HDP milletvekillerine yönelik 4 Kasım'da gerçekleştirilen ve 9 vekilin tutuklu bulunduğu operasyonun üzerinden bir yıl geçti.

20 Mayıs 2016’da milletvekillerinin yasama dokunulmazlığının kaldırılması ardından Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) eş genel başkanlarının aralarında bulunduğu 13 milletvekili, 4 Kasım 2016’da yapılan eş zamanlı operasyon sonucunda gözaltına alındı.

Zırhlı araçlar, helikopter ve uçaklarla apar topar Şırnak, Diyarbakır, Bingöl ve Hakkâri’ye getirilen HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile Şırnak milletvekilleri Ferhat Encu, Leyla Birlik, Hakkari milletvekilleri Selma Irmak, Abdullah Zeydan, Nihat Akdoğan, Diyarbakır milletvekilleri İdris Baluken, Nursel Aydoğan ve Mardin Milletvekili Gülser Yıldırım, çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.

Ziya Pir, İmam Taşçıer ve Sırrı Süreyya Önder ise “adli kontrol” şartıyla serbest bırakıldı.

4 Kasım’da başlayan sürecin devamında HDP milletvekilleri Meral Danış Beştaş, Ayhan Bilgen, Besime Konca, Burcu Çelik Özkan ve Çağlar Demirel ile CHP Milletvekili Enis Berberoğlu tutuklanırken, onlarca milletvekili defalarca gözaltına alınıp serbest bırakıldı.

9 HDP milletvekili ile 1 CHP milletvekili, yargılandıkları kentlerden kilometrelerce uzakta bulunan cezaevlerinde tutuklu yargılanıyor.

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM), milletvekillerinin tutuklu yargılanmayacağına ilişkin 2013 yılında verdiği Balbay kararına rağmen, tutuklu HDP'li vekiller için yapılan bireysel başvurular üzerinden 11 ay geçmesine rağmen henüz karar vermiş değil.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) tutuklu HDP’li milletvekilleri için Türkiye’ye verdiği savunma hakkı süresi ise 10 Kasım’da doluyor. Devam eden yargılamalarda, HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, HDP milletvekilleri Çağlar Demirel, Besime Konca,  Osman Baydemir, Ziya Pir, Burcu Çelik Özkan, Abdullah Zeydan ve Nursel Aydoğan’a siyasi parti faaliyetlerinden dolayı çeşitli hapis cezaları verildi.

Kesinleşen bu hapis cezaları nedeniyle HDP’li vekiller Besime Konca, Figen Yüksekdağ ve Nursel Aydoğan’ın milletvekillikleri düşürüldü.

Devamsızlık yaptıkları gerekçesiyle HDP milletvekilleri Faysal Sarıyıldız ve Tuba Hezer’in milletvekillikleri de düşürüldü.

HDP milletvekilleri avukatlarından Reyhan Yalçındağ Baydemir, milletvekillerinin tutuklanmasını, devam eden yargılamaları, davalarda yaşanan hukuksuzlukları, tutuklu milletvekilleri için AYM ve AİHM’e yapılan başvurularla ilgili Mezopotamya Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu.

Milletvekillerinin yargılanma sürecinin hukuki olmadığını, siyasi süreç olduğunun ifade eden Yalçındağ, sürecin 7 Haziran seçim sonuçları ile başladığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 Haziran seçimleri öncesi meydanlarda dile getirdiği “400 vekil verin, bu iş huzur içerisinde çözülsün” söylemini hatırlatan Yalçındağ, Türkiye seçmeninin 400 vekil vermemesinden dolayı yaşanan sürece girildiğini ifade etti.

‘ORHAN DOĞAN FOTOĞRAFI BİR KEZ DAHA ÇEKİLMEK İSTENDİ’

1994 yılında DEP milletvekillerine yönelik operasyonda milletvekili Orhan Doğan’ın gözaltına alındığı ana ait fotoğraf karesini hatırlatan Yalçındağ, “Aynı fotoğraf İdris Baluken şahsında çekilmek istendi. İktidar muktedirliğini bir kez daha Kürtler üzerinde göstermeye çalıştı. Çünkü bu tutuklamalar gayri hukukidir, anayasal kaynağı yok” dedi. Milletvekillerinin avukatları olarak sürdürdükleri hukuki mücadeleye değinen Yalçındağ, “AYM’nin aldığı kararlara herkes uymakla mükelleftir. Ancak AYM’nin tutuklu gazeteciler için verdiği karar ardından, Cumhurbaşkanı’nın ‘Karara saygı duymuyorum’ açıklamasına da tanık oldu. Aynı AYM bizim bireysel başvurularımızda ilgili tek bir cümle etmedi” diye konuştu.

Dokunulmazlıkların kaldırılmasına gerekçeler ile tutuklama gerekçelerinin farklı olduğuna dikkat çeken Yalçındağ, şunları söyledi:

“Bu anayasal bir suçtur. Fezlekeler propaganda, gösteri yürütüşüne muhalefet, iddianame ise korkunç.

 HDP milletvekilleri neredeyse 6-8 Ekim Kobanê olaylarında kolluk güçleri tarafından öldürülenlerin ölümünden sorumlu tutulacak. Hayatımın bu dönemi kadar, yaşananlara hukuki bir tanım bulmakta zorlandığım dönem olmadı. Çağlar Demirel 6 kez basın açıklaması gerçekleştirdi, ancak örgüt üyeliğinden ceza aldı ve onaylandı. Sırf bu insanlar tutuklansın ve tutuklu yargılansın diye, 3 basın açıklamasını 2 miting ile birleştirerek iddianameler hazırladılar. Bu iddianamelerin altına imza atanların hukuksuzluğu ortaya çıkacak ve yargılanacaklar.”

“BALUKEN VE FEZLEKE HAZIRLAYANLAR AYNI CEZAEVİNDE”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Hukuka uymak zorunda değilsiniz” şeklinde yargıya talimatı verdiğini ve milletvekilleri hakkında fezleke hazırlayan savcıların FETÖ davaları kapsamında tutuklu yada ihraç edildiğini ifade eden Yalçındağ, “Kürtlerle ilgili kumpaslar göz ardı ediliyor, her türlü yasak delil yasal delil olarak kabul ediliyor. Dosyaların tamamı çöplük ve çökmüş durumda. İdris Baluken ile ilgili fezleke hazırlayan savcılar onunla aynı cezaevinde kalıyor” diyerek hukuk skandalını anlattı ve “Böyle bir adalet var mı?” diye sordu.

KÜRSÜ DOKUNULMAZLIĞI İHLAL EDİLDİ

Milletvekillerinin yargılandığı davalara bakan mahkemelerin yargıçlarına 1 yıl boyunca yasama sorumsuzluğunun ne olduğunu anlatmakla geçirdiklerini söyleyen Yalçındağ, “Dünyanın bütün hukukçuları bunu mutlak dokunulmazlık şeklinde açıklıyor. Dünyanın bütün hukuk otoriteleri ve Anayasalar ‘Milletvekili meclis kürsüsünde yaptığı konuşma nedeniyle hakkında soruşturma açılamaz’ şeklinde açıklıyor. Tutuklu milletvekilleri kürsüde yaptığı konuşmaları dışarda tekrarlamış. Bu nedenle vekillerin tutuklu olmasının sorgulaması gerekiyor” diye konuştu.

(Kaynak: Mezopotamya Ajansı)