Gezi Direnişi sırasında Balıkesir’deki eylemlere katılan Türkiye Komünist Partisi (TKP) üyesi Mehmet Ali Sallabaş’a açılan davanın hâkimi, emsal niteliğindeki bir karar aldı.

İlerihaber'den Sami Menteş’in haberine göre, Balıkesir 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada hâkim Dilek Dik, toplantı ve gösteri kanuna muhalefet suçlanan Sallabaş’ın beraatına hükmederek, Gezi eylemlerinin ağaçların kesilmesinden sonra yapılamayacağını vurguladı.

Sallabaş hakkındaki iddianamede “İstanbul’daki Gezi Parkı’nın hukuksuz ve keyfi olarak yıkılmasına karşı tepkiler ve eylemlerde gerçekleşen polis şiddeti sonucunda 5 kişinin ölmesi binlerce kişinin yaralanması ve gözaltına alınmalarına karşı ülkenin bütün şehirlerinde kendiliğinden eylemler yapıldı” denmişti.

Ancak geçtiğimiz 31 Mart’ta görülen duruşmada Hâkim Dik Sallabaş’ın beraatına hükmederek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’in kararlarını referans gösterdi. Dik, gerekçeli kararında da “Eylemin sonra yapılması durumunda önemini kaybedecek nitelikte bulunduğundan, eylemin bildirimi yükümlülüğüne aykırı davranarak eyleme katılmasının sanıkta suç işleme kastını göstermeyeceği kanaatine varılmıştır” ifadelerine yer verdi.

‘SONRADAN YAPILSAYDI ÖNEMİNİ KAYBEDERDİ’

Gezi Direnişi’nin, İstanbul Gezi Parkı’nda ağaç kıyımını önlemek için başlatıldığını hatırlatan Dik, “Ağaçlar kesildikten sonra gösteri ve toplantı yapmanın bir faydasının olmayacağı değerlendirildiğinde AİHM’in Macaristan aleyhine Eva Molnar davası kararında da belirttiği üzere spontane bir şekilde gösteri düzenleme hakkının ancak bir olaya hemen cevap verme niteliği taşıması ve özellikle hemen yapılmadığı taktirde önemini kaybedecek olması gibi bazı özel koşullarda genel kuralların aksine yetkili makamlara haber verme zorunluluğundan muaf tutulabileceğini” vurguladı.

Hâkim Dik, Sallabaş’ın da bu spontan tepki üzerine gösterilere katıldığını ve bunda herhangi bir suç işleme kastı aranamayacağını da sözlerine ekledi.

‘DEVLET GÖSTERİ ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KORUMALIDIR’

Hâkim Dik, devletin de bu kapsamda üzerine toplantı ve gösteri özgürlüğünü koruma gibi bir yükümlülük düştüğünü belirterek, “Bu özgürlüğün kullanılmasında yetkili otoritelerin barış ve düzeni korumak için gerekli önlemleri alması, idarece yerine getirilmesi gereken işlemlerin eksiksiz olarak yapılmasını sağlanması, kötüye kullanılması ve yasaya aykırı hareket edilmesi halinde de sorumluların tespitidir” ifadelerini kullandı.

Dik ayrıca gösteri özgürlüğünü garantiye alan uluslararası sözleşmelerde yer alan maddeleri de hatırlattı: “İnsan Hakları Evrensel Bildirisini 20. maddesinin 1. Fıkrasında herkesin barışçıl toplanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş, Birleşmiş Milletler Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesinin 21. maddesinde de ‘Barışçıl bir biçimde toplanma hakkı hukuk tarafından tanınır, bu hakkın da kullanılmasına ulusal güvenliğini ve kamu güvenliğini, kamu düzenini, sağlık veya ahlaki veya başkalarının hak ve özgürlüklerini koruma amacı taşıyan demokratik bir toplumda gerekli bulunan ve hukuka uygun olarak getirilen sınırlamaların dışında başka hiç bir sınırlama koyamacağı’ hükmüne yer vermiştir.”

Beraat kararında sanığın savunmasının aksinin ispat edilemediğini vurgulayan Dik, Sallabaş’ın “barışçıl olarak nitelendirilemeyecek her hangi bir eylemde bulunmadığının” anlaşıldığını belirtti.

‘HUKUKA UYGUN KARARLARA SEVİNİR HALE GELDİK’

Mehmet Ali Sallabaş’ın avukatı Özgür Urfa ise kararı hem memnuniyetle karşıladı hem de bu adaletsizlikler sonucu gelinen bu noktanın ne denli üzücü olduğunu ifade etti. “Mahkemenin kararı hukuksal değerlendirmeleri bakımından son derece özgürlükçü ve adil bir karar. Ülkemizde adaletsizlikler öylesine derin mağduriyetler yaratan bir hal aldı ki, adil ve hukuka uygun kararlara sevinir hale geldik. Siyasi iktidarın tüm baskı ve tehditlerine karşın hâlâ adalet ve hukuk çerçevesinde değerlendirmeler yaparak karar veren hâkimlerin olması oldukça önemli” diye Urfa, kararın Gezi Direnişi’nin demokratik bir hak kullanılan bir eylem olduğunu adeta bir kez daha tescillediğini söyledi.