Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasının açıklaması ortaya çıktı. Yeni çıkan belgelerr göre, Bilgi Destek Dairesi, Özel Harp Dairesi ile ilgili olarak gündeme taşınan iddialar karşısında, Genelkurmay Başkanlığı’na şöyle bir yol haritası çiziyor: “Kural olarak geçmişte yapılmış, olmuş, bitmiş faaliyet ve uygulamalardan bugünün yöneticileri sorumlu değildir. Gnkur. Başk.lığı olarak bu anlayışla hareket edilmeli ve ne ÖHD’nin geçmişi savunulmalı ne de ‘eleştirilere biz de katılıyoruz’ yaklaşımı sergilenmelidir. En uygun hareket tarzı bu konuyu gündeme almamak, bu konuyla ilgilenmemektir.”

GENELKURMAY HER ŞEYİ REDDETMİŞTİ

Geçtiğimiz günlerde Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan uzun bir açıklama ile Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın faaliyetleri ile ilgili ortaya çıkan iddialar reddedilmişti.

MİT raporlarına, mahkeme dosyalarına, tanık ifadelerine dayanarak basında yer alan bütün iddiaları reddeden Genelkurmay Başkanlığı, TSK'nin stratejik bir unsuru olan Özel Kuvvetler Komutanlığı ve faaliyetlerinin gizli ve illegal olmadığını iddia ederek, "Uzun yıllar boyunca maddi ve manevi büyük gayret ve emeklerle bu seviyeye getirilen ve ülke savunması için zaruri olan bir kurum, maksatlı olduğu değerlendirilen yazı ve yorumlarla zan altında bırakılmaktadır. Bu durumun, Özel Kuvvetler Komutanlığının yasal görev ve fonksiyonlarını yerine getirmesine olumsuz etki yapacağı ve ülke savunmasında zafiyet yaratabileceği düşünülmektedir" açıklaması yapmıştı.

ÖZEL HARP DAİRESİ İTİRAFLARI

Zaman’dan Ali Akkuş’un haberine göre Naip Hakim Hüseyin Çalmuk’un incelediği Genelkurmay hard disklerinde Türkiye’nin yakın tarihine ışık tutacak çok sayıda belge yer alıyor.

Mahkemeye gönderilen hard disklerde 2007 tarihli ilginç bir belge var.

“Halkın mukavemetini artırmak için düşman yapmış gibi bazı değerlere sabotaj yapılır. Mesela bir cami yakılır. Kıbrıs’ta biz bunu yaptık. Bir cami yaktık.”

Söylendiği dönemde çok tartışılan bu sözler, Özel Harp Dairesi Başkanlığı (ÖHD) yapmış olan emekli General Sabri Yirmibeşoğlu’na ait.

1974’te dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in, “Öğrendiğimizde ağzımız açık kaldı, dehşete kapıldık” dediği Özel Harp Dairesi yine gündemde.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast iddiasıyla başlatılan soruşturmada, ilgili savcılığın, ÖHD’nin eylemlerini de dava kapsamına alacağı belirtiliyor. İstanbul’da gayrimüslimleri hedef alan 6-7 Eylül olaylarından 1 Mayıs’a; Çorum, Sivas, faili meçhuller ve Hrant Dink cinayetine kadar yakın tarihin karanlık olaylarında gündemden düşmeyen Özel Harp Dairesi ile ilgili olarak Genelkurmay’dan gelen hard disklerde itiraf niteliğinde bilgiler var.

Ek-53 No’lu belgede, Karargâh’ta kurulu olan Bilgi Destek Dairesi’nin, “Özel Harp Dairesi Türkiye’nin Gizli Tarihi adlı kitaba ilişkin bilgi destek incelemesi” yer alıyor.

2007 yılında yapıldığı anlaşılan 9 maddelik incelemede ÖHD’nin adeta fotoğrafı çekilmiş. “Özel Harp Dairesi’nin geçmiş dönemdeki faaliyetleri TSK’yı yıpratmak için elverişli bir araçtır” diye başlayan değerlendirmenin bitişinde ‘tarafsız kitleleri etkileyebilecek’ konular sıralanırken “6-7 Eylül olayları, 1 Mayıs katliamı, Kahramanmaraş ve Çorum olayları, Ziverbey Köşkü, Uğur Mumcu suikastı gibi olaylar” örnek veriliyor.

