Adli Tıp, Gezi Direnişi’nde polis tarafından omurgası kırılan 25 yaşındaki C.Ö. için “işkence” tanısı koydu

Adli Tıp Kurumu, Gezi Parkı eylemleri sırasında Fındıklı’da 16 Haziran 2013 günü yapılan polis müdahalesinde omurgası kırılan 25 yaşındaki yüksek lisans öğrencisi C.Ö. için “işkence” tanısı koydu.

Canan Coşkun’un Cumhuriyet’teki haberine göre, Adli Tıp raporunda fiziksel ve ruhsal değerlendirme sonucu saptanan travma bulgularının tamamının “işkence” tanısı kapsamında olduğu belirtilerek, söz konusu saldırının, C.Ö’nün sağlığının ve algılama yeteneğinin basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek derecede bozulmasına neden olduğu vurgulandı.

16 Haziran 2013’te Bahçeşehir Üniversitesi’nde bir sınavda gözetmenlik yapan C. Ö., evine gitmek için ablası ile buluşmak üzere Tophane’ye giderken Fındıklı’da meydana gelen protesto gösterisinin ortasında kaldı. Polisin eylemcilere müdahalesi sırasında C.Ö’nün omurgası kırıldı. Polisler hakkında suç duyurusunda bulunan C.Ö., bu sırada hukuk dışı saldırının sorumlusu olduğu gerekçesiyle İçişleri Bakanlığı’na da 10 bin TL’lik tazminat davası açtı.

SARA KRİZİ TAKLİDİYLE KURTULDU

C.Ö.’nün avukatı Uğur Altınarık tarafından İstanbul İdare Mahkemesi’ne açılan tazminat davasının dilekçesinde, polisin müdahale ettiği iki grubun ortasında kalan C Ö.’nün TOMA’nın tazyikli su sıkması ve polisin gaz fişekleri ile üzerine gelmesi nedeniyle Deniz Ticaret İşletmesi’nin merdivenlerine doğru yöneldiği ve korkulukları aşarak kaçmaya çalıştığı anlatıldı.

Dilekçede, yönünü tayin etmeye çalışırken polislerin sert ve orantısız müdahalesine maruz kalan C. Ö.’nün ensesine aldığı cop darbesinin etkisiyle 3.5 metreden aşağıya düştüğü kaydedildi.

Yüksekten düşmesine rağmen polislerin C.Ö’nün etrafını sararak tekmelemeye devam ettikleri, sağ dizi sakat olan C. Ö.’nün dizine daha fazla darbe almamak için kapandığı, polislerin ağır müdahalesinin devam etmesi üzerine sara krizi taklidi yaparak polislerin durmasını sağladığı belirtildi.

‘BİTTİNİZ LAN SİZ’

Hiçbir direnme göstermemesine rağmen bazı polisler, “Ölüyor, durun durun” diye uyarana kadar müdahalenin sürdüğü belirtilen dilekçede, olay sırasında omurga kırığına sebebiyet verecek kadar ağır ve şiddetli bir saldırıya maruz kalan C. Ö.’nün ağır şekilde darp edilerek gözaltına alındığı aktarıldı.

C.Ö.’nün gözaltı aracında tüm cam ve kapıların kapatılarak yaralı 37 kişiyle 5 saat kapalı tutulduğu ifade edildi. C.Ö.’nün acil tıbbi müdahaleye ihtiyacı olmasına rağmen araçta bekletildiği vurgulanarak, ara sıra araca gelen polislerin, “En az 3 gün buradasınız, bittiniz lan siz” diyerek psikolojik baskı yapmaya devam ettikleri anlatıldı.

Gözaltı öncesi götürüldüğü doktorun, C. Ö.’yü mesleğinin gerektirdiği titizliği göstermeksizin muayene ettiği savunulan dilekçede, C.Ö’nün ancak ertesi gün sabah saatlerinde Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldüğü anlatıldı. Hastanede Adli Tıp Kurumu’nun sevk ettiği doktorun “Hastanın C5 bölgesinde kırık var, hemen yatırılması gerekiyor” demesine rağmen polislerin hastaneye yatırılmasına izin vermeyerek yeniden Emniyet’e götürdüğü aktarıldı.

'İŞLEV KAYBI’ YAŞANDIĞI RAPORDA YER ALDI

C.Ö’nün dava dosyasına sunulan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı 10 Eylül 2013 tarihli raporda, beden sağlığının yanı sıra ayrıntılı ruhsal durum değerlendirmeleri de yapıldı. Raporda C.Ö.’nün yaşadığı travmatik olaylara bağlı olarak ortaya çıkan hafif düzeyde kaçınma tepkileri geliştiği belirtildi. Raporda, yaralanma sonucu orta düzeyde işlev kaybı yaşadığı kaydedilen C.Ö.’nün verdiği bilgilerin birbiriyle tutarlı olduğu anlatıldı.