Dersim’in Hozat İlçesi Belediye Meclisi Üyesi ve BirGün Gazetesi eski çalışanı Serhat Boztaş tutuklandı.

BirGün’de yer alan habere göre Boztaş, Elazığ E Tipi Kapalı Cezaevi’nden gönderdiği mektupta “hukuksuz” bir şekilde tutuklandığını ifade etti.

Mektupta, 2014 yerel seçimlerinde Hozat Demokratik Halk Dayanışması olarak TKP’den aday olduğunu ve Belediye Meclis üyesi seçildiğini anlatan Boztaş, “…3 arkadaşımla belediye meclis üyesi ve 1’de il genel meclis üyesi Niyazi Akgün ile beraber Devrimci, halkçı bir belediyecilik anlayışıyla Terzi Fikri’lerin mirasını yükseltmek için çaba harcıyor, yerli halkın çabaları doğrultusunda yönetmeye çalışıyoruz… Kendi memleketimizde, yaşam alanlarımızda, sistemin sunmuş olduğu olanakları halkın çıkarları doğrultusunda kullanmak, şeffaf olmak, gerici feodal ilişkilerin yerine ilerici, aydınlık ve dayanışma vaad eden adımlar atmak için bu alanda kendimizi geliştirmek gerektiğine inandık ve bunun çabasını gösterdik…” diyor.

‘FİŞLEME SKANDALININ BÜYÜK PAYI VAR’

“Bilmem hangi ‘terör örgütü’ adına faaliyet yürütmek, propagandasını yapmak” iddiasıyla şüpheli sıfatıyla Hozat Adliyesi’nde 3 günlük gözaltı süreci geçirdiğini yazan Boztaş, hakkındaki suçlamaları iddia ve fezlekeye dair hiçbir somut delile dayanmayan iddianameye dair sorulardan öğrendiğini anlatıyor. Boztaş, mektubunda, “…24 Nisan günü gözaltına alınarak ve savcılıktaki sorulardan da anladığımız kadarıyla iddianamenin temel bir dayanağını da 2000’lerin başında ilçemizde dönemin kaymakamı, emniyet amiri, jandarma ve savcılarının ortaklaşa yürüttüğü fişleme skandalının da büyük bir payı bulunmakta…” ifadelerine yer veriyor.

‘KAVGA YATIŞSIN DİYE ARAYA GİRDİK’

Boztaş, süreci mektubunda süreci şöyle anlatıyor:

“Tutuklandık. Masumiyet karnesini ayaklar altına alan ‘şüpheli’nin iddianameye dair tanık haklarını yok sayarak hüküm veren bir hukuksuzluğun da tanığı olarak tutuklandık.

İddianamenin ayrıntılarına değinmek istiyorum;

2014 yerel seçimlerinin ardından il genel meclis üyemiz imar ihale komisyonu üyesi de olan Niyazi Akgün; arkadaşımız; İlçede Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı Öğretmen Evi binasının dönemin İlçe kaymakamlığı makamında yapılan ihale ile kendisine tahsis edilen yerli bir müteahhitin fiziksel ve küfürlü saldırısına uğradı.

Sebebi ise, işin bitimi aşamasında hak ediş alacağı için il encümenimizin yerinde yaptığı incelemeler ve tespit ettiği eksiklikler dolayısıyla bu eksikliklerin giderilmesi için gerçekleştirdiği girişimler. Rantçının rantına helal getirmemek için başlattığı bu kavganın büyümemesi için yine rantçının yakın akrabalarından saygın bir dostumuzun çağrısıyla bizzat şahsıma yapılan bir çağrıyla tarafsız kamil insanların da katıldığı bir cemaatle sorunu çözmeye çalıştık.

Biraz da kültürümüzde var olduğu için kendimin de üyesi bulunduğum Hozat Kültür Sanat ve Dayanışma Derneğinde kavgadan yaklaşık 3 gün sonra il encümenimiz de dahil tarafların bir araya getirerek sorunu barışla çözdük ama rantçı müteahhidinin aldığı işler dolayısıyla kolluk güçleriyle sıkı fıkı olması ve kavgaya neden olan sorunla ilgili çıkarlarının zedelenmesi sebebiyle belki de aynı gün yaptığı şikayet bizi dört duvara hapsetmiş durumda.

Çünkü bahsettiğim toplantıda bizler sözde 'Terör örgütü adına halk mahkemesi kurarak yargılama' yapmışız. Aynı örgütün, 'propagandasını' gerçekleştirmişiz. Düşünebiliyor musunuz? Kavga yatışsın diye üstelik il encümenimize saldıran tarafından ailesinden kişilerin çağrısıyla gerçekleştirdiğimiz, onlarca tanığı bulunan, barışa hizmet eden insancıl bir çaba kolluk güçlerinin bir kişiye dayandırarak hazırladığı bir fezleke ile yargıya sunuyor. Dört kişinin ilk mahkemesi kim bilir kaç ay ya da kaç yıl sürecek bir esarete sebep oluyor.

İddianamemizde genişçe üzerinde durulan başka bir konu da dernekte yapmış olduğumuz faaliyetler. Bu faaliyetlerden ise; ‘örgüt adına, örgüte esnaftan para toplamak, zor kullanmak’ gibi ithamlar…

Avukatlarının denetimli serbestlik ve tutuksuz yargılama talep etmesine rağmen, savcının Bakanlıktan ‘bu konuyla ilgilenin’ yönlü bir talimat geldiğini itiraf etmesi aydınlatılması gereken bir başka konu…”