HDP Sözcüsü Osman Baydemir, HDP MYK üyeleri ve milletvekillerinin Anayasa Mahkemesi'nde başlattıkları Vicdan ve Adalet Nöbeti'nin ikinci gününde kameralar karşısına geçti.

Baydemir nöbetlerini bu hafta içi boyunca sürdüreceklerini duyurdu.

Baydemir, şöyle konuştu:

307 gündür siyasi bir operasyonlar bir merkezden düğmeye basılmak suretiyle eş genel başkanlarımız, milletvekillerimiz cezaevine konuldu. Şu anda cezaevinde 11 milletvekili var. Dünyanın başka hangi ülkesinde 11 muhalefet milletvekili cezaevinde? Bu bir yalan, bu bir yargılama değil.

Bu yargının rutin işleyişiyse 307 gündür Selahattin Demirtaş’ı tutuklayan mahkeme, neden duruşma başlatmıyor. 307 gündür daha dosyası görüşülmedi. İddianame hazırlandı, dosya güvenlik gerekçesiyle Ankara’ya gönderildi. Ankara 19. ACM bugün dosyayı görüşecekti. Ama siyasi müdahaleyle söz konusu dosya “Kobani olayları” dosyasıyla birleştirilmek istendi. ACM hayır dedi. Böyle bir suç isnadı yok dedi. Demirtaş’ın bu konuyla ilgili suçlanması için ayrıca dokunulmazlığının kaldırılması gerekir dedi. Buna rağmen siyasi otorite baskısını sürdürdü ve hala duruşma tarihi verilmedi. Eğer bir yargılama ciheti olsaydı şu ana kadar duruşma gerçekleşirdi.

Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş’ın tutuklu bulunduğu dosyada, CMK’ya göre her bir tutuklu ayda bir mahkemesi tarafından resen tutukluluk halinin gözden geçirilmesi ve kararlaşması gerekiyor. En son 22 Haziran’da bu gerçekleşti. Sonraki aylarda böyle bir prosedürü dahi yerine getirme zahmetine katlanılmıyor. Şu anda Demirtaş’ın tutukluluğu butlandır. Hukukun aleni bir şekilde çiğnenmesidir. 307 gündür bu saldırıyı meşrulaştıran yegane ortam içtihat kararını, AYM hükmünü yerine getirmeyen AYM’ye aittir. AYM etkin ve hızlı işleyen bir mekanizmayı harekete geçirmiş olsaydı, makul bir sürede kararını açıklamış olsaydı bu hukuksuzluklar da olmayacaktı.

TÜRKİYE HİTLER'İN ALMANYASI OLMASIN DİYE BURADAYIZ

Yargı işlemezse hayatın her alanında hukuksuzluk karine haline dönüşür. Hukuk muktedirin sopası haline dönüşür. Dünyanın hangi ülkesinde hukuk muktedirin, güçlünün sopası haline dönüşmüşse o toplumun yakın geleceği yıkım olmuştur. Bakın Esad’ın Suriyesi’ne, Hitler’in Almanya’sına, Mussolini’nin İtalya’sına... Bütün bunlar derstir. Biz burada bulunuyoruz ki bütün bunlar olmasın diye.

Dün Yargıtay Başkanı açık bir şekilde ifade etti, "Yargıya olan güven sarsıldı" dedi. Bunun müsebbibi muhalefet değil, bunun müsebbibi "AYM kararına saygı duymuyorum" diyenlerdir. Bunun müsebbibi referanduma muhalefetsiz bir şekilde girme saikiyle yargıyı talimatlandıranlardır.

Yargıtay Başkanı yargı mekanizması işine FETÖ mensuplarının sızmasından yakınıyor. Bunların temizlenmesi konusunda mücadele başlattığını söylüyor. Eş genel başkanlarımız, milletvekillerimizin tamamının fezlekeleri FETÖ diye görevden alınan ya da cezaevlerine konulan polislerin hazırladıkları fezlekelerdir. İddianamelerin tamamı cezaevindeki savcılar tarafından hazırlanmıştır. Siz gerçekten yargı içindeki kumpas ekibiyle mücadele ediyorsanız onların hazırladığı iddianameler, kararlar üzerinden nasıl karar inşa edersiniz? Sizin bizler açısından sizden öncekilerden farkınız yok. Size yapılınca "kumpas", muhalefete yapılınca "yargı bağımsızlığı". Bu doğru değil. Olması gereken yegane yol; herkes için adalet, herkes için eşitlik, özgürlük.

AYM ÖNÜNDE OLACAĞIZ

Adaletten ne kadar uzaklaşırsanız olağanlaşmaktan da o kadar uzaklaşırsınız. Bu ülkede kamu güvenliğini sağlamanın yegane yolu barıştan geçer. Barışa ulaşmanın en kıymetli araçlarından biri de adalet mekanizması. Adalet mekanizmasının vicdanı ve yasal düzenlemelerle karar vermesi için iktidarın baskı politikalarından vazgeçmesi gerekiyor. Bugün burada bulunuşumuz siyasi iktidarın yargı üzerinden baskı politikalarını geri çekmesi içindir. Adalet tecelli edinceye kadar, hak hukuk yerini buluncaya kadar çabamız kesintisiz bir şekilde devam edecek. Hafta içi boyunca burada olacağız. Bir arada yaşam, eşitlik, legal demokratik siyaset aktörlerinin özgürleşmesini çabamızı ortaya koymaya devam edeceğiz.