21 Şubat Dünya Ana Dil Günü ile ilgili HDP tarfından açıklama yapıldı. Açıklamada, "Ne yazık ki, Türkiye’de ‘anadilinde eğitim’ anayasal güvence altına alınmadığı gibi yasaktır da. Bir utanç konusu olan bu yasağın kaldırılması için yıllardır süren onca mücadeleye ve çabaya rağmen, iktidar partisi başta olmak üzere muhalefet partileri herhangi bir adım atmamıştır" denildi. 

21 Şubat, Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından kültürel çeşitliliği ve çok dilliliği desteklemek amacıyla 1999’da ‘Uluslararası Anadili Günü’ olarak kabul edildi.

BM ve Avrupa Konseyi başta olmak üzere birçok uluslararası kurum ve kuruluşa üye ülkelerin imzaladıkları sözleşme ve anlaşmalarda anadili ve anadilinde eğitim hakkı güvence altına alınmıştır. 

Ne yazık ki, Türkiye’de ‘anadilinde eğitim’ anayasal güvence altına alınmadığı gibi yasaktır da. Bir utanç konusu olan bu yasağın kaldırılması için yıllardır süren onca mücadeleye ve çabaya rağmen, iktidar partisi başta olmak üzere muhalefet partileri herhangi bir adım atmamıştır. Bugün toplumun önüne getirilen Anayasa değişikliği içinde de bu yasağı kaldıracak herhangi bir madde yoktur. 

- 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL ve KHK’ler aracılığıyla günlük tek Kürtçe gazete olan Azadiya Welat, aynı zamanda Kürtçe yayın da yapan TV kanalları, haber ajansları, dergiler, radyolar, yayınevleri ile Ferzad Kemanger İlkokulu kapatılmış; Kurdî DER, İstanbul Kürt Enstitüsü gibi 90’ların karanlık dönemlerinde bile çalışan dernek ve enstitülerin kapılarına kilit vurulmuştur. 

- Belediyeler bünyesindeki çok dilli/lehçeli kurumlar; kadınların mücadeleleriyle elde edilmiş olan ve toplumsal cinsiyet eşitliğine uygun bir perspektifle oluşturulan yapılar, anadilinde eğitim veren kreşler kapatılmıştır. Kentlerin girişlerine asılan çok dilli/çok lehçeli tabelalardaki ibareler, kayyumlar tarafından kaldırılmıştır. Çok dilli belediyecilik hizmeti verdiği için görevinden alınan, hakkında davalar açılan, tutuklanan Belediye Eş Başkanları günümüzün gerçekleri arasındadır. 

Meclis tutanaklarına, kürsüde konuşulan Kürtçe’nin ‘bilinmeyen dil’, ‘anlaşılmayan dil’, ‘x’ dil şeklinde geçmesi AKP iktidarının anadili ve Kürtçe’ye yaklaşımının bir özetidir. ‘Tekçi’ AKP, bu tutumu ile ‘tek dilci’ bir uygulamanın da sürdürücüsü olmuştur. Bu anlayış, son dönemlerde tam anlamıyla bir dilkırım ve kültürkırım teşebbüsüne dönüşmüş, anadilini kamusal alanda kullanmak suç haline getirilmiştir. Kürtçe müzik dinleyip halay çektikleri gerekçesiyle gençler ve öğrenciler hakkında yapılan suç duyuruları gelinen durumun vahametini açıkça göstermektedir. 

Bu uygulamalar, ‘Dünya Anadili Günü’nü kutladığımız 2017 yılında Türkiye’de yaşanmaktadır. 

Bu coğrafyanın kadim dillerinin bir tehdit olarak algılanmasına ve yasaklanmasına karşı mücadelemiz elbette sürecektir. Çok dilli kamu hizmetleri için; Türkiye’de konuşulan tüm anadillerinde eğitimin anayasal ve yasal güvenceye alınması için verilen mücadelemiz elbette durmayacaktır. İmzalanmış olan uluslararası sözleşmelerdeki çekincelerin kaldırılması, bütün anadillerin korunup geliştirilmesi için çalışmaların yapılması konularında en ufak bir taviz bile verilmeyecektir. 

Bu vesileyle ülke, bölge ve dünya halklarının 21 Şubat Dünya Anadili gününü kutluyor, herkesi anadiline sahip çıkmaya ve anadiline saygı göstermeye çağırıyoruz.