HDP Mardin Milletvekili Ali Atalan, Mardin’in Nusaybin İlçesi’ne bağlı Koruköy'de yaşanan abluka ve işkence iddialarını Başbakan Binali Yıldırım’a sordu.

Atalan, “Resmi olarak sokağa çıkma yasağı kaldırılmış olmasına rağmen, söz konusu köylerde abluka hali neden devam etmektedir? Mardin’de 11 Şubat 2017 tarihi itibariyle sokağa çıkma yasağı ilan edilen yerlerde kaç kişi, hangi gerekçelerle gözaltına alınmıştır? 11 Şubat 2017 tarihi itibariyle, Mardin’de gözaltına alınanların kaçı engelli, kaçı hasta, kaçı çocuktur?” sorularını yöneltti.

Mardin’in Nusaybin İlçesi’ne bağlı Koruköyü’nde 11 Şubat Cumartesi günü ilan edilen sokağa çıkma yasağının ardından köyde abluka sürerken, köyde son bir hafta içerisinde 3 kişinin yaşamını yitirdiği, 39 kişinin işkenceyle gözaltına alındığı, 2 kişinin de kayıp olduğu iddia edildi.

Geçtiğimiz günlerde Korköy'ü ziyaret etmek isteyen  HDP heyetinin köye girilmesine izin verilmedi.

Koruköyü’nde yaşananlara tanıklık eden M.A., evlerinin iki kez basıldığını ve oğluna işkence yapıldığını iddia ederek, 1990’lı yıllardan bu yana benzer şeyleri 3 kezdir yaşadıklarını söyledi.

Dihaber’in aktardığına göre,M.A., “Kurşun yağmuruna tuttular. Çoğu hayvanımızı kesmişler. Kapıları kırıp, birçok evi yaktılar” dedi.

Askerlerin ansızın bahçelerine doluştuğunu öne süren M.A., “Camdan gördük bahçeye girdiklerini ardından da 20- 30 asker bir anda silahlarını doğrultarak evin etrafını aramaya başladı” dedi.

‘OĞLUMUN KAFASINA SİLAH DAYAYARAK BAHÇEYE ÇIKARTTILAR’

Dihaber'in aktardığına göre, M.A., köyde yaşananlara ilişkin şöyle konuştu:

“Kafasına silah dayayıp ‘Bahçenizden iki kişi çıktı, çabuk isimlerini söyle. Söylemezsen seni öldürürüz’ diye tehdit ettiler. Oğlum Kıbrıs'tan yeni geldiğini ve kimseyi tanımadığını, görmediğini söyledi. İki kişinin evden kaçtığını söylediler. Oğlumu aldılar evin bodrumuna götürdüler. Oğlumu öldürecekleri korkusundan bayıldım. Zaten ameliyatlıyım, kaç defa anjiyo olmuşum.”

‘KURŞUN YAĞMURUNA TUTTULAR’

 “Hiçbir şeyden haberimiz yok tedirgin bekliyoruz. Yine kapıları, camları kırarak evimize baskın yapmaya geldiler. İki zırhlı araçla bahçe kapısını ezip geçerek içeri girmeye çalıştı. Evi başımıza yıkacaklar sandım. Eşimle ikimizde ameliyatlıyız. Kızım ve oğlum da içerde, bizi öldürecekler sandım. İki kişi aynı anda oğlumu dövmeye başladı. Diğer odada oğlumun kafasını duvara vuruyorlardı. Ses bize geliyordu. ‘İkiniz aynı anda nasıl döversiniz oğlumu?’ diye bağırdım. Arka bahçeye götürdüler orada tekmelediler ve getirip gözümüzün önünde yine tekmelediler. Ameliyatlı göğsümü açtım ve 'Görmüyor musunuz ameliyatlıyım, ne istiyorsunuz bizden’ dedim. Etraftan kurşun yağdırıyorlardı evimize. Bir kurşun değil, iki değil ki! Kurşun yağmuruna tuttular. Bir hafta önce gelmişti Kıbrıs'tan. Oğlum pasaportunu gösterdi, Kıbrıs'tan geldiğini söyledi de kim dinliyordu ki? ”

‘AHIRLARA KİMYASAL ATTILAR’

 “Hayvanlar içerde susuzluktan açlıktan ölüyorlar. İnsanların yemeğine, hayvanına el koydular. Çoğu hayvanımızı kesmişler. Kimyasal madde atmışlar ahırlara. Köyde bütün evlerin kapılarını kırdılar, birçok evi yaktılar. Şeker hastaları yaşlılar var, samanlıkları yaktılar. Bayıldığım için çoğu şeyi göremedim. Perdeleri aralamaya korkuyorduk. Süleyman'ın kapısını kırdılar, Hacı Selim'inkini kırdılar, Abdullah'ınkini kırdılar… Gözlerimizle gördüklerimiz bunlar. Diğer göremediğimiz yerlerde neler yaşandığını bilmiyoruz. Komşularımız da anlatıyordu; saat 10.30’da evlerini basmışlar, kapıyı açar açmaz sırtına silah dayamışlar”

İlk etapta bu kadar kötü olabileceğini tahmin etmediklerini ancak hasta düşünce köyden çıkmak zorunda kaldıklarını aktaran M.A., Nusaybin’de bir yakının evinde kaldıklarını söyledi.

M.A., “Geldik ama yediğimiz yemek bile boğazımızda kalıyor. Bu zulüm bir haftadır üstümüzde, halimizi artık sorsun herkes” dedi.

