Datça İlçesi'nde, Gezi Parkı eylemleri sırasında gösteri yaptıkları gerekçesiyle haklarında soruşturma açılan 17 kişi hakkında, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi.

Datça Cumhuriyet Başsavcılığı'nca açılan soruşturmayı yürüten Savcı Ferdi Baba, devletin aynı zamanda toplanma özgürlüğü hakkının kullanılmasını sağlamak için gereken önlemleri almak zorunda olduğuna dikkat çekti.

Datça Cumhuriyet Meydanı'nda Gezi Parkı eylemlerine destek amacıyla gösteri ve protestolar düzenlendi. Bu eylemlere katılan 17 kişi hakkında, 6 ay sonra soruşturma başlatıldı. Soruşturmayı yürüten savcı Ferdi Baba, geçen 11 Şubat'ta 'kovuşturmaya yer olmadığı' kararı verdi. Karar, 15 gün sonra taraflara tebliğ edildi. 

Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının uluslararası sözleşme ve belgeler ile ulusal hukukta ayrıntılı bir şekilde düzenlendiği belirtilen kararda, İnsan Hakları Evrensel Bildirisinin (İHEB) 20'nci maddesi, Birleşmiş Milletler Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesinin 21'inci maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 11'inci maddesi, Anayasa'nın 34'üncü maddesi ile Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarına atıfta bulunuldu.

AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİNE DİKKAT ÇEKİLDİ

Radikal'de yer alan habere göre kararda, "Birleşmiş Milletler Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi'nin 21'inci maddesinde, 'Barışçıl bir biçimde toplanma hakkı hukuk tarafından tanınır. Bu hakkın kullanılmasına ulusal güvenliği veya kamu düzenini sağlık ve ahlaka veya başkalarının hak ve özgürlüklerini koruma amacı taşıyan, demokratik bir toplumda gerekli bulunan ve hukuka uygun olarak getirilen sınırlamaların dışında başka hiçbir sınırlama konamaz' hükmüne yer verilmiştir" denildi.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 11'inci maddesinde ise herkesin asayişi bozmayan toplantılara katılma hakkına sahip olduğuna dikkat çekilen kararda, bu hakkın ancak yasayla sınırlanabileceği vurgulandı.

Anayasa'nın 34'üncü maddesinde, 'Herkesin önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğu' da kararda hatırlatılarak, "Bu hakkın ancak, milli güvenlik , kamu düzeni, suç işlemesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabileceği ve kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usullerin kanunda gösterileceği öngörülmüştür" ifadelerine yer verildi.

DEVLET BU HAKKIN KULLANIMINI SAĞLAMALI

Kararın en dikkat çeken bölümünde ise devletin, belirtilen gerekçelerle toplantı ve gösterilere müdahale etmemesinin gereken bir özgürlük olduğu yorumlanırken, Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2004/8-65 ve 2004/117 sayılı kararlarını örnek gösterip, "Devlet bir yandan geçerli bir neden olmaksızın toplanma özgürlüğünü ihlal etmekten kaçınırken, diğer yandan da bu hakkın kullanılmasını sağlamak için gereken önlemleri almak zorundadır" görüşüne yer verildi.