Özel Harp’te görev yapmış üst düzey personelin açıklama ve anılarının sistemi deşifre ettiğine dikkat çekilen değerlendirmede, “Sistemin kendisini koruyacak mekanizmalar kurması ve çalıştırması gerekir” deniliyor.

En zayıf nokta şöyle anlatılıyor: “Soğuk Savaş döneminin yönlendirmeleri doğrultusunda birtakım faaliyetler, Özel Harp Dairesi üzerinden ve etrafa emare saçılarak yapılmıştır. (Emarelerin önemli bir bölümü, ÖHD’de görev yapmış bazı üst düzey yetkili personel tarafından yapılmıştır. Bu durum ÖHD sisteminin en zayıf noktasını oluşturmuştur.)”

Sistemin Amerika tarafından kurulduğuna dikkat çekilerek “ÖHD ve MİT gibi kuruluşlarda gizli kalması gereken faaliyetler deşifre edilmemelidir” deniliyor. Özel Harp Dairesi’nin tek yanlı ve ideolojik bir anlayışla hareket ettiğine işaret edilen değerlendirme, şu tespitle devam ediyor: “Sistemin teorisini ABD’nin kurması ve sistemin kapalı olması ÖHD yapılanmasına stratejik bakış açısıyla bakılamamasına yol açmış ve bu durum ÖHD’nin çoğu zaman amatörce hareket eden bir görüntü çizmesine yol açmıştır. Faaliyetlerin deşifre olması durumunda ortaya çıkan görüntünün ‘kamuoyu vicdanınca onaylanması’ gerekir. Ancak ÖHD’nin faaliyetlerinde bu tür anlayışla hareket edilmemiş, tek yanlı ideolojik bir anlayışla hareket etmiş/ettirilmiştir.”

Darbeleri araştıran Meclis Komisyonu’nun raporunda “Özel Harp Dairesi’nin silah kullanmak için sayıları yüz binlerle ifade edilen sivili eğitip, toplum içinde uyuttuğuna” dikkat çekiliyordu. Yayınlandığı zaman tartışmalara neden olan bu tespiti ÖHD ile ilgili ‘Bilgi Destek İncelemesi’ de doğruluyor. Hard disklerde yer alan değerlendirmenin 3. maddesinde şöyle deniyor: “Sistemde amatör sivillere yer verilmiş, sivillerin kontrol dışı kalmaları seyredilmiştir. ABD’nin oluşturduğu teori körü körüne kabullenilmiş, bu teorinin uygunluğu sorgulanmamış, teori millileştirilmemiştir.”

Darbe davalarının iddianamelerinde, şartları olgunlaştırmak için kaos eylemlerinin yapıldığı ve Türkiye’nin istikrarsızlaştırıldığı belirtiliyordu. Belgede bu konuda da itiraf niteliğinde cümleler var. İşte o ifade: “İstikrar -daha doğrusu istikrarsızlaştırma- operasyonlarında yalnızca hedefe kilitlenilmiş, hedefler genelde elde edilmiş, ancak yapılan faaliyet sonrasında TSK’nın nasıl bir görüntüsünün olacağı hususuyla ilgilenilmemiş. ÖHD’nin, TSK’nın hassasiyeti haline geldiği/ geleceği öngörülememiştir.”

Bilgi Destek Dairesi, ÖHD ile ilgili olarak gündeme taşınan iddialar karşısında, “psikolojik harekat açısından neler yapılabileceğini de değerlendirmiş. Bu konuda Genelkurmay Başkanlığı’na şöyle bir yol haritası çiziliyor: “Kural olarak geçmişte yapılmış, olmuş, bitmiş faaliyet ve uygulamalardan bugünün yöneticileri sorumlu değildir. Gnkur. Başk.lığı olarak bu anlayışla hareket edilmeli ve ne ÖHD’nin geçmişi savunulmalı ne de ‘eleştirilere biz de katılıyoruz’ yaklaşımı sergilenmelidir. En uygun hareket tarzı bu konuyu gündeme almamak, bu konuyla ilgilenmemektir.”