TOPRAKLARIMIZDAN ÇIKARTMAK İSTİYORLAR’

1990’lı yıllardan bu yana benzer şeyleri 3 kez yaşadıklarını dile getiren M.A., “3 defadır başımıza geliyor bunlar. Evlerimizi yakıyorlar, topraklarımızdan çıkarmaya çalışıyorlar. Onca verdikleri zarara ‘3 bin vereceğiz’ deyip gidiyorlar. Biz onların paralarını istemiyoruz” şeklide tepki gösterdi.

 HDP Mardin Milletvekili Ali Atalan’ın Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığı’na verdiği soru önergesi şöyle:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Aşağıdaki sorularımın Başbakan Sayın Binali YILDIRIM tarafından Anayasanın 98’inci, TBMM İçtüzüğü’nün 96’ncı ve 99’uncu maddeleri gereğince yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.

Mardin’in Artuklu, Nusaybin ve Ömerli ilçelerine bağlı dokuz köyde 11 Şubat 2017 tarihi itibariyle sokağa çıkma yasağı ilan edilmesinin ardından, bazı evlerin ve ahırların yakıldığı, köylülere işkence uygulandığı ve köylerde yoğun gözaltı operasyonları yapıldığı şeklinde bilgiler basında ve sosyal medyada yer almıştır.

18 Şubat günü, aralarında Milletvekillerimizin, DTK Eş Başkanı Leyla Güven ile HDP ve DBP Mardin il ve ilçe yöneticilerinin olduğu bir heyet, evlerin yakıldığı, köylülerin gözaltına alındığı, köylülere işkence uygulandığı gibi iddiaları araştırmak ve incelemelerde bulunmak üzere Nusaybin'e bağlı Kuruköy’e (Xerabê Bava) gitmiş, ancak kolluk kuvvetleri tarafından hiçbir gerekçe belirtilmeksizin heyetin köye girişi engellenmiştir. İlan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında elektrik ve telefon şebekelerinin kesilmesi nedeniyle köyde yaşayan insanlardan haber alınamamaktadır. 90’lı yıllardan bildiklerimiz ve son iki yılda yaşayıp gördüklerimiz endişelerimizi büyük ölçüde artırmaktadır.

Bu bağlamda,

1.            Resmi olarak sokağa çıkma yasağı kaldırılmış olmasına rağmen, söz konusu köylerde abluka hali neden devam etmektedir?

2.            Mardin’de 11 Şubat 2017 tarihi itibariyle sokağa çıkma yasağı ilan edilen yerlerde kaç kişi, hangi gerekçelerle gözaltına alınmıştır?

3.            11 Şubat 2017 tarihi itibariyle, Mardin’de gözaltına alınanların kaçı engelli, kaçı hasta, kaçı çocuktur?

4.            11 Şubat 2017 tarihi itibariyle Mardin’de sokağa çıkma yasağı ilan edilen yerlerde kaç kişi hayatını kaybetmiştir? Bu kişiler kimlerdir ve adli tıp raporuna göre ölüm sebepleri nedir?

5.            11 Şubat 2017 tarihi itibariyle Mardin’de başlatılan operasyonlar sırasında köylülerin saatlerce evlerinden dışarıda, soğukta bekletildikleri ve tuvalete bile gitmelerine izin verilmemesinin sebebi nedir?

6.            Çocuk, yaşlı, kadın, erkek fark etmeksizin herkese, köy meydanında çıplak arama ve cinsel işkence uygulandığı doğru mudur? Bu şekilde hukuka ve insanlık onuruna aykırı hareket edilmesinin sebebi nedir?

7.            Aralarında okuma-yazma bilmeyenler de dâhil olmak üzere, köylülere ne olduğunu bilmedikleri bir belgenin zorla imzalatılmasının sebebi nedir? Söz konusu belge nedir?

8.            Bazı evlerin asker ve özel harekâtçılar tarafından karargâh olarak kullanılması için kimden izin alınmıştır? Ev eşyalarına zorla el konulduğu doğru mudur?

9.            Kolluk kuvvetleri, çocukları tehdit olarak mı görmektedir? Küçük çocukların başına silah dayanarak tehdit edildiği şeklinde gelen bilgiler doğru mudur?

10.          Bazı kolluk kuvvetlerinin, Kuruköyü’ndeki anne ve babaları, çocuklarını öldürmekle tehdit ettikleri doğru mudur?

11.          “Yaptıklarımızı kimseye anlatırsanız sizi bombayla havaya uçururuz” diyerek köydeki kadınları tehdit eden kolluk kuvveti kimdir? Bu tehdit, “vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini korumak amacıyla”alınan önlemler kapsamında mıdır?

12.          Köylülerin ev aramalarına izin vermesine rağmen, evlerin içine keyfi olarak biber gazı sıkılmasındaki amaç nedir?

13.          Hayvanlara keyfi olarak biber gazı sıkılması ve ahırların yakılması hangi tehdide yöneliktir?

14.          Köylülere korucu veya muhbir olmaları için baskı yapıldığı şeklindeki iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

15.          Yukarıdaki iddialar ve söz edilen suçları işleyenler hakkında hukuki ve idari bir soruşturma başlatmayı düşünüyor musunuz?

16.          Fiziki, cinsel ve psikolojik işkenceye karşı, kolluk kuvvetlerine, “insan hakları bilinci ve sorumluluğu” kazandırılması yönünde bir çalışmanız var mıdır?