Cumartesi Anneleri, 459. kez Galatasaray Meydanı'nda oturma eylemi yaptı. Kayıp yakınları, Güçlükonak katliamının sorumlularının yargılanmasını istedi.

'ACIMIZ YÜRİĞİMİZDE ALEV TOPU'

Cumartesi eyleminde ilk sözü İzmir'de katledilen Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız aldı. Gazeteci Metin Göktepe'nin gözaltında işkence ile öldürülmesinin üzerinden 18 yıl geçtiğini hatırlatan Yıldız, "Metin'i gözaltında öldürüldükten sonra Tansu Çiller, 'Zaten gazeteci değilmiş, teröristmiş' şeklinde açıklama yaptı, duvardan düştüğünü söyledi. 18 yıl sonra Gezi direnişi sırasında Eskişehir'de öldürülen Ali İsmail Korkmaz için de 'Arkadaşları öldürdü' şeklinde açıklama yapıldı. Devlet katliamlarını sürdürüyor. Yalanlarla üzerini örtmeye çalışıyor" dedi.

'18 YILDIR SESİMİZİ DUYMADIN'

Güçlükonak'ta katledilen Ahmet Kaya'ın kızı Emine Erbek Kaya, 18 yıldır babasını katledenlerin yargılanması için mücadele ettiklerini belirtti.

Paris ve Roboskî katliamlarını kınayan Kaya, Başbakan'a seslendi: "Başbakan; daha nereye kadar bu zulüm sürecek! Daha ne kadar bu katliam sürecek! Senin insanlığından şüphe ediyorum. 18 yıldır sesimizi duymadın. Ama yeter artık, yeter. Biz katillerin yargılanmasını istiyoruz. Kanımızın son damlasına kadar bunun için mücadele edeceğiz."

"Güçlü konak katliamının faili devlettir" diyen Elçin, bu katliamın emir vericilerinin ve uygulayıcılarının bilindiğini ifade etti.  Faili devlet olan tüm katliamların sorumlularının hesap vermesini isteyen Elçi, şunları söyledi:

"Güçlükonak'tan Roboskî'ye devleti yöneten akıl değişmedi. Evlatlarımızı devlet gücüyle katledenlerin cezasız kalmaya devam etmesi bunun göstergesidir. Bizler hakikati dile getirmeye devam edeceğiz. Yalnız kaybedilen, katledilen evlatlarımız değil, kaybedenlerin,katledenlerinde unutulmaması için hakikate sahip çıkmaya devam edeceğiz. Hiç kimsenin hukukun üstün olmadığı kamu görevlilerine karşı suçlamaların evrensel hukuka uygun soruşturulduğu, yurttaşın devlet karşısında haklarının korunduğu, gerçek adaletin tesis edildiği bir yargı sistemi ve kamuoyunun hakikati öğrenmes

GÜÇLÜ KONAKTA NELER OLMUŞTU?

12 Ocak 1996'da Güçlükonak'ın Çevrimli ve Yatağan köylerine baskın yapan askerler, Abdullah İlhan, Ahmet Kaya, Ali Nas, Meytullah İlhan, Halit Kaya ve Ramazan Oruç'u gözaltına alarak, Taşkonak Jandarma Taburu'na götürdüler. Köylüler burada işkence ile sorgulanarak katlettiler.

 

15 Ocak'ta ise taburdan Koçyurdu köyüne telefon edilerek, köy muhtarı ve aynı zamanda korucu olan Mehmet Öner'e gözaltına alınanların serbest bırakılacağı söyledi ve onları almaları için minibüsle gelmesini istedi.

Bunun üzerine Mehmet Öner, korucular Hamit Yılmaz, Abdülhalim Yılmaz, Lokman Özdemir ve şoför Ramazan Nas'ın kullandığı araçla tabura gitti.  Taburda 4 korucu da öldürüldü. 

Katledilen 10 kişinin bedeni koltuklara bağlanıp, başlarına çuval geçirilerek, jandarma kontrolündeki minibüsle yola çıktı. Güvenliğinden Taşkonak Seyyar Jandarma Birliği'nin sorumlu olduğu yol diğer araçların geçişine kapatıldı.

Minibüs bir noktaya gelince aracın içerisindeki jandarmalar inerek kaçtı. Yolu kesen özel tim minibüsü silahla taradı. Sonra atılan roketler sonucu araç ve içerisindeki 10 ceset kömür haline geldi. Şoför de minibüsten uzaklaşmaya çalışırken taranarak öldürüldü.

16 Ocak'ta Genelkurmay Başkanlığı helikopterle Güçlükonak'a gazetecileri getirdi, sözcü Albay Kalelioğlu olayın bir "PKK eylemi olduğunu", PKK'nin Taşkonak köyünden Koçyurdu köyüne giden köylüler ve koruculara saldırdığını iddia etti.

Haber medyada da "İşte PKK katliamı" şeklinde verildi. Davaya ilişkin yapılan suç duyuruları işleme konulmadı, etkin soruşturma yerine suç duyurusunda bulunanlar hakkında dava açıldı. İç hukuk yollarının tükenmesi üzerine dava AİHM'e taşındı.

AKP hükümeti, ailelerin iddialarının dayanaktan yoksun ve tamamen olduğunu iddia ederek AİHM'de katliamcıları savundu. Ancak mahkumiyetten kurtulamadı. Dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Adnan Ekmen, "Olayı araştırınca arkasından devlet çıktı. PKK'nin değil, JİTEM'in işiydi. Söyleyemedik" itirafından bulundu. 18 yıldır, Güçlükonak katliamının sorumluları yargılanmadı. (ANF)