Fethullah Gülen, Soma’da 301 işçinin yaşamını yitirdiği faciaya ilişkin, “Bu facianın ‘kader ve şehitlik’ sözcükleriyle geçiştirilemeyeceğini; şu andan itibaren mutlaka derin muhasebeler, kuşatıcı değerlendirmeler, geniş projeler ve ileriye dönük tedbirler ortaya koymak gerektiğini” açıkladı.

Herkul.org Editörü Osman Şimşek, Gülen Fethullah Gülen’in Soma faciası sonrası dile getirdiklerini internet sitesinde paylaştı.
Facianın ardından Gülen’nin uykusuz ve oldukça üzgün göründüğünü de belirten Şimşek şunları söyledi:

Şimşek, Gülen’e Soma’da şehitliğin, geride kalan gözü yaşlı aileler için bir teselli olup olmayacağını ve bunun dillendirilmesinde bir mahzur olup olmadığını sorduklarını ve şu cevabı aldıklarını da ifade etti:

“Gönül ister ki, sebepler yerine getirilse, gereken tedbirler alınsa ve bu acı hadise hiç olmasaydı? Heyhat!.. Maalesef olan oldu ve milletçe derinden sarsıldık. Artık yaraları sarmaya, bundan sonrası için ibretler almaya ve aynı acıların yeniden yaşanmaması için gerekenleri yapmaya bakmak lazım. Şehitlik hususunda belirleyici faktör imandır.

Gülen’in Soma’daki facianın ‘kader ve şehitlik’ sözcükleriyle geçiştirilemeyeceğini; şu andan itibaren mutlaka derin muhasebeler, kuşatıcı değerlendirmeler, geniş projeler ve ileriye dönük tedbirler ortaya koymak gerektiğini ifade ettiğinin de altını çizen Şimşek, şöyle devam etti:

“Facianın hukukî olarak ciddi araştırılması, gerekli davaların açılması; suçluların cezalandırılması ve en azından bundan sonrası için benzer olaylara sebebiyet verebilecek faktörlerin engellenmesi adına ilgili kanunların gözden geçirilip yeniden şekillendirilmesi lazım geldiğini ifade etti. Hocaefendi, İslâm’ın ortaya koyduğu hükümlerin temel gayesinin, zaruriyat-ı hamse dediğimiz ‘din, can, nesil, mal ve aklın korunması’ olduğunu söyleyerek, insan hayatına yönelik her türlü suça, derecesine göre kısas, diyet ve kefaret adları altında farklı cezalar takdir edildiğini işaretledi.

“Resûl-ü Ekrem Efendimiz döneminde yapılan bütün savaşlarda sadece 160-170 kişinin şehit olduğunu, bunun da yalnızca devrin şartlarıyla değil, aynı zamanda İslâm’ın, hayatın korunmasına verdiği ehemmiyetle de alakalı bulunduğunu vurguladı. Soma’daki facianın bazı yönleri itibarıyla İslam hukukundaki ‘tesebbüben katil’ (sebep olmak suretiyle öldürmek) mevzuuna dahil bulunduğunu, halbuki sebeplere riayet etmenin de Allah’a karşı saygının gereği olduğunu; esbabı gözetmemenin ise hem Hakk’a saygısızlık hem de sorumsuzluk sayıldığını dile getirdi.

“Katlin her türlüsünden tir tir titremek gerektiğini, sorumluların burada olmazsa ötede mutlaka onun cezasını çekeceklerini belirtip Mâide Sûresi’ndeki şu ayeti hatırlattı: Kim kâtil olmayan ve yeryüzünde fesat çıkarmayan bir kişiyi öldürürse sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir adamın hayatını kurtarırsa sanki bütün insanların hayatını kurtarmış olur.”