12 Eylül davasının bugünkü duruşmasında müdahiller yaşadıkları mağduriyeti anlatmaya devam etti. İdam edilen teğmen Ömer Yazgan'ın ailesini avukatı Şener Akyüz, müvekkilinin kurmaca mahkeme tarafından idam edildiğini belirtti, müdahilliğinin kabul edilmesini istedi.

 

İdam edilen Necati Vardar'ın avukatı Mehmet Horuş, "Bu devrimciler idam sehpasına çıkarken, halkımız sizden hesap soracak diye çıkmışlardır. Onların son sözü bizim için, ailesi için ve tüm devrimciler için vasiyet niteliğindedir. Onların bu vasiyetinin gereği olarak darbecilerle hesaplamaya hizmet edilmesini düşündüğümüz için müdahale talebini kabul ediyoruz" diye konuştu.

 

'COPLA TECAVÜZ ETTİLER'

Avukat Ömer Öneren, 12 Eylül döneminde Balıkesir'de öğretmenlik yaparken gözaltına alındığını hatırlattı, "Kemal Yazıcıoğlu'nun ekip başı olduğu yerde işkence gördüm. Halil Aydın Genç, Miraç Turan, Osman Yezeker ve Murat Erhan işkencecilerin başıydı. Bir odaya koydular beni, pencereyi açtılar, bir gencin başını lastiğin içine koymuşlar, lastiği çevirerek, copla tecavüz ediyorlardı. Yanlarında bir hekim işkenceye devam edebilirsiniz, diyordu. 90 gün işkencede kaldıktan sonra 10 yıl boyunca uyuyamadım. Ben karıncayı incitmeyen bir kişiyim, rüyamda polis öldürdüm. Bana işkence yapanlardan Halil Aydın Genç, terfi etti."

 

'GAYRİ MÜSLİMLER SÜNNET ETTİRİLDİ'

Müdahale talebinde bulunan İsa Tekin, Diyarbakır Cezaevi'nde yaşanan işkencelere dikkat çekerek, "Gayri Müslümlerin zorla sünnet ettirilmesi gibi akla hayale gelmeyecek, işkence metodları uygulandı. Davanın bu iki sanık ve suçla sınırlanmaması ve genişletilmesini istiyorum. Sanıkların tutuklanmasını istiyorum" dedi.

 

'TÜSİAD DA SANIK OLMALI'

Müdahillerden Temel Demirer, 12 Eylül'ü alkışlayan TÜSİAD, TİSK'in, AKP'li bir bakanın duruşma salonuna getirilmesini istedi.

 

Müdahil Elif Torun Öneren, 12 Eylül dönemi için "Bizim sırtımızdan silindir geçti" dedi. Öneren, şöyle konuştu: "Kardeşim Sabit Torun'u faşistler öldürdü. Kızım dayısız kaldı. Hala katilleri bulunamadı. Yıllardır bugünün gelmesini bekliyorum. Göstermelik olarak yargılanması bizim acımızı dindirmeyecektir. Bütün işkencecilerden, hesap sorulmasını istiyorum. Kardeşimin arkadaşı Emin Arslan, afişleme sırasında yaralı olarak hastaneye gidiyor, bir doktor onun devrimci olduğunu öğreniyor ve iç organlarını oynatıyor. Bunun hesabını kim verecek? Mehmet Ali Kılıc, gözaltına alındıktan iki saat sonra elektrik verilerek öldürüldü. Bunların hesabının verilmesi istiyoruz."

 

ŞAHİNKAYA'NIN FABRİKASINA KORUMA

Üçlü kararname ile askerlikten atılan Rahmi Yıldırım, kendisinin de 12 Eylül mağduru olduğunu belirterek, "12 Eylül yapıldığında gözaltındaydım. Üç gün sonra bırakıldım. Daha sonra Bayrak Planı'nın uygulanmasında görev aldım. Bazı dernek yönetim kurullarının isimleri verildi. Onların gözaltına alınmasına nezaret ettim. Belli bir plan dahilinde insanları düğün salonunda topladım. Kötü muamelelerde bulunmadım, işkence yapmadım. Benden önceki komutanın kadın çalışanlara yönelik uygunsuz davranışı sebebiyle geri çekildiğini öğrendim. Hakkında bir dava açıldığını hatırlamıyorum" diye konuştu.

 

Tahsin Şahinkaya'nın eşi Sema Şahinkaya'nın Çanakkale Seramik Fabrikası'nın ortağı olduğu yönünde duyum aldığını söyleyen Yıldırım, "Bu fabrikayı korumakla görevlendirildim. Fabrikanın misafirhanesinde bize yer ayrıldı, Çan ilçesinin giriş çıkışını tuttuk. Diğer yandan da bu fabrikayı bir nevi çalışanlarına karşı korudum. Daha sonra gözaltına alınarak, işkence gördüm. 2,5 yıl tutuklu kaldım" dedi.

 

Müdahillik talebinde bulunan Mehmet Yürek, kardeşinin 12 Eylül döneminde Maraş'ta işkence ile öldürüldüğünü hatırlattı, "Yazdığım bir makale nedeniyle Kenan Evren beni dava etti. 2004 yılında da mağdur edildim. Tüm işkencecilerin ayrı ayrı yargılanmasını istiyorum" diye konuştu. (anf)