İstanbul Avcılar’daki evine giderken gözaltına alınan öğretmen Hasan Ocak’ın işkenceyle öldürülüşünde soruşturma zamanaşımı tehdidi altında. 79 yaşındaki anne Emine Ocak, oğlunun dosyasının kapatılmaması için yardım istiyor. Galatasaray’daki arkadaşlarının, kardeşlerinin, bir mezara hasret, ölüp gittiklerini söyleyerek, “Benim bir mezarım var. Mutluyum, ama kemiklerini arayan arkadaşlarım için mutsuzum. Mezarları göstersinler, kemikleri versinler, bu hasreti dindirsinler. Artık, kimseye işkence yapılmasın” diyor.

FOTOĞRAFINI ÇÖPE ATTILAR

Hilal Köse’nin Cumhuriyet’te yer alan haberine göre, 21 Mart Salı günü, kahvaltısını yapıp evden çıkan oğlunun cenazesini, yaklaşık iki ay sonra, kimsesizler mezarlığında buldu. Bugüne dek dayak, gözaltı, tutuklama, polis ablukası dahil çok şey yaşadı. Oğlunu sormaya gittiği karakolda, fotoğrafının elinden alınıp, çöpe atılması yüreğine işlemiş. Anlatırken gözleri doluyor. Karakoldan, “dağa çıkmıştır” denilip, geri gönderildiğini söyleyerek, şöyle devam ediyor:

“Büyük kızım Aysel’in yaş günüydü. Hasan, ‘Fazla hazırlık yapma, bir şeyler getireceğim’ dedi. Akşam oldu, herkes geldi ama o gelmedi... Karakollar, cezaevleri, hastaneler, kapı kapı aradık. Gözaltında olduğunu iki gün sonra bir polisten öğrendik. ‘Çok ağır işkence görmüş, pazartesi giysi getirin’ dedi. Gittiğimizde,
‘gözaltında yok’ dediler. Bağırdım, ağladım, Ankara’ya da gittim, hapse de girdim. Oğlumu topraktan çıkarabildim.”

Hatırladıkça üzülmesini istemesem de soruyorum, nasıl bir çocuktu Hasan Ocak diye. Gözleri ışıldayarak yanıtlıyor Emine anne: “9 çocuğumun beşincisiydi. Çok başkaydı, sevgi doluydu. Bir sürü civcivimiz vardı, içlerinden birini kedi kapmıştı. Çok ağlamıştı, avutamamıştım... Çocukları çok sevdiği için ilkokul öğretmeni oldu. Şimdi ilkokul çağındaki her çocuğa, Hasan’ın öğrencisiymiş gibi bakıyorum.” Herkesten, özellikle gazetecilerden yardım istiyor, oğlunun dosyasının kapatılmaması için. Galatasaray’daki buluşmalara, sağlık sorunları nedeniyle gidemediğini anlatıyor. Aklı ve gönlü Cumartesi Anneleri’nde. Galatasaray’daki çığlığın artık duyulmasını isteyerek, “Galatasaray’a giderken, Hasan’ı geri getiremeyeceğimi biliyordum. Oraya, işkencede öldürülen, kaybedilen herkes için, bir mezarı bile olmayan kayıplar için gittim. Arkadaşlarımın mezar hasreti bitsin artık” diyor.