Gezi Parkı protestoları sırasında gözaltına alınarak sınır dışı edilen Fransız öğrenci Elisa Couvert, Paris'e dönmesinin ardından verdiği söyleşide, "Yasal bir politik partiye neden böyle davranıldığını anlamak da güç. Oraya tesadüfen giren bizlere bile terörist muamelesi yapıldı. Çağlayan’da 4 gün kaldık. Resmi gözaltı süresinin sonuna kadar tuttular" dedi.

Gezi Parkı eylemleri sırasında Fransız ajanı olduğu iddiası ile gözaltına alınan ve 4 gün boyunca gözaltında tutulup ardından Yabancılar Tutukevi'nde tutulan Couvert "Kendime olanlardan çok Gezi eylemcilerinin maruz kaldığı şiddet ve göçmenlerin tutukevlerindeki koşullarından sarsıldım” diye konuştu.

Gerekçe gösterilmeden oturma izninin iptal edildiğini belirten Couvert, Galatasaray Üniversitesi Siyasal Bilimler bölümüne yazdığı tezin de delil olarak ele alındığını söyledi.

Hürriyet gazetesinden Arzu Çakır Morin'in Elisa Couvert ile gerçekleştirdiği söyleşinin bir kısmı şöyle:

Türkiye ile ilk tanışıklık nasıl başladı?

İki yıl önce Erasmus öğrencisi olarak İstanbul’a Galatasaray Üniversitesi’ne gittim. Erkek arkadaşım İstanbullu. Ağustos ayında bir yıllık oturum izniyle gidip yerleştim. Siyaset Bilimi’ni bitirdim. 'Paris 8 Üniversitesi'nde “Kürtçe’yi sonradan öğrenen Kürtler” konulu master tezi hazırlıyorum. İnsan Hakları Derneği için gönüllü staj yaptım.

Nasıl tutuklandınız?

Taksim’e yakın bir yerde oturuyorum. 11 Haziran Salı sabahı şiddetli patlamalar duydum, kendimi sokağa attım. Gezi’deki arkadaşlarım için endişelendim. İnsanlar gazdan ve şiddetten korunmak için binalara sığınıyordu. Ben de panikle, kapısını açık bulduğum ilk binaya sığındım. Korkunçtu. Yaralılar vardı. Yoğun gaz kullanılıyordu. Polis, kuş sesli zili çaldı. Sonra kapıyı zorlamaya başlayınca biz de pencereden yan binaya geçmeye başladık. Polis de yan binaya girdi. Camdan ateş etmeye başladı. Pencere üzerimize patladı. Herhalde 30 kadar kişi vardık.

Sonra neler oldu?

Bizi bir otobüste topladılar. Kollarımız bilerek aşırı sıkılan plastik kelepçelerden morarmaya başlamıştı. Meğer SDP’nin (Sosyalist Demokrasi Partisi) binasına girmişim. Bir siyasi parti binasına sığındığımı orada öğrendim. Çağlayan’a götürüldük. Otobüs içinde kendinden geçen, tutuklulara saldıran polisler oldu. Bir polis bize su verirken, öbürü ‘Bırak gebersin’ diyordu.

Hiç pişman oldunuz mu?

Evim 20 metre yakındaydı. Neden oraya girdim de evime gitmedim diye sonradan çok kızdım kendime. Ama yasal bir politik partiye neden böyle davranıldığını anlamak da güç. Oraya tesadüfen giren bizlere bile terörist muamelesi yapıldı. Çağlayan’da 4 gün kaldık. Resmi gözaltı süresinin sonuna kadar tuttular.

Nasıl sınır dışı edildiniz?

Belirsizliğin yarattığı korkuyla ironik bir şekilde adı ‘misafirhane’ (Yabancılar Şube Müdürlüğü) olan yerde 10 korkunç gün geçirdim. Ekim ayına kadar geçerli olan oturum iznimi iptal ettiler. Yazılı tek gerekçe yok. Masum bile olsak, yabancıları sınırdışı etme hakları olduklarını söylediler. Cumartesi sabahı dosyamı izleyen polis, “Haberler kötü, sınır dışı edildiniz” dedi. Bir yıl Türkiye’ye giriş yasağı getirildi. Sonra her şey çok hızlı oldu.

Dava açıyor musunuz?

Sınırdışı kararını temyize götürüyoruz. Savcılık suçsuz bulup serbest bıraktığı halde, gerekçesiz bir biçimde sınır dışı edildim. Tezimi önümüzdeki ekim ayında teslim etmem lâzım. Sürücü kursuna gidiyordum yarım kaldı. Ankara ve İstanbul İdare Mahkemeleri ile Anayasa Mahkemesi’nde 3 ayrı dava açtık.