Ankara Barosu, gazeteci Sedef Kabaş’ın gözaltına alınmasını, “Temel hak ve özgürlükler çerçevesinde görüşünü açıklamak isteyen herkese yönelik bir gözdağı operasyonu” diye değerlendirdi.

Ankara Barosu, “Bu olay, son zamanlarda sık sık karşılaştığımız gibi, siyasal iktidarın hoşuna gitmeyen konularda eleştiri hakkını kullananların başına gelen kabul edilemez bir sindirme yöntemidir” dedi.

Alev Alatlı’nın sözlerine de atıf yapan Baro, “Geoge Orwell’ın ayakta alkışlayacağı tablo bu mudur” diye sordu.

zete.com'da yer alan Ankara Barosu’ndan yapılan yazılı açıklama şöyle:

2014 yılı, Türkiye’de demokrasi, insan hakları ve ifade özgürlüğü konusunda adeta tüm senenin özetini yansıtan bir tabloyla son eriyor:

Yaklaşık bir ay önce attığı tweet yüzünden gazeteci Sedef Kabaş’ın evini polis bastı, bilgisayarına el koydu, gözaltına alındı, 140 karakterlik tweeti için saatlerce sorgulandı, hakim karşısına çıkarıldı…

Kabaş, ‘terörle mücadelede görev almış şahısları hedef göstermek ve hakaret gerekçesiyle’ suçlanıyor.

Burada temel olan nokta, bir gazeteciye yönelik yürütülen soruşturmadan çok, temel hak ve özgürlükler çerçevesinde görüşünü açıklamak isteyen herkese yönelik bir gözdağı operasyonunun yürütülüyor olmasıdır. Bu olay, son zamanlarda sık sık karşılaştığımız gibi, siyasal iktidarın hoşuna gitmeyen konularda eleştiri hakkını kullananların başına gelen kabul edilemez bir sindirme yöntemidir.

Şimdi soruyoruz, Geoge Orwell’ın ayakta alkışlayacağı tablo bu mudur?

Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan ifade özgürlüğü, demokrasinin temel taşlarından biridir. Çünkü, ifade özgürlüğü toplumda kanaat-oluşumunun ve kamusal tartışmanın varlığını mümkün kılar. Bu demokratik amaçların gerçekleşmesi bakımından vazgeçilmezdir. Kaldı ki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de özgürlüklerin asıl, sınırlamaların ise istisna olduğu görüşüne yer verdiği pek çok kararında, şiddet içermeyen, inciti, rahatsız edici, farklı düşünce açıklamalarına daha çok özgürlük alanı tanınması gerektiğini vurgulamıştır.

Gazeteci Kabaş, çıkarıldığı mahkemede şimdilik serbest bırakılmıştır. Ancak toplum üzerinde kurulan baskı ortamı her geçen gün varlığını daha çok hissettirerek devam etmektedir.

Türkiye’de ifade özgürlüğünün önündeki engeller kaldırılmadıkça, demokrasiden söz etmemiz mümkün değildir. Çağdaş devletin en önemli ölçütü, gerçek anlamda bir basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğüne sahip olmaktır.

Savunma mesleğinin temsilcisi Ankara Barosu olarak, özgür düşünceden korkulmaması gerektiğini ve ifade özgürlüğünün hiçe sayıldığı bir düzenin demokrasi olamayacağını ısrarla ve önemle tekrar ediyoruz.