silvan, Silopi, Hani, Kocaköy, Lice, Cizre, Varto ve Dersim ile ilgili tekrar tekrar test edilmiş bilgi, duyum ve gözlemlerimiz, memleketin bir kaosa sürüklenme eğilimini içinde olduğudur. Gazetelerde ve TV’lerde izlediğimiz bomba, ateş ve yıkım yüklü Beyrut, Bağdat hali yoluna giriyoruz biçiminde ifade edersek bu hali abartmış olmayız.

* Özel Harekat polisleri, Bolu ve kayseri komandoları ise derhal ve acilen geri çekilmelidir. Halkın gelenek ve göreneklerine, yaşam biçimlerine, değerlerine ve halka sorumsuz, sert, baskı ve işkence yöntemleriyle yaklaşan bu kuvvetlerin geri çekilmesi doğru ve hayırlı bir adım olacaktır.

* Olaylarla ilgili derhal bir soruşturma başlamalı, halkın yaralarının adalet duygusuyla sarılmasının bir yolu bulunmalıdır. Evleri yıkılan ve hasar gören ailelerin kayıpları tanzim edilmelidir. Polisler, Efeler Tümeni ve Kamışlı Jandarma karakolu ilgili komutanları hakkında soruşturma açılmalıdır.

* Özel Güvenlik bölgeleri olayların en az olduğu, hatta hiç olmadığı, ancak HDP’ye adeta “silme” denebilecek düzeyde HDP’ye oy akışının olduğu bölgelerdir. Özyönetim talebinin de güçlü olduğu bölgelerdir. Hükümet seçim veya başka hesapla olmalı bu bölgeleri “terör bölgesi” görüyor ve buna güvenlikçi politikalarla halkın üzerine gidiyor.

* Devlet ve hükümet güçleri son derece “orantısız güç” politikası uygulamakta.

* Şu anda Yüksekova ve Hakkari il merkezinde an itibarıyla olaylar durulmuş durumda. Fakat sorunlar çözülmediğinden ne zaman ne olacağına dair hiç kimse bir şey bilmiyor…

* Sonuç olarak, bütün bu yaşanmışlıklar gösteriyor ki özyönetim talebinin karşılanmaması, bunu talep eden halkın üzerine şiddetle gidilmesi çözüm olmuyor: Çözüm özyönetim talebinin kabul edilmesi, baskı ve şiddet yöntemlerinin, barış, demokrasi ve özgürlükle aşılmasıdır.