Gezi direnişi sonrası ev baskınlarında gözaltına alınan Gezi tutsaklarının aileleri bir kez daha Galatasaray Meydanı'ndaydı. 

Başbakan'ın 3 çocuk yapın vatana hibe edin söylemine tepki gösteren aileler "Bizim ona hibe edecek çocuğumuz yok" dedi.

Gezi tutukluları ailelerinin, 7. kez Galatasaray Lisesi önünde bir araya geldi. Aileler, "İçeride dışarıda hücreleri parçala", "Gezi tutsakları onurumuzdur", "Yaşasın Gezi direnişimiz", "Zindanlar yıkılsın tutsaklara özgürlük" sloganlarıyla oturma eylemi yaptı.

Eyleme İzmir'de geçtiğimiz günlerde serbest bırakılan Gezi tutuklusu Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencisi Esra Ayyıldız da katıldı.

Tekirdağ F Tipi Hapishanesi'nde yatan Ali Sönmez Kaya ve Dinçer Ergün'ün gönderdiği mektuplar yakınları tarafından okundu.

KAYA: BENİM ÇOCUĞUMUN YANINDAYDILAR


İlk sözü alan Emre Kaya'nın annesi Güldane Kaya, oğlunun tutuklanmasından öncede evlerine AKP'li belediye tarafından el konularak yıkıldığını söyledi. Yıllardır AKP'nin mağduriyetlerine uğradıklarını anlatan Kaya, tüm hukuki girişimlerine karşı hiçbir sonuç alamadıklarını söyledi.

"Bugün bu değerli insanlar bizim yanımızda olduğu için ben de buradayım. Gezi Parkı'na destek vererek buradayım. Tayip Erdoğan diyor ki 'hani sizin neyiniz yok ki?' Neyimiz var hadi onu söyle. Bu çocuklar okumak istiyor. Açıkça söylüyorum bu çocuklar sizin üç arabanız varken bir araba istiyorlar. Bir ev istiyorlar. Bu çocuklar benim oğlumun yanındaydı, mafya çetesinin yanında değildi. Şimdi ben de bunların yanındayım" dedi, diğer tutukluların ailelerine dayanışma ve birlik çağrısı yaptı.

AYYILDIZ: MEKTUPLARIMIZI ÇİZDİLER, EL KOYDULAR

12 Temmuz'dan bu yana İzmir Şakran Kadın Cezaevinde tutuklu olduğunu söyleyen Dokuz Eylül Üniversitesi Kimya Bölümü son sınıf öğrencisi Esra Ayyıldız, hapishanedeki ağır ve hukuk dışı uygulamaları anlattı.

Ayyıldız, "Gerçekten cehennem gibi bir yerdi. İnsana insanlığını unutturacak bir yerdi. Ancak çapulcular, devrimciler, bulundukları cehennemi cennete çevirecek güce sahiptir. Biz de orayı güzel bir yaşam alanına çevirmeye çalışıyorduk. Elimizden geldiğince devam ettirdiğiniz mücadelenizden haberdar olmaya çağırıyorduk" diye konuştu.

Cezaevi yönetiminin tutukluların mektuplarını sudan sebeplerle sansürlediğini anlatan Ayyıldız, "Bizim yazmış olduğumuz fakslar, mektuplar vardı. Gerek İzmir'de gerekse de diğer illerdeki forumlara, protesto gösterilerine yazmış olduğumuz mektuplara Şakran Cezaevi yönetimi, 'örgüt propagandası yapmak, cezaevlerindeki güvensizliği tehdit etmek' gibi mantıksız nedenlerle el koydu. Mektuplarımızı çizdiler" dedi.

AYDOĞAN: 17 AĞUSTOS'TAN BERİ ÖLDÜRÜLÜYORUZ

Son olarak aileler adına basın açıklamasını okuyan Cihan Aydoğan, yürüttükleri mücadele kapsamında İzmir'de 16, Ankara'da 3, Kocaeli'nde 2 tutuklunun özgürlüğüne kavuştuğunu ifade ederek, ancak AKP Hükümeti'nin gençleri tutuklamaya devam ettiğini belirtti.

Başbakan'ın 3-5 ağaç meselesi değil dediği meselenin kendileri için can meselesi olduğunu ifade eden Aydoğan, "Evet Gezi direnişi parkın yıkılması meselesini aştı. Çünkü aynı rant derdiyle yapılan binalar 17 Ağustos'ta bizlerin başına yıkılmıştı. Binlerce ölü ve yaralı verdik. Depreme dayanıksız binalara onay verilmesi ile 17 Ağustos 1999'da öldürüldük. Bugün de Ethem, Ali, Mehmet, Abdullah, Zeynep öldürülüyor, yakınlarımız tutsak ediliyor" dedi.

AKP'nin tutuklama terörünün engel tanımadığını aktaran Aydoğan, Ege Üniversitesi'nden aldığı raporla yüzde 52 engelli olan hasta tutuklu Burcu Koçlu'nun tüm itirazlara rağmen tutukluluk halinin devam ettiğini söyledi. Eydoğan, "Koçlu'nun Ege Üniversitesi'nden aldığı raporda eğim, yükselti ve basamaklı yürüyüşlerde zorlandığı sıvı ve yarı katı gıdaları yemekte güçlük çektiği belirtiliyor. Burcu Koçlu'nun takipçisiyiz. Herhangi bir sağlık durumunun sorumlusu AKP Hükümeti'dir" diye konuştu. (Etha)